19 Mart 2011 Cumartesi

Fethullah Gülen Miti

Taraf'ta yayınlanmaya başlanan WikiLeaks Türkiye belgeleri ile birlikte özenle yaratılmış bir mit daha yıkıldı. 
O belgelerde gördük ki Fethullah Gülen hiç de 'Amerika'nın adamı' değil. Aksine! ABD yetkililerinin hakkında fikir edinmek için Türkiye'deki kaynaklarına sorduğu ve oturma izni almak için sıradan bir göçmen gibi yeşil kart sırası bekleyen biri.

Bu belgeler bize birçok şeyin nasıl öcüleştirilerek anlatıldığı, komplo atmosferinin kamuoyunu nasıl ele geçirdiğini çok güzel özetliyor. Bakalım daha hangi uyduruk efsaneleri bir bir sonlandıracağız...

Bedelli askerlik

Gerçekçi değil, içi boş, sırf seçmeni kandırmak için... CHP'nin ortaya attığı bedelli askerlik tartışması ile ilgili AK Parti ve birçok yorumcu böyle diyor. Halbuki onca zaman hep 'CHP yeter ki ortaya yeni tartışmalar atsın' 'Hükümetin önerilerini boşa çıkarmaya çalışacağına kendi önerilerini getirsin' demiyor muyduk?

Şimdi eksik ya da yanlış zamanda bile olsa CHP yeni bir şey koyuyor masaya. Üstelik AK Parti'nin daha önce dile getirdiği ve gerçekleştirmediği bir şey. Ülkede muhalefeti olumlu anlamda devreye sokmak için bundan daha iyi fırsat olur mu?

Ben bedelli tartışmasını doğru buluyorum. Eksik ya da yanlış zamanlama gibi yıllardır hükümete karşı çıkışların bahanelerinin hükümet tarafından aynı şekilde yapılması karşısında ise tebessüm ediyorum. Hem 'bedelli çıkarılacaksa biz doğru zamanda çıkarmasını biliriz' yaklaşımı da ne oluyor?

BM'nin Libya kararı

Libya'da Kaddafi'nin kendi halkını nasıl kıyımdan geçirdiğini haftalardır izlerken nihayet uzun tartışmalar sonuç verdi ve ilk umut verici uluslararası hamle atıldı:

BM Güvenlik Konseyi dün Libya'ya yardım amaçlı uçaklar hariç uçuş yasağı getirdi. Bu karara karşı Kaddafi yönetimi şimdilik geri adım atmış görünüyor. Zira Libya Dışişleri Bakanlığı ateşkes ilan etti ama Kaddafi bu, belli olmaz. BM üyeleri de temkinli. ABD prensip olarak askeri bir operasyon için yeşil ışık yakıyor ama başka bir İslam ülkesine karşı savaşı göze alamıyor. Bu nedenle böyle bir  operasyonda ilk etapta yer almak istemiyor.
İstekli ülkeler Fransa, İngiltere ve Danimarka. Zira  Fransa her an harekete geçilebilir mesajı verdi bile. Hatta sevkiyat da başladı. Ancak bu gidiş örgüt içinde alarm zilleri çaldırabilir. Neden mi?

Çünkü üyeler arasında böyle bir girişime karşı ciddi fikir ayrılıkları var. Askeri operasyonu özellikle ABD'nin dolaylı  ve Fransa'nın da bizzat katılımcı olarak desteklediğini söyledik.  Mesela ABD'nin BM Büyükelçisi Susan Rice bu isteği açık açık anlatan bir konuşma yaptı. 'Gerekirse oradaki sivilleri korumak için operasyon seçenekleri de masada' anlamına gelen açıklamalarda bulundu.

Öte yandan Rusya bir müdahaleye kesinlikle karşı. Zaten bu nedenle uçuş yasağıyla ilgili oylamada çekimser tavır aldı. Yalnız da değildi. Çin Libya'ya müdahale konusuna kesinlikle karşı çıkan başka bir ülke. Keza Brezilya ve Hindistan da öyle. Türkiye'nin pozisyonunu da biliyoruz. Başbakan Erdoğan bir askeri müdahalenin çözüm olmadığını daha önce belirtti.
Kısacası Libya'ya planlanan operasyon Irak Savaşı öncesine benzer bir durum ortaya çıkarıyor.

Yakında BM içinde ciddi tartışmalar yaşanabilir. Umarım bu tartışmalar Irak'ta olduğu gibi işin özünü yani amacın sivilleri kurtarmak olduğunu unutturmaz...

İbrahim Tatlıses

Televizyon tartışmaları ona ayrılıyor, köşe yazarları ondan bahsediyor, Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'a kadar birçok lider devamlı durumunu soruyor. İbrahim Tatlıses büyük bir sanatçıymış.

Hem de çok büyük bir sanatçıymış. Ancak...

Onun sanatının ve öncülüğünün göklere çıkarılmasına hiçbir itirazım olamaz  ama onu bembeyaza boyamak doğru mu? Tatlıses birçok konuda çok yanlış bir örnek oluşturmuş ve bu ülkede bazı meselelerin çözümsüzlüğüne katkı sağlamış bir isim. O nedenle onu bir de 'başka' açılardan ele almak şart. Ama kalleşlik yapmayalım.

Hele bir hayati riski tamamen ortadan kalksın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder