29 Nisan 2011 Cuma

Medyanın rolü!

Beş gündür Suriye'deydim. Birçok il ve ilçeyi dolaştım ve farklı siyasal ve sosyal tercihleri olan yüzlerce insanla konuştum. Medyanın abartılı olarak yansıttığı görüntülerden farklı olarak hiçbir yerde olumsuz bir şey görmedim ama yine de ortada bir gariplik ve bir o kadar gerginlik ve tedirginlik vardı. Çünkü iç ve dış dinamikleri ile muhalefet geri adım atmaya niyetli görünmüyor. Buna karşın iktidarı ellerinde tutanlar bu konumlarını kaybetmek istemiyor ve bunun için de her şeyi göze almış durumdalar. Bunun farkında olan ve bilen Ankara ise her iki tarafla temasını sürdürüyor ve Başkan Esad'ı reform konusunda ikna etmeye çalışıyor. Ancak burada da bir sorun var: Erdoğan; Esad'ı reform konusunda, örneğin çok partili sisteme geçiş konusunda ikna etse bile bence muhalefet dış güçlerden aldığı ve alacağı destekle bununla yetinmeyecektir. Çünkü Libya örneğinde olduğu gibi Batılı ülkeler Suriye'de şimdilik istikrarı istemiyor. Batılı ülke ve güçler Suriye'nin şimdilik karışık olmasını ve gerektiğinde iç savaşa sürüklenmesini tercih etmektedir.
Çünkü böyle bir Suriye Batı'nın bölgesel planları için çok daha önemli ve gerekli. Yani Batı karışık bir Suriye üzerinden Türkiye'ye, Irak'a, Lübnan'a ve son olarak İran'a yönelik projelerini gerçekleştirmeyi planlamaktadır. Bu planının ilk adımı olarak Batılılar çeşitli yol ve yöntemlere başvurarak Şam üzerinde baskılarını yoğunlaştırıyor ve Suriye'nin İran'dan uzaklaşmasını sağlamak için uğraşıyor.
Mısır'ın önemli rol üstlendiği son Hamas-Fetih ani barışmasına bu açıdan bakılabilir. İşte ben başından beri bu nedenlerle Suriye ve bölgedeki gelişmelere Batılıların coğrafyamıza yönelik yeni bir planı çerçevesi içinde bakıyorum. Yine bu nedenle ben Türkiye'nin başından beri Suriye politikasını destekliyor ve önemsiyorum. Çünkü bana göre Suriye'de bir değişim olacaksa bu ancak Esad'ı ikna yoluyla olur. Belki ikna süreci uzun olabilir ama diğer alternatiflerin başarı şansı pek yok ve sonuçları itibarıyla Suriye ve dolaylı da olsa Türkiye için felaket demektir. Bunun farkında olan Başbakan Erdoğan sık sık Başkan Esad ile konuşmakta ve reform konusunda onu ikna, teşvik ve cesaretlendirmeye çalışmaktadır. Elbette Başbakan Erdoğan bu reformların kolay olmadığını ve neden zor gerçekleşebileceğini anlamaktadır. Ama Başkan Esad da Başbakan Erdoğan ve genel olarak Türkiye'nin içinde bulunduğu iç ve dış zor durumu da anlamalıdır.
Yani Başkan Esad içte ve dışta oynanan oyunu bilerek ve anlayarak kendi halkının tüm beklentilerine karşılık vermeli ve halkın farklı nedenlerle de olsa yükselen tepkilerini anlayarak gereğini yapmalıdır. Bu kolay olmayabilir ve kolay değildir ama Batı kendi planında ısrarlı olacağına göre Esad Türkiye'nin de desteğini alarak kendi halkına saygı ve sevgide ısrarlı olmalıdır. Esad; Suriye'de ve bölgede oynanan çok tehlikeli oyunu bir an önce görmeli ve Türkiye ile birlikte bu oyunu bozmalıdır. Bunun da tek koşulu yolsuzluklardan, pisliklerden arınmış özgür, demokratik ve çağdaş Suriye için uğraş vermektir. Bugün Suriye'de egemen olan yapının buna izin vermesi elbette kolay değil. Ancak arkasında Türkiye gibi bir dostu alan bir Esad bu yapının etkinliğini kırabilir, kırmalıdır.
Suriye'nin başka hiçbir şansı ve alternatif siyasal tercihi yoktur ve olamaz. Var diyenler şimdilik Libya'ya, Irak'a, Yemen'e bakabilir. Hiçbir şey El-Cezire'nin göstermeye çalıştığı gibi değil. Irak'ı Katar'ın başkenti Doha'daki Merkez Komutanlık Karargahı'ndan işgal eden ABD şimdi de bölgenin tümünü yine Doha'daki El-Cezire'nin provokatif yayınları ile kargaşaya sürükleyip kendi denetimi altına almaya çalışıyor. Boşuna dememişler: Cephede bir yalan bazen bir ordudan daha etkin ve güçlüdür. Bunu iyi bilen de bu amaçla kurulan El-Cezire'dir. El- Cezire'nin bugünkü halini ilk gören de benim. Çünkü daha ilk kurulduğunda (1998)  bu kanal ile 10 ay çalışıp ne olduğunu anlayınca hemen istifa etmiştim. Yani ben El-Cezire'nin bugünler için kurulduğunu daha o zaman anlamıştım. Başta Suriye ve Libya olmak üzere bölgemizde yaşanan olaylara ve satılmışlık dışında inançları uğruna hayatlarını kaybeden insanlara çok üzülüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder