Defne Joy Foster'ı ölü bulunduğu eve götüren taksi şoförünü bulduk. Nusret T., o gece gördüklerini SABAH'a anlattı
Defne Joy Foster'ın ölümü sonrası tam 12 gündür kayıplara karışan taksi şoförü Nusret T., izlenimlerini SABAH'a anlattı: 
Ben 3 çocuk babası, işinde gücünde bir adamım. İzlediğim kadarıyla bu iş oldukça çetrefilli hal almış. Çekindim, gözaltına alırlar, arabam yatar, huzurum kaçar diye sustum. Beni nasıl bulduğunuza da çok şaşırdım...

Defne Hanım'ı televizyondan bilir tanırım. Ama o gece sadece tanıdık bir yüz olarak göründü gözüme. 2 gün sonra bir gazetede olayı okuyup bardan çıkarken çekilmiş fotoğrafları görünce kim olduğunu anladım. Eşime bile 5-6 gün sonra anlattım. Çocuklarımın siz gelince haberi oldu. Günlerdir stres içindeyim. Vicdan azabı bir yandan, işimin aksama endişesi diğer yandan... Hastalanıp yatağa düştüm inanın.

#Sayfa#
'ASIK SURATLIYDI'

Bas konuş sistemli telefonlarımız var. Çağrı geldi barın önüne gittim. Sabah 04.30 sularıydı. Biri şişmanca 2 genç adam "Göztepe'ye gideceğiz" dedi. Aldım. Biri öne diğeri arkaya oturdu. Tam kalkarken; "Az bekle, 2 arkadaş daha geliyor" dediler. Kapı açıldı, içeri önce genç bir kadın, bir de adam bindi. Genç kadın ikisinin arasındaydı. Dikiz aynasından baktım ve kadını bir yerlerden hatırlar gibi oldum ama çıkaramadım. Çok asık, yorgun suratlıydı. Daha fazla bakmak ayıp olur diye ilgilenmedim. Dolmabahçe tarafına geldiğimizde arkadaki 2 erkek bir şeyler konuştu ama tam duyamadım. Kadın karşıya gidene kadar hiç ses çıkarmadı. Genç adamlar da fazla konuşkan değildi. Sadece köprüyü geçerken, bir de turnikelerle, eve yakın yerlerde erkekler konuştu. Havadan sudan şeylerdi konuştukları.


Önce bir evin önünde durduk. İlk binenler orada indi. Kadın ve genç adam biraz daha ilerideki başka bir apartmana kadar taksiyi sürmemi istediler. "Tamam" dediler durdum. Adam indi, kadın sonra çıktı ve ileride durdu. "Kaç para?" dedi. 34 lira tutmuştu. 35 verdi, "Üstü kalsın" dedi.
'HİÇ KIPIRDAMIYORDU'

Kadının zorla inip bindiğini, zorla geldiğini hiç sanmıyorum. Öyle olsa bir şeyler söyler, sesini yükseltirdi. Yine de normal durumda olduğunu sanmam. Ben yılların gece şoförüyüm. Hem de Beyoğlu'nda duraklarda. Bilindik sarhoş hali yoktu Defne Hanım'ın. Ama çok sessiz, sakin, kıpırdamadan duruyor gibiydi. Biz öyle şeylere karışmayız. Paramı alınca durağıma geri döndüm. Polis ya da savcı sizin yazınızdan sonra beni arayıp bulur da ifade vermemi isterse elbette bildiklerimi anlatırım.

Savaş Bey, bildiklerimi anlattım. Beni daha fazla zorlamayın. Sizi sevip güvenmesem yemin ederim ki konuşmazdım.
ANNE FOSTER 'DİRENMİŞ OLABİLİR' DEMİŞTİ
Hatice Foster "Doktor ahbaplarımız anlattı. Uzun süre geçince vücut temizlermiş kendini. İşte bu yüzden vücudu tamamen arınmış. 'Son gecesinde, ilk kez alkol alınca içkiye toleransı düşük temiz vücut hemen etkilenmiştir' diyor o doktorlar. Arabaya binince sızmış olabilir. Evde ayılmış, kendine gelmiş, direnmiş olabilir. 45 kilo kız. Ben bile kaç kere sırtlayıp hastanelere taşıdım bu halimle" demişti.
#Sayfa#
Defne'nin hacı kayınpederi Ahmet Solmaz: Yasin bir haftada bir kelime konuşmadı. Ara sıra içki içiyor diye Defne'ye sitem ederdim, "Vallahi içmiyorum baba, dokunuyor" derdi. Demek o gün de öyle bir şey oldu.
Defne kızın soyadı Solmaz'dı, ama soldu ne yazık. Nişantaşı'nda oğlu ve eşiyle oturdukları apartmanın adı da Huzur'du, lakin yok oldu gitti evinin de huzuru. Oradaydım... Huzur Apartmanı, kat 3 daire bilmem kaçta, Defne gilin evindeydim işte.Bir insanın kimliği, kişiliği, huyu, suyu, fıtratı bu kadar mı yansır bir eve? Sahibesi el avuç firarisi, haylaz- yaramaz- afacan bir çocuk kadındı ya hani, zannettim ki sandalyeler, koltuklar da devinip, kıpraşacaklar ansızın. Duvar saati dile gelecek, şarkıya duracak, her yana asılı fotoğrafların içinden fırlayıp dans ederek Defne kız çıkacak, göz kırpacak...
EMEKLİ ASKER
Bir kadın açıyor kapıyı. Yüzü keder yüklü, mimiksiz, renksiz, uçuk. Kayınvalidesiymiş. Güldane Solmaz'mış o da. Oğulcuğu İlker Yasin'in evine, ona destek olsun, kol kanat gersin, tez yitmiş gelininden yadigâr torununu gözetsin diye gelmiş kalmış dönememiş. Az ötede cam kenarında da bir adam oturmakta. Dışarısı aydınlık ya, yüzü gölge gölge adamın. Siluetinden bile dualar mırıldandığını, elinde tespih olduğunu görüyorum. Kayınpedermiş o. Defne'nin biricik eşi İlker'in babasıymış. Defne'nin yüzbaşı babası gibi asker kökenliymiş, emekli astsubaymış o da. Çankırı'da yaşarmış Ahmet Solmaz. Gözlerine bak anla, fırtınalı, boralı yaşamış yılları. Az sonra kendi de söylüyor ki; "Hacca gidip geldim, başka türlü yaşar oldum hayatı."
#Sayfa#
CANIMI VERİRİM
Onlarla o kadar uzun, derin, içten konuşuyorum. Diyor ki; "Bu aylarda umreye de niyetlendik, gidelim dedik ama başımıza bu iş çıktı. Artık gitmemiz çok zor. Neden zor? Bu oğlanı böyle bırakamam. Çankırı'daki evimi kilitledim geldim. İlker Yasin benim küçük oğlum. Çocuklarım için canımı veririm,


Aradık ama nerede bulacaksın? Oradan buraya kadar çocuklarımın hiç biriyle görüşemedik. Ya gâvuru adam sırtına alıyor da tedavi ettiriyor ya. Bu kadar mı kötüyüz biz yahu? Hiç mi birbirimize sevgimiz kalmadı hep mi menfaat? Biz o karakterde büyümedik.

Hıncal Bey'i okudum. Densiz bir yazıydı, o kadar söyleyeyim ben sana Savaş Bey. Bu kadar bir insan katı olur mu ya? Senin için bu toprağın altı yok mu ya? Velev ki öyle olmuş olsun. Niye sen onu dallandırıp budaklandırıyorsun? Ben komando birliğinde astsubaydım. Teknik personeldim, silah bakım, hazırlama uzmanıydım. Hayatım İstanbul dahil bütün Türkiye'de dolaşmak, yaşamakla geçti meslek sırasında. Benim asker anlayışıma ters geliyor olanlar. İnsan cephede düşmanını vuruyor da, sırtlayıp hastaneye götürüyor. Olur mu hiç?
#Sayfa#

Seni yıllarca izledik Savaş Bey. Sen söyle, sen yorumla Allah aşkına?


Fikrin vardır yine de.

Bekleyeceğiz bakalım. Adalet yerini bulacak inşallah.

Ben gelinime kefilim Savaş Bey!

#Sayfa#

Çok çağırdı bizi. Gelin seyredin hele, şu yapılacak bu yapılacak diyordu. Biz de korkuyoruz ki düşüp de bir

'VALLAHİ İÇMİYORUM BABA'

Evladım sayılırdı o da. Ara sıra bile olsa kullanma evladım derdim. "Baba bana dokunuyor. Vallahi içmiyorum baba" derdi. Demek ki o gün öyle bir şey oldu. Ölümünü kendi eliyle mi hazırladı ne yaptı diyorum. Ya senin evinde kocan var, çocuğun var, ne gidiyorsun da başını yesin arkadaşların? İşte ben buna takılıp kalıyorum, üzülüyorum yani. Ölümüne gitmiş gibi atlamış gibi yani.

Geliyor gidiyor çok morali bozuk. Ben dedim oğlum ne yapıyorsun? "Baba yanıyorum ya" dedi. "İçim yanıyor" dedi. Ağladı. Daha bak 1 haftadır 1 kelime konuşmadı. Sen bir de şu yüzüme bak Savaş Bey. Bak şu yüzüme ne hale geldi. Gözlerimin altı yara oldu yaş dökmekten. Ama dedim ya ben kefilim gelinime...
#Sayfa#
DEFNE'NİN BABASINA TOKAT GİBİ CEVABI
"Soğuk bir kış günü İzmir'in o efsane takımı Altay, 3 büyüklerden birini hacamat etmiş. Taraftarlar

DANS İÇİN YARATILMIŞ
Anlatıyorum. Geçenlerde arkadaşlarla Amerikalılara ait NCO Klup'te gördüm onu. Zenci bir Amerikalı ile dans ederken... Adının Hatice olduğunu söylediler. İnan bana Türk kızı olduğunu duyduğumda şok oldum. Hatta gurur duyduğumu söyledim. Adam Amerikalı, hem de zenci. Vücutları sanki dans için yaratılmış. Ee müzik de onların. Ama Hatice? Olmaz böyle dans eden bir Türk kızı. Hafif yanık tenli,

#Sayfa#
İŞTE O SARIŞIN KADIN...
Yeni Asır yazarlarından Gülengül kardeşimize (Uslu) gelen bir eski İzmir sevdalısı dostunun mektubundan alıntıdır bu satırlar. Yıllardır İsviçre'de yaşayan Atilla Erarslan'ın satırları... İşte şimdi, İstanbul Topağacı'nda, korkunç bir yalnızlığın kurt kapanına kısılmış duran 'bitik' kadın, o güzelim dansı

KAÇTIM GELDİM...
Sordum.
- Peki ne oldu işin sonu?
- Ahh Savaş'ım. Anam attı kendini kapının önüne. "Beni çiğnemeden götüremezsin bu çocuğu" dedi. Ağladı, yırttı kendini. Dayanamadım o haline. Kısa süre sonra almak şartıyla biletini de yakıp bıraktık burada Defne'yi.
- Kaç zaman ayrı kaldınız
- 1 yıl kadar.
#Sayfa#
- Sonra aldırdınız mı yanınıza kızı?
- (Gözleri dalıyor) Yok aldırmadık. Gerek kalmadı
- !!!!!!!
- Ben döndüm çünkü. Temelli döndüm.
- Nasıl yani?
- Oraya gidince değişti adam. Benden önce evliydi ama boşanmıştı, biliyordum. O evlilikten 1 oğlu, 2 de evlatlığı vardı. Baktım ki onlarla ilişkileri kavga dövüş. Ne tat var ne tuz. Dahası adamın huyu suyu bir anda değişti. Her gece partiler, su gibi akan içkiler, kadınlar, olaylar. Ne halin varsa gör deyip vurdum kapıyı çıktım, döndüm Türkiye'ye.

- Defne babasını ne zaman gördü?
- Yıllar geçti aradan. 6. yaş gününde 3- 5 günlüğüne geldi, gördü kızını. Sonra bir de Asos'taki otele geldi. Birlikte Bodrum'a da gittiler. Herkes Defne'yi tanımış, sevmiş, koşup sarılmış. Adam şaşırmış. Demiş ki: "Seni benden başka herkes tanıyor kızım!" Bizim ki yapıştırmış cevabı: "Senden başka herkes de seviyor babacığım." Bu söz milatları oldu, muhteşem bir 'arkadaşlık' başladı baba kız arasında. Defne Amerika'ya da gitti, kaldı yanında birkaç defa.
- Peki abisini görmüş mü, tanışmış mı hiç?
- Abisini babası görmüyormuş ki, Defne nasıl görsün...
#Sayfa#
UYUŞTURUCU, DEFNE'NİN EN NEFRET ETTİĞİ ŞEYDİ
Deli Hatice... Bir zamanların İzmir'inde "en güzel, en hoş, en şık, en popüler" olan kadınlardan biri... Büyük Efes otelinin "devri şahane" yıllarında o, ön büro sorumlusudur. Ol nedenle; Sanatçılar,

Defne Joy'un annesi Hatice Foster, kızının ölümünün ardından kendisinde şok yaratan başka şeyleri de

#Sayfa#

Bu kız bunca yıldır tanınıyor, biliniyor. Haydi, bir kişi çıksın da "Benim flörtümdü. Ona parmağımla dokundum. Saçına elim değdi" desin varsa. O görüntüsünün arkasında tutucu bir kızdı Defne.

Şerefine, namusuna, iffetine çok düşkündü. İnsaf be... Bu kız 9 ay hamilelik yaşadı. Sonra 1 buçuk yaşındaki bebeğini emzirdi. 10 kilo verdi. Bir anne bu süreçte bırakın uyuşturucuyu, 3 damla alkol alır mı?
'DAMADIM ADAM GİBİ ADAM'

Bak doktor ahbaplarımız anlattı. Uzun süre geçince vücut temizlermiş kendini. İşte bu yüzden vücudu tamamen arınmış. "Son gecesinde, ilk kez alkol alınca içkiye toleransı düşük temiz vücut hemen etkilenmiştir" diyor o doktorlar. Arabaya binince sızmış olabilir. Evde ayılmış, kendine gelmiş, direnmiş olabilir. 45 kilo kız. Ben bile kaç kere sırtlayıp hastanelere taşıdım bu halimle.

Damadım adam gibi adamdır, erkek gibi erkektir. İçinde Allah imanı olan, düzgün çocuktur. Seda hayran kaldı çocuğun delikanlılığına.

O benim ta İzmir'den tanışımdır. Çok severiz birbirimizi. Kara gün dostudur. Geldi, destek verdi sağ olsun.
#Sayfa#
'HERŞEY ORTAYA ÇIKSIN'

Olmaz mı, ağla ağla ağla biz burada... Bir çocuk geldi, "Ben çok iyi arkadaşıydım" dedi elimi öptü cenazede. Küçük Emrah'mış, hayal meyal hatırlıyorum. Saba Tümer İzmir'deki butiğimden müşterimdi, o da geldi. Acun evladım paraladı kendini. Allah bin kere razı olsun ondan da.

Yani Savaş'ım. Biz kızımızın melek olduğunu biliyoruz. Şimdi ortalığı ayağa kaldırmıyorsak kızımızın durumundan çekindiğimiz, onun bizi mahcup edecek bir şey yaptığını düşündüğümüzden değil. Sırası var, vakti var.


Bak Savaş. Dediğime inan sen. Kuş yuvası gibiydi evleri. Çoluk çocuk güzel bir hayat sürmekten başka gayeleri yoktu ki. İki elimiz yanımıza gelecek sonunda. Kimseyi suçlamak istemem. Herkes ana baba evladı. O çocuk, Kerem Altan'a da bilip bilmeden bir suçlama getirmem bir anne olarak. Tek istediğimiz bu işin her şeyi araştırılsın. Herkesin kanı, saçı, idrarı kontrol edilsin. Komşular, taksi şoförü, o gece yanında olan arkadaşı Tolga Karel ne diyor anlaşılsın. Bu kadarına hakkımız yok mu?
#Sayfa#
'OĞLUMU KISKANIRIM' DERDİ


Ayol bunlar Asos'ta bir sabah erkenden kalktı dikildi karşıma. Dediler ki "Biz Ayvacık'a ineceğiz. İşimiz var". Kan testi yaptırmaya gitmişler nikâh için. Sonra geldiler. "Biz haftaya nikâhlanıyoruz, gün aldık" dediler. Aaaaa! Yahu nasıl hazırlanacağız 1 haftada? Kırdık sardık hazırlandık. Yaptık nikâhı.

Neler neler düşünüyordu. Ama en çok "Kıskanırım ben bunu" diyordu. "Büyüyecek, yakışıklı aslan olacak babası gibi. Kızlar gelip gidecek evimize, kıskanırım ben oğlumu" diyordu. Ben de "Ne olacak bilmem ama geveze olacağı kesin, sana çekmiş" diyordum. Defne de gülüp; "Ben kime çektiysem o da öyle" diyor. Profesörler söyledi. Çocuk aklı annesinden alırmış.
Bir aşk sarmaşığıydık... Ne dal kaldı ne yaprak...
Ey oğul;
Bilesin Ki Atın İyisine Doru, Y
iğidin İyisine 'Deli' Derler...
Şeyh Edebali...
#Sayfa#
CANIM GİTTİ CAN'IM KALDI
Artık yeter!.. Susun, sussunlar, susalım artık!... Sen, ben, siz, biz, onlar ve herkes sussun, dinlesin!.. Şimdi sadece o konuşsun. Herkesin susma, bir tek onu dinleme vaktidir artık!.. O, bir anne... Daha 10 günlük bir "ölü kızın" anası... 10 gündür, ağzı olan herkesin milyon türlü laf ziyan ettiği, eli kalem tutan

YALANLA BESLİYORLAR BİZİ
Bir uyarı levhası asayım bu yazının giriş kapısına. "Dikkat. Yalanla besliyor(uz)lar sizi..." Yalancıyız çünkü...


Yok öyle bir şey Savaş'ım. Gelmedi, gelmeyecekmiş de... Bana ulaşamamış ama ortak bir ahbabı arayıp söylemiş gelemeyeceğini. "Kızım ölmüş... Perişanım... Çok üzgünüm. Ama gelmem, gelemem, gelmeyeceğim... Dayanamam" demiş.
#Sayfa#

Boşanmadık. Boşanmadı da onun için boşanamadık. Ayrılırsak tazminat ödeyecek bana ya o yüzden istemedi.

İstedim ama Defne kızdı. "Senin neyini eksik ettim annem. Para pul için boşanıyorsun sanırlarsa ya" dedi.

Ahh Savaş'ım... Ahh bir bilsen, bir bilseler Defne'nin içini, kalbini. Seven bin kat daha fazla severdi o zaman onu. Sanmam ama sevmeyeni varsa bile onlar da vazgeçip sever.
NEDEN SUSUYORLAR?


Daha da susacağız bir müddet. İlker evlat öyle uygun gördü çünkü. O kocasıdır, çocuğunun babası, ailesinin reisidir. Ben anneyim ama bağrıma taş basar karara saygı duyar beklerim. Damadım hepimizi topladı. Orada dedi ki; "Hele acımızı bir yaşayalım anam. Hele herkes eteğindeki taşı döksün. Bir toparlanalım ondan sonra baksınlar bakalım bu işin aslı faslı ne, nereye, nerelere varacak?"
#Sayfa#

Bekle biraz daha ne olur. İlker bambaşka bir çocuktur. Dürüsttür, merttir, cesurdur... Soruşturmada eksik var mı, yanlış var mı, olay çarpıtılmış mı? Kızımın o evde ne işi varmış, neler olmuş? Bizim de bildiğimiz, duyduğumuz, öğrendiğimiz şeyler var. Hepsi çıkar elbet ortaya bekle.

Acı haberi, TV'deki alt yazıdan öğrendi
Anne Hatice Foster, acı haberi aldığı o günü şöyle anlatıyor: "Biraz sıkıntılarım vardı. Bodrum Turgutreis'te çok sevdiğim arkadaşlarım "Gel tebdil mekân yap, iyi gelir" dediler, gittim. O sabah erkenden kalkıp kahvaltıya oturduk. Gülüşüp konuşuyorduk kadın kadına. Tam karşımda televizyon açık. Hangi kanaldı hatırlamıyorum. Bir alt yazı geçtiler. Kızımın adını okudum önce. Gerisini seçemedim. Dedim "Aman şansa bak kızım konuk olacakmış." Sonra hep birlikte ekrana kilitlendik. Yine aynı alt yazı geçiyor. "Ölü bulundu" kısmını okudum. Şaşırdım ama çok hafif. "Bu kız yine bir hinlik peşinde" dedim. Sonra yayını durdurup haberi anlat..." Sözleri boğazına takılıyor o anda. Hıçkırarak ağlamaya başlıyor. Boğulur gibi, kesik kesik konuşarak tamamlamaya çalışıyor. "Kalbimin sesini dışarıdan duyarlardı, öyle vuruyordu kalbim. Parçalandım ben yaa, ben yok oldum yok oldum Savaaaaaş. Dünya simsiyah oldu, kör oldum, sağır oldum ben yaa. Can'ım kaldı ama canım gitti Savaaaaş..." Daha da devam edemiyor.
#Sayfa#
PİLOTLA PAZARLIK...
Erkek kardeşi, Defne'nin dayısı emekli bankacı Nejat Bey var yanımızda. O tamamlıyor gerisini: "İstanbul'a gelecek ama uçakta yer yok. Hava yolları sağ olsun, ne yapıp edip bir yer açıyorlar ablama. O

Defne Joy Foster'ın ölümü sonrası tam 12 gündür kayıplara karışan taksi şoförü Nusret T., izlenimlerini SABAH'a anlattı:

Ben 3 çocuk babası, işinde gücünde bir adamım. İzlediğim kadarıyla bu iş oldukça çetrefilli hal almış. Çekindim, gözaltına alırlar, arabam yatar, huzurum kaçar diye sustum. Beni nasıl bulduğunuza da çok şaşırdım...

Defne Hanım'ı televizyondan bilir tanırım. Ama o gece sadece tanıdık bir yüz olarak göründü gözüme. 2 gün sonra bir gazetede olayı okuyup bardan çıkarken çekilmiş fotoğrafları görünce kim olduğunu anladım. Eşime bile 5-6 gün sonra anlattım. Çocuklarımın siz gelince haberi oldu. Günlerdir stres içindeyim. Vicdan azabı bir yandan, işimin aksama endişesi diğer yandan... Hastalanıp yatağa düştüm inanın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder