17 Mayıs 2011 Salı

Boğulan 600 Libyalı’yı kurtarmak isteyen TSK’ya Başbakan Erdoğan dur demiş!

Bu cinayet Türk medyasında yer bulmadı! Neden mi bahsediyorum? Birkaç gün önce Libya’da açlık ve savaştan kaçmak isteyen 600 Müslüman Akdeniz’de fırtınaya tutulup imdat istedi, lâkin Haçlı Armadası oralı bile olmadı.
Evet AKP seçimden olumsuz etkilenmesin diye medyamızın pas geçtiği bu olayda 600 Libyalı Mümin boğularak can verdi.
Diyeceksiniz ki işte haçlı budur!
Libyalılar Müslüman değil de Hıristiyan ya da Musevi olsalardı bunlar olmazdı!
Bu tespit doğru, lâkin o Haçlı Armadasında Müslüman bir ülkenin savaş gemileri de var!
Adını mı  merak ettiniz?
Elbetteki Türkiye!
Hatırlayın Başbakanımız Obama isteyince daha Meclis’ten  tezkere çıkmadan savaş gemilerimize Libya’ya gitmek için hareket et emrini verdirmişti.
Ve heyhat o gemiler de Akdeniz’deki o cinayete  müdahil olmadı, yani can kurtarma operasyonu yapmadı.
İki gündür Ankara’da bu konuyu araştırıyorum.
Dinlediklerim şunlar:
Türk savaş gemileri Libyalı Müslümanların imdatlarını işitince önce NATO ile temasa geçer ve görev verilirse kurtarma çalışmalarını yapabileceğini bildirir.
İzmir’deki NATO Karargâh Merkezi hayır, ilgilenmeyin talimatını verir.
Savaş gemilerimize komuta eden irade bunun üzerine gayrı resmi olarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızı arayarak  durumdan haberdar eder ve yaşanan dramı aktarır.
Konu Deniz Kuvvetlerinden Genelkurmay’a, oradan da acil  kodla insani durum diye  Dışişleri ve Başbakanlığa iletilir.
Bu makamlardan  Genelkurmay’a cevap aynen şöyledir:
- “Komuta NATO’dadır, onun emirlerine  uyulması ülkemizin menfaatinedir.”
Zerre abartmıyorum, benim öğrendiklerime göre tablo aynen budur!
Aslına bakarsanız tersi zaten mümkün değil!
Öyle, çünkü Tayyip Erdoğan iradesini orta koyduktan yani emir verdikten sonra kim tersine hareket edebilir?
Düşünün; var olan açık bir cinayete Başbakan müdahil olun, önleyin emrini verecek, bizim asker hayır diyecek, olacak şey midir?
Kazara böyle bir şey olsa, Erdoğan kıyametleri koparıp ortalığı yıkmaz mı?
Tam da seçim arefesinde meydanlarda bu konuyu istismar edip hem boğulan Müslüman kardeşler hem de asker karşıtlığı edebiyatı ile oy devşirmeye kalkmaz mı?
Eğer tablo tam tersi ise; belli ki askerimize dur diyen Erdoğan’dır!
Evet zerre aklı, muhakemesi, ahlakı ve vicdanı olan herkes,  savaş gemilerimizin Libya’daki  cinayeti  seyretmelerini böyle  yorumlar.
Sakın bu savaş gemileri NATO’nun emrindedir gibi beylik laflar etmeyin, ortadaki hadise insanî durumdur, ayrıca bu Tayyip Erdoğan değil midir Gazze’ye yardım götürme olayında uluslar arası kuralları çiğneyen?.. İsteseydi can kurtarma adına burada da çiğnerdi!..
Peki Erdoğan niye mi böyle davrandı?
ABD’den korktu da ondan!
Belli ki CIA’da Tayyip Bey’i dibe vurduracak doküman ya da kasetler var ve seçim öncesi bunlar servis edilmesin diye ABD’yi karşısına alamadı, yoksa bildiğimiz Erdoğan bu konuyu seçim malzemesi yapardı.
Tam bu konuda muhalefete soralım neden bu rezilliği görmez ve hesabını sormazsın?.. Neden bunu meydanlarda dillendirmezsin?..
Bir söz de o sözde mukaddesatçı güruha!
Bu alçaklığa bile susuyor tepki vermiyorsanız, demek ki sizin dininiz AKP olmuş!

YOL HARİTASI
Devlet Bahçeli derhal bunları yapmalı!
1) Seçim arefesinde yapılan kaset komplolarının ardındakiler bellidir. Devlet Bahçeli önce bu rezilliği yapanları  isim vererek açıklamalı, zira bundan sonraki süreç artık göğüs göğüse muharebedir. Eğer bundan sakınılır ve durum idare etmeye çalışılırsa, mağlubiyet mukadderdir.
2) Ardı ardına  yapılan kaset tezgâhının devlet yardımı olmaksızın yapılamayacağı  ayrıntılarla  ortaya konmalıdır.
3) Kaset komplosunda amacın MHP’siz TBMM ve  yeni Anayasa olduğu anlatılmalı, AKP’nin Türkiye’nin bayrağını, dilini ve başkentini değiştireceği ve bunun için de MHP’yi engel gördüğü yüksek perdelerden haykırılmalıdır.
4) MHP’yi gözüne kestiren ve ikide bir MHP’ye hücum eden  dinci gruplar açıktan hedef alınmalı, misyonu ve bağlantıları çıplak bir şekilde ortaya serilmelidir.
5) MHP’ye kurulan kaset pususunun ayların hazırlığı olduğu  ve  Eyalet  Modeline geçişte en önemli eşiğin MHP’nin etkisizleştirilmesi olduğu  anlatılmalıdır.
6) Meydanlarda kaset hikayelerini diline dolayan Başbakanın bu işin merkezinde olduğu ve tezgahlarla bölünme dahil pek çok şeyi örtmek istediği ifade edilmelidir.
7) Pek çok televizyonun ısrarla ekrana çıkarmak istediği Bahçeli artık televizyonlara çıkmalı ve meydan okumalı, dahası kurmayları ile müracaatlar yaptırarak her kanala çıkmak için özel çabalar göstermelidir ki bu noktada sonuç alması kesindir.
8) MHP’nin seçim sürecinde medya’dan nasıl yararlanabileceği uzmanlarla masaya yatırılmalıdır.
9) Patlaması muhtemel olan yeni bombalar ya da yeni kasetler öncesinde Bahçeli erken davranıp bazı isimleri şimdiden geri çekmelidir.
10) Yarından tezi yok MHP’ye muhafazakâr imajlar verecek  acil adımlar atılmalı, AKP’nin Haçlılarla olan dayanışma ve kader birlikleri örneklerle sergilenmelidir.
11) Toplumda revaçta olan anti Amerikancılık değerlendirilmeli, AKP’nin ABD’nin manda olma teklifini  benimsediği yaşananlar doğrultusunda ortaya konmalıdır.
12) 13 Haziran günü var olan cari açık olgusundan hareketle AKP’nin devalüasyona gideceği ve doların bir anda 2500 liraya çıkarılacağı söylenmelidir.
13) Türkiye bölünsün istemiyorsanız MHP Meclis’te olmalı sloganı ısrarla ama ısrarla dillendirilmelidir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder