26 Mayıs 2011 Perşembe

Seçim tahminleri

27 Mayıs 2011 Cuma
Aktüel dergisinin yeni sayısında önümüzdeki seçimin sonucuna ilişkin tahminler var. Bir, bazı araştırma şirketlerinin yöneticilerinin, bir de “sanat dünyası”ndan bazı ünlülerin seçim tahminleri... Her ikisi de saç baş yolduruyor. Özellikle bazı “araştırmacılar” bir âlem.

Tamam, bağımsızların kaç milletvekili çıkaracağı veya MHP’nin barajı aşıp aşamayacağı konusunda farklı tahminler yapılabilir. Ama bazı “öngörü”ler arasındaki “aralık” tahammül seviyesinin üzerinde.

Sözgelimi AK Parti’nin oylarını yüzde kırkın altında gösteren de var, yüzde ellinin üstünde tahmin eden de. Bu ikisi arasındaki farkın yuvarlak hesap beş milyon oy demek olduğunu bilirsek, tahminlerden bir kısmının masa başında ve “temenni” anlamında hazırlandığını anlarız.

Benim anlamadığım, böylesine uçuk tahminlerin sahiplerinin seçim gününün akşamında insanların yüzüne bakmaya niyetlerinin olup olmadığı. Hoş, benim tanıdığım biri var bunlar arasında. Şimdiye kadar hiçbir seçim tahmini tutmadı. Geçenlerde bir televizyon programında gördüm, “bugüne kadar bütün seçim öngörüleri doğru çıkmış bir araştırmacı olarak şunu belirtmek istiyorum ki...” diye konuşuyordu. Oluyor bunlar...

***

Bir de sanatçıların tahminleri var Aktüel’de. Araştırmacıların öngörülerinden pek de farklı değil onların tahminleri de. Ama haksızlık etmeyelim, sanatçılar bilmem kaç şehirde, bilmem kaç bin denek üzerinde yaptıkları araştırmaya dayanarak tahminde bulunmuyorlar. Belki gönüllerinden geçeni söylüyorlar, belki de gazetelerde okuduklarını doğru sanıp konuşuyorlar. Yine de bunlardan bazıları en azından benim için hayalkırıklığı oldu. Çünkü seçim tahminlerini açıklayan sanatçılardan bazıları siyasi konularla ilgili görünen, sık sık birtakım politik bildirilerin altında imzasına rastlanan kişiler. Bunlardan bazılarının AK Parti, CHP, MHP için tahmin ettikleri oyları topladığınız zaman TKP’ye veya Haydar Baş’ın partisine de en az yüzde 25 oranında oy kalıyor! Bazılarının tahminleri o kadar esnek ki “falanca partinin oy oranı yüzde 1 ile yüzde 99 arasında çıkabilir” diyecek neredeyse.

Tamam, sanatçıdır. Tamam, sadece tahminini söylüyordur. İyi ama bizim de yeri gelince “yeni anayasada şunları, şunları istiyoruz” diye açıklama yapan veya “falan meselenin çözümü için filan yol izlenmeli” konulu bildirilere imza atan arkadaşlarımızın Türkiye’nin realitelerinden de birazcık haberdar olmasını beklemek hakkımız değil mi?

***

Diyeceksiniz ki bu kadar laf ettin, sen de kendi tahminlerini açıkla bakalım. Bence görünen şudur: Toplumsal kesimleri ve dolayısıyla seçmenlerin oy tercihlerini ayrıştıran bir siyasi kutuplaşma var ülkede. Geçmişte de vardı elbette, ama bugünkünün adı Tayyip Erdoğan’a karşıtlık ve taraftarlık şeklinde tezahür etmekte. Dolayısıyla bu tabloda CHP, MHP ve BDP aynı blokta yer alıyor. Kuşkusuz MHP ile BDP normal şartlarda birbirleriyle aynı blokta yer almak istemezler, ama Tayyip Erdoğan karşıtlığı bugünün siyasi tablosunda o kadar vazgeçilmez ve o kadar belirleyici ki bunun dışında kalamıyorlar.

İlginç olan taraf şu: Siyasetin ağırlık merkezlerinin “Tayyip Erdoğan karşıtlığı”na kilitlenmiş olması karşıtını güçlendirerek tersinden bir etkiye yol açıyor ve Erdoğan taraftarı bloğun giderek güçlenmesine yol açıyor.

Erdoğan karşıtları ise birbirinden beslenmeye başlıyor. Demek istediğim, muhalefet bloğuna verilen destekte gerçek bir artış olmuyor. MHP’nin yükseldiği yerlerde desteğin CHP tabanından geldiği, CHP oylarının artıyor göründüğü yerlerde bu artışın MHP tabanına dayandığı anlaşılıyor. Farklı bir örnek olacak ama, Hakkari’de ellerinde CHP bayraklarıyla Kılıçdaroğlu’nu karşılayan kalabalığın BDP taraftarları olduğu ortaya çıkıyor.

Hatırlanması gereken bir ayrıntı da bahsettiğimiz bloklaşmanın ilk olarak 2007 seçimlerinde ortaya çıkmış olduğu, ardından geçen yılki anayasa referandumunda bir pekişmenin sağlandığıdır. 12 Eylül referandumunun 12 Haziran’ın provası olduğunu kabul ederseniz, önümüzdeki seçimin sonuçlarını kolayca tahmin edebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder