24 Mayıs 2011 Salı

AK Parti neden kazanıyor?

24 Mayıs 2011 Salı Bu soruya çok değişik cevaplar üretmek mümkün.

Sayın Başbakan’ın karizması ön plana çıkarılabilir.

AK Parti teşkilatının çalışkanlığına, seçmenle kurabildiği özel ilişkilere dikkat çekilebilir.

Vesayet rejimine karşı yürüttüğü mücadele belirleyici olabilir.

2010 senesinde yakalanan çok yüksek büyüme oranı önemli bir neden olarak görülebilir.

Genel seçimlere çok az bir süre kala, Nisan 2011’de bütçenin bir milyar TL fazla vermesi de çok önemlidir; bendeniz sadece bu son nedenden AK Parti’ye oy verebilirim mesela.

Ama muhtemelen, bir partinin katıldığı üçüncü genel seçime de açık ara önde girmesinin tüm bunları da aşan bir şeyleri gerektirdiği düşünülebilir.

Meseleyi sadece ekonomiye dahi indirgesek, büyüme çok iyi, bütçe disiplini harika ama bunların seçmene doğrudan teması da şart.

Ve bu yakın temas 2002-2011 arası büyük ölçüde gerçekleşmiş gibi; görebilmek için önyargısız bakabilmek lazım galiba.

Bir-iki örnek vermeye çalışacağım; ne demek istediğimi örnekler anlatacaktır sanırım.

2002 senesinde yüzde 1.4 oranında olan gıda yoksulluk (açlık) oranı şimdi 0.5’e inmiş; açlık çekenlerin oranı yaklaşık üç kez azalmış.

Gıda ve gıda dışı genel tanımlı yoksulluk oranı 2002’de yüzde 27 iken bugün yaklaşık yüzde 18.

Kişi başına günde dört doların altında harcama yapanların oranı 2002 senesinde yüzde 30 iken şimdi yüzde 5.

Eğitim ve sağlık harcamaları da vatandaşa doğrudan temas eden konuların başlarında geliyorlar.

2002 senesinde 19 milyar TL olan toplam sağlık harcamaları bugün seksen milyarın üzerinde; bu büyüklükler özel artı kamu sağlık harcamalarına tekabül ediyorlar.

ABD doları bazında da 13 milyar dolardan altmış milyar dolara yükselen bir büyüklük söz konusu.

Kişi başına sağlık harcamaları 2002 senesinde 188 ABD doları iken bugün bu büyüklük bin dolara yaklaşıyor.

Söz konusu harcamaların özel-kamu ayırımı da 2002’den günümüze, devletin özel sektörden yoğun sağlık hizmeti satın alması sonucu kamuya doğru kaymış bulunmakta.

2002 senesinde hane halklarının toplam sağlık harcamaları içindeki payı yüzde yirmi iken bugün bu oran yüzde 15 dolayındadır.

Günümüzde toplam sağlık harcamalarının milli gelir içindeki payı yüzde yedi dolayındadır ve bu oran AB ortalamalarını yakalamış bulunmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) bütçesi Cumhuriyet tarihi içinde ilk kez Milli Savunma Bakanlığı (MSB) bütçesinin üzerine çıkmış bulunuyor.

2011 senesinde MEB bütçesi 34 milyar TL iken MSB bütçesi 17 milyar TL; başka bir ifadeyle MEB bütçesi MSB bütçesinin yaklaşık iki katı olmuş durumda.

Savunma harcamalarının MSB bütçesi ile sınırlı olmadığı malum ama eğitim harcamaları da MEB ile sınırlı değil.

Görülebileceği gibi mesele sadece büyüme ve bütçe disiplini değil, bunları da aşan gelişmeler var.

AK Parti’nin seçim başarıları devlet sırrı değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder