23 Nisan 2011 Cumartesi

Kılıçdaroğlu konuşurken herkes Cuma’daydı!

Başlıktaki meseleye sonra geleceğim.. Önce CHP’nin seçim bildirgesini analiz edelim..
Hemen şunu söyleyeyim; üzerinde iyi çalışılmış, hemen her kesimin sıkıntısına çözüm aranmış..
Taksicinin derdi de vardı, taşeron işçinin de, topraksız köylünün de, emekliler arasındaki aylık farkı da..
Her kesim düşünülmüş, üzerinde çok kafa yorulmuş..
Türkiye’nin temel meseleleri de ele alınmıştı, bölgesel kalkınma hedefleri de..
Üç önemli vurgu dikkat çekiciydi, çok çarpıcıydı..
Biri özgürlük vurgusu..
Öteki zenginliğin vatandaşa dokunacağı..
Üçüncüsü yoksulluğa bakışı..
*
Birincisinden başlayalım..
CHP ne vaat ediyor?
Yeni anayasa, seçim barajının kaldırılmasını, partiler yasasında demokratik değişimi, sivil toplumun güçlendirilmesini..
Daha da önemlisi.. Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını, Adli Tıp Kurumu’nun yeniden yapılandırılmasını.. 
Çok önemli..
Ama 2011 Türkiye’sinde hâlâ bunların konuşuluyor olunması, bir siyasal partinin seçim bildirisine bunları koyuyor olması..
Bu vaatlerin insanları heyecanlandırması düşündürücü..
Hatta üzücü..
Türkiye bu meselelerini çoktan halletmiş olmalıydı!..
Çoktan..
*
Gelelim zenginliğin vatandaşa dokunacağı sözüne.. Benim bir süredir üzerinde durduğum meselelerden biri de bu.. Ülke zenginleşiyor da biz de zenginleşiyor muyuz? O zenginlikten payımızı alıyor muyuz?
Hayır..
Şöyle anlatayım.. Diyelim ki enflasyon yüzde beş, büyüme yüzde sekiz.. İktidarlar vatandaşı enflasyona ezdirmiyoruz diye yüzde beş zam yapıyor..
Bununla da övünüyor..
Biz de eşeğin kuyruğu gibi oluyoruz..
Hep aynı, hep aynı.. Ayın sonunu getiremeyen, sittin sene ayın sonunu getiremiyor..
Zenginlik dokunmuyor..
CHP artık dokunacak diyor..
*
Kılıçdaroğlu’nun şu sözü etkileyiciydi..
Biz yoksulluğu bitirmek istiyoruz, onlar yoksulluğu yönetmek istiyor..
Şahane tespit..
*
CHP’nin seçim bildirisi bunların ötesinde üniversiteliyi de düşünmüş, liseliyi de, memurun tatil parasını da, devşirme sporcularla kazanılan sahte başarıları da, işsizi de..
Kısaca toplumun her alanına dokunulmuş..
Beğendim, Kılıçdaroğlu’nun sunumu derli toplu, basit, anlaşılır, en ücra köydeki insana hitap eden sadelikteydi..
Etkileyiciydi..
*
Gelelim başlıktaki meseleye..
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını haber kanalları yayınladı.. Anadolu’nun her köşesine ulaştı..
Emekli de dinleyebilirdi, yoksul da, işsiz de, memur da..
Kılıçdaroğlu mütedeyyin, mutaassıp, muhafazakâr insanlara da seslendi..
Onlarda dinleyebilirdi, durakta müşteri bekleyen taksici de, müşterisini taşıyan da..
Dinleyebilirlerdi diyorum..
Dinleyemediler!..
Çünkü Kılıçdaroğlu’nun konuşması Cuma Namazı saatine denk geldi..
CHP yönetimi bilmez mi?
Bu ülkede cuma günü cami günüdür..
Beş vakit namaz kılmayan milyonlarca insan Cuma’yı kaçırmak istemez.. Haftada bir gün camiye koşar..
Beş vakit namaz kılanların büyük çoğunluğu vakitsizlikten cumadan cumaya camiye gidebilir..
Bu Türkiye’nin gerçeğidir..
CHP ne yaptı?
Haftanın günü saati bitmiş gibi..
Cuma Namazı saatinde en iddialı vaatlerini sıraladı..
Büyük hata yaptı..
Dilerim bilgisizlikten, Türkiye’yi tanımamaktan değildir..
Telaştandır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder