5 Nisan 2011 Salı

Bahçeli, Fethullah Gülen’e neden mesaj gönderdi?

Devlet Bahçeli gibi ihtiyatlılığı tescilli bir liderin toplumda ve medyada büyük ağırlığı olan Fethullah Gülen gibi bir kanaat önderine üstelik hemen seçim öncesinde ültimatomu çağrıştıran malum mesajı göndermesi fevkalade kayda değerdir.
Birincisi; mesaj ayaküstü değil, yazılı olarak verilmiştir ki bunun anlamı yapılanın taammüden olmasıdır.
Mesajın MHP eski Genel Başkan yardımcısı Abdurrahman Küçük  ile MHP eski Genel Başkan adayı Zekeriya Beyaz’a yapılan malum baskınlardan sonra olması da bir diğer ayrıntıdır.
Peki MHP lideri kamuoyuna açık olarak böyle bir mektubu Gülen’e niye mi gönderdi?
Bize göre bunun nedenleri şunlar olabilir:
1) Bahçeli, cemaatin bu denli politize olmasını ülke ve inancımız  adına tehlikeli buluyor ve bu politizasyonun belli bir proje kapsamında olabileceğini düşünüyor.
2) MHP lideri, cemaatin kraldan çok kralcı, yani AKP’den çok AKP’li olmasını yanlış buluyor.
3) Bahçeli, cemaat sempatizanlarının devlette kadrolaştığı ve bunların hukuk dışı işler yaptığı iddialarından rahatsız.
4) MHP lideri, cemaatin ülkücü taban üzerinde faaliyet yapmasından hoşnut değil.
5) Bahçeli, cemaat yayın organlarının MHP karşıtı eski ülkücüleri baş tacı yapmasından da hoşnut değil.
6) MHP lideri Ergenekon soruşturmasında yaşanan son ilahiyatçı dalgasında dolaylı olarak partisinin hedef alındığı kanaatinde.
7) Bahçeli merkez sağın tasfiyesi sonrasında hedefe MHP’nin oturtulduğunu ve bu işi de cemaatin yapmaya soyunduğu izleniminde.
8) MHP lideri partisinin güçlü olduğu eski merkezlerdeki düşüşü de cemaatin faaliyetlerine bağlıyor.
9) Bahçeli, cemaatin devletin en temel kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef almasını da devletin bekası adına yanlış buluyor.
10) MHP lideri son dönemde doruğa çıkan toplumsal gerginlikte  cemaatin AKP’nin önünde yer alıp rol oynadığı hükmünde.
İRADE NEREDE
Şifre ile altın nesil ve MİT!
Şifreli sınav rezaletinde kuşkular sürüyor.
Sadece öğrenciler ve velileri değil bütün toplum tedirgin!
Onlarca yıldır hiçbir sorun yaşanmayan üniversiteye öğrenci alma hadisesine artık şaibe karışmıştır.
Bu ülkede doğru dürüst işleyen kurumlardan biri olan ÖSYM, AKP ile beraber hata üstüne hata yapmaya başladı.
Hatırlayın, aynı yanlışlar geçen yıl KPSS sınavında olmuştu.
Peki bütün bu olanlar aksilik ya da tesadüf mü?
Kesinlikle değil!
AKP ve güruhu devleti ele geçirdiği yetmiyor, şimdi toplumu fert fert yönlendirmenin peşinde.
Proje malum, altın nesil yetiştirmek yani Cumhuriyet zihniyeti ya da neslinden rövanşı almaktır.
Bunun için de hile, kopya dahil her yola başvuruyorlar.
Kendi çizgilerinde neslin hükümranlığı adına akla dahi gelmeyecek  gayri hukuki ve gayri ahlaki her şey!
İşte dün KPSS ve bugün YGS’de yaşananlar ortada!
ÖSYM’nin başına sırf kendilerinden diye Ali Demir isimli bir tekstil mühendisini getirdiler ki benzer kadrolaşmalar çok önceden alt kadrolarda zaten tamamlanmıştı.
İlginçtir hükümet bütün olanlara susuyor! Uçan kuşlara bile güzergah tayin eden Tayyip Erdoğan milyonları ilgilendiren bu konuda hiç oralı olmuyor.
Soruyorum; bu suskunluk yapılan yanlışın kabullenilmesi midir?
Değilse bu kayıtsızlık neden?
Diyeceksiniz ki Başbakan bu iş için Milli İstihbarat Teşkilatı’nı mı görevlendirsin? Aman bunu yapmasın, zira daha önce gördük KPSS’de yaşananlara görevlendirildi de ne oldu?
Düşünün o sınav şaibeli diye hükümet tarafından iptal edildi lakin Başbakan’dan araştırma ve soruşturma emrini alan MİT hâlâ bir sorumlu bulamadı!
Şimdi aynı görev verilirse belli ki benzer şeyler olacak!
Sahi MİT, Başbakan’dan bir görev aldı ise aylardır neden bir şey bulmadı ya da bulamadı?
Yoksa MİT de Emniyet misali AKP zarar görmesin titizliğinde midir?
AKP ile beraber, görüyorsunuz MİT bile ne hale getirildi!
Eskiden MİT Müsteşarlarının bir ağırlığı vardı, şimdi Müsteşar  adeta AKP’nin müşaviri gibi!
Tekrar konuya dönersek yapılan şifre sahtekarlığı ortaya çıkmazsa vicdanlar kanayacaktır.
Olağan şüpheliler ise belli de oraya dokunacak irade yok!
AMBALAJ
Türkücü Bakan, ithalattaki patlamayı anlat!
İktidara ve medyaya bakarsanız ihracat uçuyor.
Her ay yapılan törenlerde dış satım şu kadar arttı diye caka satıyorlar.
Peki gerçek öyle mi?
Nerdeee!
Güya artan ihracat aslında patlayan ithalatın doğal yansıması, ancak oran felaket.
Örneğin ihracat; 2011’in ilk aylarında ihracat yüzde 22 artarken ithalat yüzde 47 arttı.
Bunun anlamı şudur:
Türkiye’de ihracat artık tamamen ithalata endeksli, yani montaja dayalı hale geldi.
Evet dışarıdan gelenleri ambalajlayıp tekrar dışarıya satıyoruz ki ihraç kalemlerindeki katma değer oranları ortada.
Böyle giderse 2011’de dış ticaret açığı 80 milyar dolara yaklaşacak ki bunun anlamı felakettir...
Türkücü, Dış Ticaretten Sorumlu Bakan Zafer Çağlayan, ithalat rakamını neden görmezden geliyor ve kamuoyundan saklıyor?
AL GÖZÜM
Cizre, Libya’dan kötü!
Önceki gün Cizre!
Olaylar öğle saatlerinde başlıyor.
Göstericiler bütün şehri tarumar ediyor.
Araçlara ve dükkanlara saldırılar.
Molotoflarla etrafı yakmalar.
Yol kesmeler ve kimlik kontrolleri yapmalar.
Yetmedi, polislere ve otolarına saldırılar.
O da yetmedi, polis karakoluna ve devlet dairelerine hücumlar.
Evet önceki gün Cizre, Libya’dan farklı değil, hatta çok daha kötüydü!
Peki Libya için nutuk atan Gül ve Erdoğan ne mi dediler bu olanlara?
Sadece seyrettiler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder