14 Mayıs 2011 Cumartesi

Başbakanın itham ettiği AKP’li bakanlar

Üç gün önce: Yer Lüleburgaz Meydanı! Başbakan Erdoğan aynen şunları söylüyor:
- “Bugüne kadar bazı bakanlarımızla alakalı atılmış adımlar varsa bunun gerekçeleri vardır. Bugün bir çoğu milletvekili olamadı ise nedenleri vardır.”
Gelin hep  beraber bu ifadeleri  analiz edelim.
Birinci husus, Başbakan bunları durduk yerde söylemiyor. Kılıçdaroğlu’nun, ÖSYM’de bir  skandala bulaştığını iddia ettiği AKP’li bir bakanı hedef alması ile cevap kabilinde  dillendiriyor; yani Tayyip Erdoğan  yukarıda aktardığım o sözleri ile  “Ben yanlış yapan Bakanlarımı cezalandırdım, bakın onları aday bile yapmadım” diyor.
İşte bam teli buradadır!
Hani Allah söyletti derler ya durum aynen öyledir.
Tayyip Erdoğan açıktan itiraf  ve hatta ifşaatta bulunuyor ve aday yapılmayan bakanlarını yanlışlıkla itham ederek hedefe oturtuyor.
Şimdi soralım nedir  yapılan bu yanlışlıklar?
Herkesin aklına ilk gelen  şey yolsuzluktur!
Olmuşsa böyle bir şey  nerede  ve nasıl olmuştur?
Yolsuzluk ya da yanlışlığın aday yapılmamanın dışında bir müeyyidesi yok mudur?
Varsa neden bir bakan hakkında böyle bir şeye tanık olunmadı?
Yok  yapılan yanlış yolsuzluk değil idi ise nedir?
Cinsel taciz mi, zimmet mi, dolandırıcılık mı, evrakta sahtekârlık mı hangisi?
Yok bütün bunlar da değilse ne?
Başka hangi yanlış bakan iken milletvekili adayı olamamaya sebep olabilir?
Başbakan ne yapıldı ise ve kim yaptı ise derhal ama derhal açıklama yapmak zorundadır; zira pek çok ismi şaibe altına sokmuştur.
Kim midir bunlar?
Abdullatif Şener, Ertuğrul Yalçınbayır, Kürşat Tüzmen, Mehmet Aydın, Yaşar Yakış, Kemal Unakıtan, Erkan Mumcu, Atila Koç, Zeki Ergezen, Hilmi Güler, Sami Güçlü, Osman Pepe, Ali Coşkun, Murat Başesgioğlu, Güldal Akşit, İmdat Sütlüoğlu, Nazım Ekren, Selma Aliye Kavaf ve Sait Yazıcıoğlu.
Evet  Erdoğan  bu eski bakanların tamamını şaibe  altına sokmuştur ki bu isimlerin  bize göre Başbakan’ı dava  etme hakkı  da doğmuştur.
Bir başka ayrıntı...
Aynı Tayyip Erdoğan Lüleburgaz’da o sözleri  ettikten sonra  Kılıçdaroğlu’na atfen  “Sende zerre kadar onur varsa çıkar o bakanı açıklarsın” ifadesini de kullanmıştı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun  o sözlere Konya’dan cevabı şu oldu:
-Ben  ÖSYM’de adı geçen ismin Hayati Yazıcı olduğunu açıkladım, şimdi Başbakan kendisi de aday yapmadığı o bakanları neden aday  yapmadığını açıklamalı, eğer açıklamazsa  “onursuz” ifadesi kendisi için geçerli olur! Soruyorum, Kılıçdaroğlu haksız mı?

DANIŞMANA BAKINIZ!..
TSK’ya Führer, MGK’ya Nazizm diyen Cumhurbaşkanlığı Danışmanı!
Hani bir söz vardır:  “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim”  diye!
Arkadaş seçimi bu ise danışman seçimi  çok daha belirleyici.
Bir insanın danışmanı ya da yardımcıları aslında kendisini yansıtır.
Bu genel bilgileri hatırlattıktan sonra, Abdullah Gül’ün  danışmanı Yusuf Müftüoğlu’nun Twiter’de yazdıklarını sunalım...
Cumhurbaşkanlığı danışmanı Müftüoğlu’na göre; Türk Silahlı Kuvvetleri Führer yani faşist imiş!
Bu durumda;  Anayasa’ya göre TSK’nın başkomutanı olan Abdullah Bey ne oluyor acaba?
Yine bu danışmana göre. Milli Güvenlik  Kurulu bildirileri  Nazizm imiş!
İyi de bu MGK Anayasal bir kurum değil mi?
O kurulda  Cumhurbaşkanı ve başbakan da yer almıyor mu?
Yani Gül ile Erdoğan da Nazizmin üyeleri mi?
Aynı danışman Hürriyet yazarı Özkök’e faşist, Yılmaz Özdil’e de bayağı diyor.
Abdullah Gül’ün Çankaya kadrosunu görüyor musunuz?
Basın ve Halkla ilişkilerde barlarda  dayak yiyen ve karakollara şikayet edilen Ahmet Sever’den sonra şimdi de Yusuf vak’ası!
Dedik ya danışman kişinin aynasıdır!

YALAKANIN BÖYLESİ...
Ayakkabı parlatan vali!
Milli Şef döneminde valiler CHP’nin il başkanlarıydı, zira CHP o dönem  devlet partisiydi ve rakipsizdi.
Tayyip Erdoğan ikide bir bu durumu istismar ediyor ve buradan CHP’ye vuruyor!
Peki Tayyip Şef döneminde valilerin durumu nedir?
Bakanların ayakkabılarını parlatıyor.
Örnek mi istiyorsunuz?
Muş Valisi Ali Çınar!
Ali Bey havalimanında ayakkabısı tozlanan Sağlık Bakanı Recep Akdağ için  cilalı sünger getirtip bizzat kendisi masa altında toz avcılığına çıktı.
Yok, bunu ben uydurmuyorum; Melih Aşık da yazdı ve Perihan Sarı’nın yanısıra çok sayıda tanık var.
Kömür, buzdolabı, domates dağıtan valilerden sonra AKP ile ayakkabı parlatan valileri de gördük!

SIZLAMAYAN VİCDANLAR
Yunan, adalarımızı işgal etmiş, Başbakanın neyine?
İddia sahibi DP lideri Namık Kemal Zeybek’tir ki günler geçmesine rağmen yalanlanmadı; tersine Dışişleri tarafından örtülü olarak kabul edildi.
Buna göre Yunan, Ege’de iki Türk adasını işgal etti.
Dikili karşısındaki Bulamaç ve Eşek Adalarında şimdi Yunan bayrakları dalgalanıyor.
Bu iki ada vatan toprağı ki hem Lozan hem de Paris antlaşmalarının kayıtları buna işaret ediyor.
Hal bu iken Tayyip Erdoğan ile şürekâsı zerre oralı değil.
İlginçtir CHP ile MHP de bu konuya kayıtsız!
Yahu Yunan gelmiş vatan toprağımızı işgal etmiş bu ne aymazlık, bu ne umursamazlıktır?
Valla Tansu Çiller’i hiç arayacağımı düşünmezdim!
Tansu Hanımın Kardak’ta yaptıkları ortada, peki Tayyip Efendi nedir senin bu yaptığın?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder