20 Temmuz 2010 Salı

YAŞ ve yargı

faltayli@htgazete.com.tr
20 Temmuz 2010 Salı,

YARGININ, Yüksek Askeri Şûra'ları "düzenlemek" için bir yöntem olabileceği hiç aklınıza gelir miydi?
Olurmuş.
Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki terfiler, önümüzdeki günlerde toplanacak YAŞ'ta belirlenecek.
Ancak bu kez YAŞ'ın önüne gelecek liste oldukça kısa.
Çünkü listede yer alacak üst rütbeli askerlerin önemli bir kısmının terfileri YAŞ'ta ele alınamayacak.
Çünkü yasaya göre, hakkında açılmış davalar sürerken bu kişilerin terfilerinin ele alınması mümkün değil.
Balyoz Davası'nın nasıl sonuçlanacağı da bilinmiyor.
Ancak şurası belli.

Sanıklardan bazıları, dava sonuçlanmadan cezalandırılmış olacak.
Çünkü terfileri, YAŞ gündemine alınamayacak.
Arkalarından gelenler, bu subayların önüne geçecekler.
Davada "şüpheli" sıfatıyla yer alanlar ise en az bir, belki de birkaç YAŞ'ta gündeme getirilemeyecekler.
Dava sonucunda beraat etseler bile bütün kariyerleri yerle bir olacak. Eğer iddianame bir süre daha gecikmiş olsaydı, böyle etkisi olmayacaktı. En azından bu yıl için.
İddianamenin tam da YAŞ öncesi mahkemeye sunulmuş olması, ilginç bir tesadüf olsa gerek.

Sigara yasağı sürmeli

SİGARA yasağının Anayasa Mahkemesi’ne gitmiş olmasını çok komik buluyorum.
Sigara meselesi “Anayasal hak” veya “özgürlükler” kapsamında ele alınabilecek bir şey değil.
Eğer Anayasa Mahkemesi burada sigara yasağının kaldırılması yönünde bir karara varırsa, bu bir felaketin başlangıcı olabilir.
Yarın öbür gün esrar, eroin, kokain kullananlar da benzer başvurularda bulunabilirler.
Gülmeyin.
Bu saydıklarım da bundan yüz yıl önce serbestçe satılıyor, hatta yararlı oldukları yönünde ilanlar veriliyordu.
Bu yasakla ilgili olarak Başbakan Erdoğan’ı yüzde bin destekliyorum.
Tabii Anayasa Mahkemesi’nin ne karar alacağı da belli olmaz.
Yasaları yeniden yazmanın tadını aldılar bir kere.
Bu konuyla ilgili olarak da kendilerince yeni bir yasa yazarlarsa hiç şaşırmayalım.
Bu arada sigara yasağını, ileride gelebilecek bir içki yasağına hazırlık olarak görenleri bir miktar “paranoya” içinde görüyordum.
Ancak Başbakan Erdoğan’ın dünkü sözleri beni ürküttü.
Başbakan Erdoğan’ın alkollü içkiler konusundaki sözleri, paranoyakların belki de paranoyak olmadığını gösterir nitelikteydi.
Ben yine de böyle bir yasağın iktidarın kafasında yer aldığını zannetmiyorum. Ne var ki, liderlerinin yaşam tarzlarını ve alışkanlıklarını toplumların önüne “örnek” olarak koyan ülkelerin hiçbirinin gerçek demokrasiler olmadığını biliyorum.

KARDAK

PAZAR günü Kardak krizinin o gün bugündür çok tartışılan “medya arkası”nı yazdım.
Yazdıklarım, bildiğim, gördüğüm, yaşadığım olaylardı.
Bunların dışında bir şey var mıydı, yok muydu bilmiyorum.
Benim gördüğüm, ortada bir “derin devlet-medya işbirliği” falan yoktu.
Yazdıklarım dün de tartışmaların odağındaydı.
Herkes konuya kendi meşrebince bir yaklaşım sergiledi.
Kardak kayalıklarına Türk bayrağı diken Hürriyet ekibinden Aykut Fırat da bir e-mail yolladı.
“Doğru haber” diyen Aykut Fırat’ın yazdıkları şöyle:
“Bıktım bu Kardak’tan yazını okudum. O yıllar Hürriyet Haber Ajansı İzmir Bürosu’nda foto muhabiri olarak çalışıyordum. Kardak kayalıklarına GenelMüdür Cebeci tarafından gönderildik. O olayda ben de vardım. 1948 yıllarında bize bırakılan Kardak (İkizceler) kayalıklarına Yunanlı fanatikler tarafından Yunan bayrağı dikilmiş. Biz de yanımızda getirdiğimiz Türk bayrağını Cesur Sert ve ben Aykut Fırat olarak değiştirdik. Yani diktik. Haberlerde hep Cesur Sert’in adı geçiyor. Rahmetli Ecevit’in sözlerini hatırlıyorum, ‘O gazeteciler olmasaydı, biz bu olayı duymazdık’ dediğini.
Sizi yakın bulduğum ve yanlışlıkları düzeltmek için yazdım.
” Kardak olayı, medyanın rolü, işlevi açısından daha çok uzun süre tartışılır.
Bu tartışmaları çok da yadırgamıyorum.
Ben de bu tartışmada yıllardır çok eleştiri aldım.
Oysa olayın özüyle tek bağlantım, köşe yazarı olmama rağmen, çok sevdiğim muhabirliği yapmak için Kardak’a gitmiş olmak ve diğer muhabirlerden farklı davranmaktı.
Yine de tavsiyem şudur:
Bu olayı gazetecilik açısından tartışacaksanız, bir intikam ve karalama duygusuyla hareket etmeyin.
O zaman daha inandırıcı ve çok daha yararlı olursunuz.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

"Özgürlükten başkalarının özgürlüğünü de anladığımız zaman."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder