12 Temmuz 2011 Salı

Federasyon top dolaştırıyor, hata yapıyor

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın adı skandala karışınca, IMF mahkeme sonucunu beklemeden istifa eden başkanın istifasını kabul etti ve yerine yeni başkanını seçti.
Şimdi durum ne? Strauss-Kahn büyük olasılıkla komplo kurbanı ve suçsuz. Ne olacak şimdi? IMF niye mahkeme sonucunu beklemedi diye suçlayacak mıyız?

Yoksa "Aferin IMF'ye, kişilerin değil kurumların önemli olduğunu gösterdi. Bazen kurumların itibarını korumak adına kurunun yanında yaşın da yanmasına göz yummak lazımmış mı?" diyeceğiz.

Şu anda hiçbirimiz ne Aziz Yıldırım'a ne de diğer tutuklu insanlara suçlu muamelesi yapamayız. "Masumiyet karinesi" hepimizin bildiği bir hukuksal bir norm.

Ancak iş koca bir futbol sektörünün itibarını, değerini korumaya gelince TFF'nin cesur olması ve kurunun yanında yaşı da yakacak kararlara imza atması şart. Çünkü şartlar sektörün itibarı, temizliği için karar vermeyi ve ertelememeyi gerektiriyor. Gerekirse yaşı yakma pahasına. Nitekim TFF tüzüğü gereği "Delil yok, bir şey yapamayız"dan öte çok şey yapabilir. Üstelik yapması için de yeterince "karine" var.

Diyelim ki TFF'ye "deliller" ulaştı. Ne yapacak TFF'nin ilgili kurulu? Hakimlerin yerine kendilerini koyup "Aaaaa bunlar mıymış kanıt, burada şike yok takımlar kümede kalsın mı?" diyecek. Böyle olmayacağını hepimiz biliyoruz. Ortada TFF eski ve yeni çalışanlarının da bulaştığı çok ciddi "şike dumanı" var. Federasyon tutuklama kararlarını "karine" sayarak bile adı karışan takımlarla ilgili karar verebilir.

Vermelidir de. Mehmet Ali Aydınlar hemen bu tür kararları vermez "kişi başka, takımlar başka, takımlarımızı korumalıyız gibi" top dolaştırmaları yaparsa önce kendini bitirir.

Yapılacak iş algısal olarak Kulüpler Birliği ile şike iddiaları bitene kadar iletişimini kesmek ve onun güdümünde karar veriyor izleniminden kurtulmak. Kulüpler Birliği iletişiminin basit bir PR taktiği olduğunu biliyoruz. TFF'nin taktik yapmaya değil karar almaya, cesur olmaya ve Türkiye'de futbolu sil baştan kurmaya gereksinimi var.

Dünkü karar ve açıklama fiyaskoydu. Umarım TFF yönetimi böyle top dolaştırma kararları verip, eski "Hacı baba, hacı baba bana da bir araba" yönetimini devam ettirmezler.

CHP ne yaptı?

Siyaset sahnesinde davranışlarımızın sembolik anlamlarını çözersek hem kendimiz hem partimiz hem de seçmenlerimiz için en doğrusunu yaparız.

CHP 2011 seçimlerinde, bir önceki seçime göre oyunu artırsa da ikinci parti çıkmamış mıydı? Öyleydi.

CHP 135 milletvekiliyle, 326 milletvekili ile Meclis'e giren AK Parti'nin arkasından ikinci parti oldu.

Bu ikincilik CHP'ye seçimi kaybetmiş imajı veriyordu ama Meclis içinde 135 milletvekilinin nasıl bir güce sahip olduğu imajını vermiyordu.

Ta ki CHP hiçbir şey elde edemeden, numaradan bir protokolle yemin edene kadar.

Ne oldu şimdi?

CHP 135 milletvekilinin hiçbir gücü olmadığını kendi seçmeni dahil herkese kanıtladı.

Üstelik de dün Başbakan CHP'nin ortaladığı topa "Diklenmek değil dik durmak önemli!" sözüyle öyle bir kafa attı ki CHP yerle bir oldu.

Buna ne derler?

Kendi ayağına kurşun sıkmak. Tebrikler Kılıçdaroğlu ve ekibi. İyi ki varsınız. Ben de AK Parti'nin yerinde olsam sizin gibi rakip isterim.

Çekirgelik

"Öfkeyle arkamıza ya da korkuyla önümüze değil, bilinçle etrafımıza bakalım." J. Thurber

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder