24 Mayıs 2011 Salı

CHP’den notlar

CHP Genel Başkan Yardımcısı sosyolog Prof. Sencer Ayata telefonda, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun “Eğitim Raporu”nu açıklayacağını belirterek beni de davet ediyor. Kılıçdaroğlu’nun ilk defa bir etkinliğine katılacağım. Pazar akşamı Swiss Hotel’deki toplantıdayım.
Dikkatimi çekti, muhafazakâr ve liberal kalemlerden kimse yok. Sordum, Ayata’nın cevabı:
- Biz yirmi kadar ismi davet ettik, galiba maçtan dolayı gelmediler.
Malum, Fenerbahçe Trabzonspor maçı... Fenerli olduğumdan benim için de keyifli bir akşam.
Biraz sonra Kılıçdaroğlu geliyor. Ayaküstü kısa bir sohbet... Kılıçdaroğlu’nu SSK Genel Müdürü olduğu dönemden tanırım. Demirel’in erken emeklilik yasası çıkararak SSK’yı zarara sokmasını beraber eleştirirdik, Turgut Özal’ın vetosunun haklı olduğu üzerine sohbetler ederdik. O günler üzerine kısa bir sohbetten sonra yemeğe geçtik.

Liyakat mi, eşitlik mi?
CHP’nin eğitim raporunu Prof. Yüksel Kaynak hazırlamış. Gazetede haberler var. CHP’nin internet sitesinde bulabilirsiniz. Kılıçdaroğlu özet bir sunuş yaptı, Prof. Kaynak ayrıntılı anlattı.
Tabii ‘muhalif’ bir rapor. Mesela AKP döneminde eğitim bütçesindeki büyük artıştan hiç bahsetmiyor, sadece eğitim bütçesi içinde yatırım giderlerinin yüzde 19’dan yüzde 5’e indiği anlatılıyor.
Evet ama bunun sebebi öğretmen sayı ve maaşlarının artmasıdır. Oran değil de mutlak rakam olarak bakıldığında eğitim yatırımları azalmadı, 1 milyar 282 milyondan 1 milyar 995 milyon TL’ye çıktı...
Bu tür ‘fazla siyasi’ yaklaşımların dışında özenle hazırlanmış bir rapor.
CHP’de ‘proje dili’nin gelişiyor olmasına sevindim.
Sosyal demokrat bir anlayışla raporda “eşitliğe” büyük önem veriliyor. İller ve okul türleri arasındaki eşitsizlik vurgulanıyor. Mesela Anadolu ve Fen liseleriyle düz liseler arasındaki kalite eşitsizliğinin giderilmesi amaçlanıyor.
Benim bu noktada bir itirazım oldu; aşağıda anlatacağım.

‘Çılgın proje’
Prof. Ayata, Kılıçdaroğlu ile görüştüğü ama henüz parti kararı haline gelmemiş bir projeyi “yüksek öğretimde benim çılgın projem” diye anlattı:
- Senede 12 bin civarında öğrenciye yurtdışında doktora yaptırılması! Ayrıca, Türkiye’de 15 kadar ‘elit üniversite’nin lisansüstü öğretimi üstlenmesi... Amerika’da yılda 60 bin, Almanya’da 25 bin, Fransa’da 18 bin doktora yapılıyor.
Yurda dönüşte sanayide çalışmaları ve öğretim üyesi açığını kapatmaları... Üniversitede kalite probleminin de çözümü burada...
Bunun maliyeti yılda 600 milyar avro... AB kaynaklarından finansman sağlanabilir.
Toplantıda Ayata’ya dedim ki:
- Sizi alkışlıyorum! Lisansüstü öğretimin lokomotif olması, Uzakdoğu mucizesinin anahtarıdır. Merhum Prof. Mümtaz Turhan da bunu savunurdu...
Evet bazı üniversitelerimiz ‘elit’ olmalı, dünya ile yarışmalı...
Bu noktada raporu eleştirdim: Elit üniversiteler olmalı da niye elit liseler olmamalı...
Liyakat eşitliğe feda edilmemelidir.
Prof. Kaynak’ın cevabı:
- Elbette elit liseler de olmalı. Bizim eleştirimiz, kaliteyi belli okullara tanıyıp sistemde genel kalitenin düşmesinedir. Ayrıca sınıflar zekâ ve yetenek bakımından karma olduğu zaman ortalama başarı daha yüksek oluyor...
CHP’nin proje dilini geliştirmesi gayet iyi... Eğitim raporu hazırlarken eğitimde bilgisayarlaşma çağında olduğumuz da gözden kaçmamalı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder