27 Eylül 2010 Pazartesi

Cemil İpekçi’nin defilesine karşı çıkışın perde arkası!

YENİ ÖĞRENDİM

Cumartesi ve pazar günleri Mardin’deydim. Cemil İpekçi’nin “olay yaratan” defilesini izlemek için gittim.

Açıkçası “çok da iyi ettim” diyorum kendi kendime. Çünkü gerçekten bir defilede bugüne kadar izlemediğim “görsel bir şölene” tanıklık ettim öncelikle.

Sonra; üçüncü kez gittiğim Mardin’de bu kez halkla daha çok sohbet etme olanağı buldum. Mardin ve Mardinlilerle ilgili bilgi ve gözlemlerim hayli zenginleşti.

HARİKA DEFİLE: Öncelikle defileden söz etmek istiyorum. Gerçekten müthişti. Kıyafetler çok çarpıcıydı. Sahne düzeni ve üç boyutlu bilgisayar gösterisi alışılmışın dışındaydı. Ama en önemlisi Mardinli kadınların ortaya çıkardığı yeteneğin, uluslararası alanda değer görmesi çok anlamlıydı.

Defileyle ilgili haberleri zaten günlerdir gazetelerde okuyor televizyonlarda izliyorsunuz. Ben size “toplu namazlarla” gösterilen tepkilerin gerçek nedenini, bizzat Mardinlilerin tanıklığı ile anlatmak istiyorum.

Aslına bakarsanız gösterinin yapıldığı Kasımiye Medresesi üzerinden koparılan fırtına tamamen sahte. Anladığım kadarıyla defile burada değil de herhangi bir mekânda da yapılsa, belli çevreler aynı gürültüyü yine çıkaracaktı.

PİSLİK İÇİNDEYDİ: Çünkü Kasımiye Medresesi’ni daha önce de görmüştüm. O sırada henüz restorasyon çalışmaları başlamıştı. Her tarafı yıkık döküktü, kimi ayyaşların, berduşların mekânıydı, pislik içindeydi.

Restore edildikten sonra medresede pek çok etkinlik yapıldı. “Toplu namazcıların” savunduğu “burada içki içilecek, burası mankenlerin yeri değil” savlarının tamamen palavra olduğunun en büyük kanıtı da zaten bu etkinlikler.

ASMALI KONAK: Hele bunlardan biri, Asmalı Konak dizisiyle ilgili ki, evlere şenlik. Dizinin bir bölümü için mekân kullanılıyor. Sahne şöyle: Üzerinde her türlü yiyeceğin ve içkinin olduğu masalar, ortada rakkaseler gerdan kıvırıp göbek atıyor, herkesin elinde rakı kadehleri.

Bugünkü protestocular o gün de Mardin’deydi, o gün de aşağı yukarı aynı makamlardaydılar ama hiç ses çıkarmadılar. Demek ki asıl amaç mekânın içki ve dekolte kadınla bezenmesi değil.

VALİ’YE KOMPLO: Konuştuğum bütün Mardinliler protestonun Cemil İpekçi defilesi ile ilgili olmadığını, asıl hedefin Vali Hasan Duruer olduğunu söylediler.

Hasan Duruer çok ilginç bir vali. Bundan önce Urfa Vali Yardımcılığı döneminde Halil Rahman Balıklı Gölü’nün çevre düzenini yapmasıyla ve düzenlemenin uluslararası ödül kazanmasıyla tanınıyor. Sapanca Kaymakamlığı da yapan Duruer Mardin’de çok önemli hizmetlere imza atmış.

ADİL DAVRANIYOR: Mardin halkı öncelikle “adil davrandığı” ve “çalıp çırpanlara göz açtırmadığı” için Vali’ye karşı sevgi besliyor. Anlatılanlara göre Vali daha önceki dönemlerde “egemen” olduklarına inanan bazı çevrelerin çıkarını bozdu. Örneğin Duruer’in “davet usulü ihale” yapmadığı, herkesi eşit rekabete ittiği ve iyi olanın kimliğine bakmadan iş verdiği söyleniyor.

Cemil İpekçi defilesine tepki gösterenlerin başını AKP milletvekili Hasan Demir’in çektiği, yine AKP milletvekili Cüneyt Yüksel’in dolaylı destek verdiği belirtiliyor. Tepkiyi başlatanlar ise Diyanet Vakfı, Memur-Sen, Ensar Vakfı ve bazı tarikat mensupları.

AYAK KAYDIRMA: Mardinli diyor ki, “Bunların yüzde 95’i zaten Mardinli değil, hepsi sonradan geldi, eskiden gemilerini rahat yüzdürüyorlardı, yeni Vali’nin adil yönetimine ayak uyduramadılar, bunun yerine valinin ayağını kaydırmak istiyorlar.”

Tabii sonuçta defile de yapıldı, tek bir üzücü olay da yaşanmadı. Ancak gördüğüm kadarıyla başta Başbakan olmak üzere hükümet yetkilileri Mardin’deki bu komployu fark etmiş durumda. Bu nedenle Başbakan, Kültür Bakanı üzerinden etkinliğe sahip çıktı ve içinde AKP’lilerin de olduğu komployu bozdu. Bu hayırlı bir şeydir.

*****


BAŞIMDAN GEÇENLER

‘Neden bu kadar önyargılısınız Can Bey’

Mardin’de eski çarşıda yalnız başıma geziyorum. Televizyon faktörü de olduğundan pek çok kişi tanıyor tabii. Bazıları tek başıma görünce şaşırıyor ya da “benzetiyorumdur” diye düşünüyor belki. Ama gerçekten tanıyanların yüzleri gülümsüyor, hemen herkes bir ikramda bulunmak için çabalıyor.

Anadolu’nun çok önemli bir hasleti bu. Bir yere konuk olursanız, gösterilen yakınlık ve ikramdan ne yapacağınızı şaşırabilirsiniz.

Son seçim sonuçlarına ve özellikle referanduma bakınca, Mardin’de karşılaştığım hemen herkesin AKP’li olma ihtimali elbette çok yüksek. Buna karşın belli ki herkes neyin ne olduğunun da farkında, bu nedenle en küçük bir tepki ya da rahatsız edici bakış, söz yok.

Bir konfeksiyon dükkânının sahibi sanki kırk yıllık ahpabıymışım gibi beni görünce elimi sıkıp sarıldı, dükkânına davet etti. Sonra da “Can Bey sizi televizyonlarda severek izliyorum, ama çok önyargılısınız” deyiverdi. Ben de karşılık olarak kollarını tutup “Yapma Allahaşkına neden önyargılı olayım ki?” dedim.

Anladığım kadarıyla iktidara yönelik eleştirileri “önyargı” olarak görüyor. Askeri darbeleri savunduğumu, asker anayasasına sahip çıktığımı, Erdoğan’a yönelik eleştirileri, “geçmişten kalma hesaplar” nedeniyle yaptığımı düşünüyor.

“İnan bana yok böyle bir şey, bundan sonra hem beni daha dikkatli dinleyin hem de Vatan’daki yazılarımı okuyun, göreceksiniz böyle olmadığını” dedim. Yine sarılarak ve öpüşerek ayrıldık. Harika bir duygu bu.

*****


DÜZELTME

Bomba bulan köpekler


Cumartesi günü yazdığım “Bomba bulan köpekler nasıl eğitiliyor?” yazısı hayli ilgi görmüş. Bazen hep gözümüzün önünde olan bir olayın ayrıntılarını hiç merak etmeyiz, oysa bu ayrıntılarda da ayrı bir lezzet vardır. Bu yazı da öyle bir yazıydı bana göre.

Ama hiç aklıma gelmeyen bir şey oldu. Köpek eğitim merkezi yetkilileri, benim başka bilgilerden değerlendirdiğim bir noktaya çok üzülmüşler. O da şu: Köpeklerin buldukları bombayla oynayıp patlatmalarına karşı, eğitilirken, oyuncakların zararsız biçimde patlatıldığını yazmıştım.

Bunu da o sırada sormadığım için internetteki bir bilgiden derlemiştim.

Eğitim Merkezi Müdürü Ahmet Yıldız, “Asla böyle bir eğitim vermiyoruz. Köpeklerimiz en küçük bir zarar bile görmez. Oyuncak patlatarak eğitim belki çok önceleri yapılmıştır ama şimdi asla” dedi.

Peki ne yapılıyormuş: Eğer köpek bulduğu “bomba kokulu oyuncağı” ağzına alır ya da patileriyle eşelerse ödül verilmiyormuş. Uzun bir eğitimden sonra bomba bulan köpekler öğreniyorlarmış ki, eğer oyuncağa dokunmazlarsa ödül alacaklar, yoksa hüsran.

Küçük ayrıntılar bile insana neler öğretiyor. Hayvan haklarına da çok saygılı bomba uzmanlarını elbette üzmek istemezdim.

*****


Aydınlığa bakan insan için gölgelerin anlamı yoktur (Fur Kaner)

*****


Sonbahar’a girmemize rağmen, Anayasa değişiklikleri bahar havası estiriyor. Umalım da bu yalancı baharın sonu kapkara bir kış olmasın! (Gani Yıldız)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder