14 Temmuz 2011 Perşembe

Yıldırım Demirören’i gazete patronluğu mu kurtardı?

Tayfur Havutçu tutuklandı. Serdal Adalı tutuklandı. Niçin mi? Beşiktaş’ın kazandığı kupa finalinde şike yaptıkları iddiası için.
Tayfur Havutçu kim?
Beşiktaş’ın teknik direktörü.
Peki ya Serdal Adalı?
Futbol şube sorumlusu!
Peki böylesi görevlerde olan iki isim şike yapar da Başkanın, yani Yıldırım Demirören’in haberi olmaz mı?
O Tayfur ki Yıldırım Demirören sayesinde camiadan gelen tepkilere rağmen teknik patron yapıldı.
Hem Tayfur Havutçu şike yaptı ise, yani birilerine menfaat sağladı ise onu cebinden mi karşılayacaktı?
Yıldırım Demirören gibi Beşiktaş camiasında uçan sineklere bile hükmeden  güçlü bir Başkan’a rağmen bunlar olur mu, olabilir mi?
Mümkün değil!
Peki o zaman  soralım,Yıldırım Bey bu soruşturmanın herhangi bir yerinde niye yok?
Yoksa, Milliyet ve Vatan gibi etkili iki gazetenin patronu olduğu için mi?
Hayır, somut bir delil ve ispat olmaksızın Yıldırım Bey’i suçluyor değilim altını çizmek istediğim, büyük bir kuşkunun varlığıdır.
Üç gün önce yazdık, Milliyet ile Vatan’ı Demirören’e satın aldıran siyasi iradeden söz ediliyor.
Düşünüyorum da acaba o siyasi irade, gazeteleri al buyruğunu Demirören ailesi yerine getirdiği için Yıldırım Bey’i bu soruşturmadan muaf mı tutturmuştur?
Yazdıklarım tamamen kuşku ama içimi  kemiriyor.
Eğer bu şüphem kazara doğru ise Aziz Yıldırım o zaman gazete sahibi olmadığı için mi cezaevindedir!
Sakın bana siyaset ya da yürütme bu işlerin dışında falan demeyin, şike operasyonu öncesinde Başbakan’a brifing verildiği haberleri medyada çıkmadı mı?

ŞAMPİYONLUĞUN KÂRI
Kılıçdaroğlu’na Aydın Ayaydın’ı tanıma rehberi
Aydın Ayaydın’ı tam 30 yıldır tanıyorum.
Ben Üniversitede öğrenci iken o aynı Üniversiteye belediye otobüsü ile gelen yoksul bir asistandı.
Bugün ise dünyanın en zengin emekli bürokratı  ya da milletvekilleri arasındadır.
Ayaydın’ın 12 Eylül öncesinde siyasi bir görüşü yoktu.
Kürtçülerle Kürtçe muhabbet ederdi, lakin fikren onlardan da değildi ve herkesi idare ederdi.
Derken Ayaydın’ı 1989 seçimlerinde ANAP’tan K.Çekmece Belediye Başkanı adayı olarak gördük.
Seçimi kaybetti ama, Özal’ın doktoru Cengiz Aslan’ın asistan kardeşini vasıta yaparak Özal’a mesaj gönderdi  ve Şekerbank’a Yönetim Kurulu üyesi oldu.
Çok  geçmedi, aynı kanal ile Şekerbank’a genel müdür oldu.
ANAP gitti, DYP-SHP geldi, Ayaydın, Ali Naci Tuncer’e  yaslanarak ayakta kaldı.
Çiller’in gelişi ile önü tamamen açıldı ve ANAP’lı Ayaydın, Tansu Hanımın en güvendiği bürokrat oldu.
Önce Vakıflar, akabinde Emlakbank Genel Müdürü oldu.
Ve 1995 seçimlerinde DYP’nin İstanbul listesinden aday olup ANAP’ı yerden yere vurdu.
Seçimi yine kaybetti; derken 28 Şubat sürecinde çok çok yakın olduğu Zafer Mutlu ve Kenan Sönmez  aracılığı ile Mesut Yılmaz’la ilişki kurup 1999 seçimlerinde ANAP’tan aday olup Parlamentoya girdi.
İlginçtir, o dönem Mesut Yılmaz’ın adeta sırdaşı oldu.
2002’de yine ANAP’tan adaydı ama, partisi barajı aşamayınca Meclis dışı kaldı.
Ve Aydın Ayaydın şimdi CHP’de.
Üstelik Kemal Kılıçdaroğlu’na yön verecek etkinlikte!
Siyaset yapacaklara dikkat, Aydın Ayaydın’ı örnek alın, liderler o tür karakterlerden hoşlanıyor.
Son bir not:
Aydın Ayaydın’ı çok çok iyi tanıyan biri olarak yazıyorum.
Tayyip Erdoğan Ayaydın’a gel dese, Aydın Hoca milyarda bir kuşkunuz olmasın yarın AKP’de olur ki, ilerde belki  de olacaktır.
Keza aynı Ayaydın BDP’lilerin de çok çok güvendiği bir isimdir.
Sonuç: Aydın Ayaydın halkla ilişkiler şampiyonudur.

MESAJ BELLİ
Köksal Şengün’e sürgün ne anlama geliyor?
Ergenekon davasına bakan mahkemenin başkanı Köksal Şengün Bolu iline düz hakim olarak atanmış.
Peki bunun anlamı ya da mesajları neler midir?
Birincisi, yargının nasıl fethedildiği ya da ele geçirildiğini gözler önüne seriyor.
İkinci husus, bu sürgünle bütün yargı camiasına gözdağı verilmiştir.
Köksal Şengün’ün tayin edilmesi ile bize karşı direnenin başına bunlar gelir deniliyor.
Üçüncü boyut, Ergenekon yargılamalarında karşı oy verilmesini  ya da şerh düşülmesini engellemektir.
Muhtemeldir ki Ergenekon yargılamalarında finale geliniyor ve verilecek büyük cezalarda oy birliği olsun isteniyor.
Köksal Bey’in sürgünü bugünkü Türk yargısını  anlatan en net fotoğraftır.
Ben muhalefet milletvekillerinin yerinde olsam toplu olarak HSYK ve Adalet Bakanlığının önüne gider, siyah çelenk bırakır ve orada basın açıklamasını yapardım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder