16 Eylül 2011 Cuma

MİT-PKK görüşmesi

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT), hükümetin verdiği direktifler doğrultusunda Abdullah Öcalan’la ve PKK’yla görüşmeler yaptığı bilinen bir “sır”dı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, devletin ilgili kurumları görüşebilir, diyerek dolaylı biçimde görüşmelerin varlığını ifade etmişti.
Terör örgütleriyle bu tür görüşmeleri ilk kez Türkiye yapıyor değil. İngiltere’nin IRA’yla, İspanya’nın da ETA’yla benzeri görüşmeler yaptığı, sonrasında müzakere aşamasına geçildiği biliniyor. Bu bakımdan Türkiye’nin de aynı yöntemi kullanması şaşırtıcı değil.

Gizlilik ilkesi

Terör örgütleriyle yürütülen müzakerelerin temel ilkesi gizliliktir. Demokratik ülkelerde terör örgütüyle müzakere yürütmek iktidarlar açısından siyasi riski çok yüksek bir yoldur. Gizlilik hem bu açıdan hem sürecin bir sonuca varabilmesi için gerekli görülür.
Bu görüşmelerin en zayıf noktası kamuoyuna sızdırılmasıdır ki, bugün Türkiye’de bu yaşanmaktadır.

Dolaylı kabul
Yasal olmayan yollardan alınan ve kamuoyuna sızdırılan ortam veya telefon dinlemeleri ve benzeri kayıtlar üzerinden yorum ve siyaset yapmak etik bir yöntem değil. Bu ancak konuşmalar muhataplarınca kabul edildikten sonra yapılabilir. Bu itibarla yayınlanan ses bantlarının doğru olup olmadığı açıklığa kavuşturulması gereken bir husustur. Konunun Türkiye açısından taşıdığı önem, MİT’in yalanlama yapmaması, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın olayla ilgili sözleri, yayınlananların doğruluğunun dolaylı olarak kabulü anlamına geliyor. Buna ve konunun önemine dayanarak olay hakkında görüş belirtilebilir.

Hükümete karşı hamle
Kuşku yok ki, MİT ile PKK arasında Oslo’da yapılan bir seri görüşmeden birine ait kayıtların yayınlanmasından sonra PKK sorununda bir “Oslo süreci” kavramı siyasi hayatımıza yerleşecektir.
Görüşmenin sızdırılması doğrudan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı ve hükümeti hedef alan bir psikolojik harekât niteliğindedir. Bu tür görüşmelerin Başbakan’ı ve hükümeti zora sokacağının hesaplandığı da aşikârdır.

Türkiye’ye karşı şantaj
Kayıtların yayınlanması -PKK tarafından- Türkiye’ye karşı bir şantaj yapıldığı anlamına da geliyor. Kayıtlardan sadece birinin ve belki de bazı kısımlarının yayınlanmış olması başka bilgi ve kayıtların da gerektiğinde yayınlanabileceği şantajını içeriyor. Bu yolla hükümetin hareket alanının daraltılması, belki sınır ötesi harekât ve içeride yapılabilecek operasyonların önlenmesi hedefleniyor.
Görüşmenin sızdırılmasıyla bir yandan hükümetin kamuoyu nezdinde sıkıştırılmasının yanı sıra terörle mücadele azmini zayıflatmayı amaçladığı da açıktır.
Kamuoyunda “madem yukarıda bunlar konuşuluyor terörle niye mücadele ediyoruz, niye çocuklarımızı şehit veriyoruz” algısının oluşması ve bu yolla terörle mücadelenin zaafa uğratılması sızdırmanın bir başka hedefi.
Hele bu kayıtların, hava harekâtının yürütüldüğü ve sınır ötesi kara harekâtının konuşulduğu bir dönemde yapılması “zamanlama”nın hesaplandığını da gösteriyor.

Müzakere aşaması
Yayınlanan kayıtların içeriğinden PKK ile Abdullah Öcalan’ın verdiği yol haritası üzerinden “müzakere” aşamasına gelindiği anlaşılıyor.
Yayınlanan görüşmenin Oslo’da yapılan 5. görüşme olduğu kayıtlarda ifade ediliyor. Daha önceki 4 görüşmede alınan mesafe sonrasında, PKK tarafı, 5. görüşmeye “müzakere” için geldiklerini beyan ediyor. MİT yetkilisi ise, “yol haritası elimde buyrun müzakere edelim” diye karşılık veriyor.
Görüşmelerin 6.’sı, 7.’si yapıldı mı bilmiyoruz. Bu nedenle Öcalan’ın yol haritası üzerinden müzakereye geçilip geçilmediği de bilinmiyor.
Ancak PKK’nın terörü tırmandırması, BDP’nin tutumu, DTK’nın özerklik ilanı ve Başbakan Erdoğan’ın giderek sertleşen tavrı, PKK kamplarına ve Kandil’e hava harekâtı düzenlenmesi ve kara harekâtından söz edilmesi, müzakereye başlanmış olsa bile bir mutabakata varılmadığını, hatta iplerin koptuğunu gösteriyor.
Görüşme içeriğinin ve heyettekilerin deşifre olmasından sonra aynı sürecin yeniden geliştirilmesi çok zor olacaktır. Kayıtları sızdıranlar, görüşmelerin kesilmesini ve deşifre edilmesini kararlaştırmış olan taraftır ki, sızdırılma biçimi, bu tarafın PKK olduğunu işaret etmektedir. Hükümetin ve MİT’in kayıtların sızdırılmasından hiçbir yararı yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder