2 Mart 2011 Çarşamba

Erbakan’ın davası

Erbakan ismiyle tanıştığımda 15 yaşındaydım. Yıl, 1975. Adıyaman’ın Kahta ilçesinde ilkin MTTB, ardında AKINCILAR çatısı altında başlayan militanlık günlerimde sıkı bir “Erbakancı genç”tim.
Erbakan nerede biz oradaydık. Kah Ağrı’da, Kah Yozgat’ta, kah Kayseri’de, kah Diyarbakır’da. O genç yaşımızda ne badireler atlattığımızı, ne çatışmalar yaşadığımızı bilirim.
Bizimkisi bir davaydı.
Erbakan’ın liderliğini yaptığı bir İslam davası...
Erbakan bizim için siyasi bir partinin genel başkanı değil, İslami bir hareketin lideriydi.
Biz bir “cihad” üzreydik.
Amacımız, İslamı devlet hayatına hakim kılmaktı.
Cumhuriyeti dinsiz olmaktan çıkartıp dini bir temele oturtmaktı.
Halkının tamamına yakınının Müslüman olduğu bu ülkede Cumhuriyetimizin de, yöneticilerimizin de dindar olmasını sağlamaktı.
Sonra devlet marifetiyle toplumun İslami kurallar ve kaideler temelinde yönetilmesini sağlamaktı.
“Milli Görüş”, topyekun yeni bir sistem anlamına geliyordu.
***
Söylemde devrimci ve radikal, ama yöntemde evrimci ve barışçıldık.
İknayı esas alıyorduk.
Demokratik yol ve yöntemleri önemsiyorduk.
Her ne kadar demokrasinin felsefesine “küfür” ve “şirk” nazarıyla bakıyor olsaydık bile.
***
Erbakan’ın “dava” olarak nitelediği “Milli Görüş”ün üzerine oturduğu iki önemli kavram vardı: Tebliğ ve cihad.
Tebliğ, anlatmak demekti. Anlatarak ikna etmeye çalışmak, cihadın bir parçasını oluşturuyordu.
Cihad, dini kuralları yeryüzünde egemen kılmak için verilen çabaların tümünün ortak adıydı.
Bizim “cihad”ımız siyaset yoluylaydı.
Modern zamanlarda kimi İslamcı örgütlerin “cihad”a yüklediği anlamların hiçbirine Erbakan’ın “dava”sında yer yoktu.
Erbakan’ın “davası” bu bağlamda “Emr-i bil’l maruf ve nehy-i ani’l münker!”, yani “iyiliği emretmek, kötülükten menetmek!” ilkesi üzerine oturuyordu.
Bu ilke, “cihad”ın özünü oluşturuyordu.
Bunun “dil”, yani “tebliğ” aşaması her inananın boynunun borcuydu. “Fiili” aşaması ise kamu erkini ilgilendiriyordu.
Yani devlete hakim olunduğunda inanan yöneticiler, dinin iyi olarak gördüğü şeyi yaygınlaştırmak için çalışacak, kötü olarak gördüğü şeyi de men etme yoluna gidecekti.
Cumhuriyetçi paradigmanın o yukarıdan aşağıya toplum inşa etmeyi öngören Jakoben karakterinin İslamileştirilmiş biçimiydi bu.
Pakistanlı “Cemaat-ı İslami” lideri alim-düşünür Mevdudi’nin “İslami Hükümet” veya “Teo-Demokrasi” modelinde olduğu gibi.
***
Erbakan’ın “davası”, Türkiye merkezli bir İslam birliği projesi üzerine oturuyordu.
Osmanlıya yeniden dönüş anlamına gelen bu perspektifin yaslandığı kavram ise “fetih”ti.
Erbakan için iki Müslüman sultanın kendi dünyasında yeri bambaşkaydı: Sultan Alparslan ve Fatih Sultan Mehmed. İlki, Anadoluyu İslamlaştırdığı, diğeri Bizansı fethederek bir yeni çağ başlattığı için.
Erbakan’ın oğluna “Fatih” ismini vermesi, “fethe” verdiği önem dolayısıyladır.
“Yeniden Büyük Türkiye” sloganı bu anlayışın bir ifadesidir.
***
“Milli Görüş”, Erbakan’ın dinden anladığıyla şekillendirdiği bir görüştü.
Ama Erbakan dini anlayışını “asıl din bu!” anlayışına dönüştürerek benmerkezci bir liderliğin oluşmasını sağlamıştı.
Erbakan dinin sadece ibadetten ibaret olmadığına, asıl siyasetin dinde çok belirleyici bir öneme sahip olduğuna inanan bir yerde duruyordu.
Ortada bir dini dava olduğu için kendini “halife” , bir cihad olduğu için de Mücahit bir Komutan olarak gören Erbakan için “biat” olmazsa olmaz bir öneme sahipti.
“İşte ordu işte Komutan!” ve “Erbakan’a sadakat şerefimizdir!” türü sloganlar bu anlayışın ifadesiydi.
***
“Milli Görüş”ün dinin bizatihi kendisiymiş tarzında ideolojik bir kaskatılığa dönüştürülmesi, liderliğin dinsel terminoloji çerçevesinde dayatılıyor olmasıyla birleşince çözülme kaçınılmaz oldu.
Artık  “Milli Görüşçü” değilim, ama Erbakan sevgisi yüreğimde yerli yerinde duruyor.
“Milli Görüşçü olmamak”, İslam’dan vazgeçmek veya İslama ihanet anlamına gelmiyor elbet.
***
Erbakan her anlamda büyük bir insandı. Türk siyasetinde sağ ve solun dışında üçüncü bir yolun, yani İslami siyaset tarzının öncüsü bir liderdi. Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına sabır diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder