11 Temmuz 2011 Pazartesi

“Başbakan Erdoğan benden ricada bulundu!”

Bir TV programına katılan Cengiz Çandar’ın yaptığı açıklamalar ve doğruları şöyle:
“Mahmur Kampı statü olarak BM gibi gözüküyor ama herkes biliyor ki PKK’lı. Mahmur Kampı PKK’nın silahlı olmayan, hepsinin PKK yandaşı olduğu, PKK’yı dinlediği, Türkiye’nin Kürt vatandaşlarının Türkiye’yi terk etmek zorunda kalarak bulunduğu bir kamp.”
Mahmur’da, PKK’nın sınır bölgelerinden zorla götürdüğü 11 bin vatandaşımız var. Kamp, PKK renkleri ve Apo posterleri altında sürekli silahlı eğitim yapılan, Kandili besleyen bir terör üssü. 
“26 kişi Mahmur’dan, 8 kişi Kandil’den geliyor. Karar kime ait Abdullah Öcalan’a ait. O sekiz kişiye de elbette Murat Karayılan karar veriyor ki, bana da söyledi. Bana şöyle söyledi:
‘Başbakan’ın benden özel ricasını yerine getirmek için süreç o zaman açılım dönemiydi. 2009 yılıydı. Süreci, elini güçlendirmek için ben yönlendirdim o zaman, o 8 kişiyi.’
34 kişi geldi Habur’dan. Bu ilk defa gerillanın canlı olarak Türkiye’ye girişi ve normal hayata hemen entegre olması demekti... Bu adımı, benzeri adımlar takip edecek...
Fakat Habur’dan 48 saat sonra öyle bir kıyamet koptu ki. Şu nedenle bu nedenle bir yol kazası haline geldi.”
Bunlar Habur rezaletinin teyidi mahiyetindedir. “Başbakan’ın özel ricası” vurgusu çok önemlidir. Ricanın gerekçesi ise “Kürt açılımı” çerçevesinde, “barış olsun, analar ağlamasın, akan kan dursun” idi. Bu, PKK’nın şartlarını kabul ettirmenin örtüsü gibiydi. Sonra Habur’da görüldü ki, “barışı kurşunlayanlar, anaları ağlatanlar, kan dökenler” baş tacı edilmiş, otobüslerin üstünde terör elbiseleriyle zafer gösterileri yapıyor, millete meydan okuyor.
Halk tuzağı birden gördü, kıyamet koptu. Sonra da, Habur’u unutturma süreci başlatıldı.
“Barış amaçlı, barışma amaçlı bir çaba. Türklerle Kürtler, Devletle PKK nasıl barışır, koklaşır amaçlı bir çaba. Buna hizmet etme amaçlı bir çalışmadır rapor.”
Bu vatan üzerinde, Türk milletinin bin yıllık egemenliği var. Emperyalistlerin devşirdiği bir avuç terörist, 1984’de Eruh ve Şemdinli karakollarına saldırıp, sivil-asker insanlarımızı şehit ederek bölücülüğü başlattı.
Buna rağmen “Türklerle Kürtler, Devletle PKK” derken, sanki barışı bozan, bölücü kanlı PKK saldırıları değilmiş gibi göstermeye kalkışmak, ahlaki olabilir mi?
Neymiş, TC bunları egemenliğe ortak yapmamış(!) Sanki Osmanlıda ortaktılar. Milletin bir parçası olan ırk/etnisite, dünyanın hangi ülkesi ve hukukunda, böyle bir iddiada bulunabilir ve insanlık suçu sayılan teröre başvurabilir?
“Raporu hazırlarken, silahsızlandırma olmaz, silahsızlandırma daha başında sakat bir çalışmayı başlatır. PKK’nın elinden silahı aldığınız zaman ya da ne zaman bırakıyorsunuz, nasıl bırakıyorsunuz soruları bir teslimiyet olgusuyla girişildiği zaman bu iyi bir rapor olmaz dedim.”
Şu psikolojiye bakınız. Yoksa Devletimiz adına pazarlık yapanlar, PKK üzerinde böyle bir zan mı uyandırmış... Devletimiz yenildi de haberimiz mi yok? Küstahlık bu kadar olur.
“Devlet ve Türk kamuoyunun algısı açısından. Terör örgütü kim, terör örgütü PKK. Terör örgütü teröristlerdir terörizmdir. Böyle bakılarak 30 senedir geldiğimiz yer burası. Terör ve terörizm diyorsanız, hastalık terörse hasta teröristse, hastalık terörizmse ona verilecek ilaçlar farklı ilaçlar. Zaten o ilaçları veriyoruz... Bağışıklık kazandı tedavi falan olmuyor. 
Ne diyelim isyan. Bunu bir isyan olarak Kürt isyanı olarak... PKK Kürt isyanının bir ifadesidir.”
isyan halka değil, hükümet ve güçlerine karşı olur. Masum sivilleri, beşikteki çocukları, sokaktaki insanları öldürerek, halkı sindirmenin adı terördür. PKK böyle başladı, şehirlerde patlattığı bombalarla böyle devam ediyor. İsyan denirse ne yazar? Teslim mi olunacak?
Terör ve terörizmi önlemek için ilaç verilmedi, veriliyormuş gibi gösterildi. Reçete sahteydi. Mücadelenin pek çok unsurundan yalnızca biri olan güvenlik güçleriyle sonuç alınamayacağı bilindiği halde, bir adım atılmadı. Aksine güvenlik güçlerinin yetkileri kısıldı, yasalar değiştirilip bölücülüğe TBMM’de temsil fırsatı verildi; şehirlerin yakılıp yıkılması, devlete alenen meydan okunması sıradanlaştı. Can-mal güvenliği kalmadı.
Yaratılan bu gerekçeyle pazarlığa oturuldu. Terörizm nasıl önlenir mi? Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Gelişmiş ülkelerin yaptığını yapalım yeter. Eğer iyi niyet varsa, felsefe çatlatmaya, ahkam kesmeye gerek yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder