11 Mayıs 2011 Çarşamba

Tecavüze uğrayanlar başkasının uçkuruyla ilgilenirken

MHP’li ve dahi bilcümle “gizli kayıt” mağdurlarına yönelik “eleştiri bombardımanı” yapanlara bir çift lafım var.
Bakın hanımlar, beyler.
O kayıtlarda çeşitli kadınlarla veya erkeklerle görüntülenenler var ya!
Onların hiçbiri size hesap vermek zorunda değil.
Şimdi birtakım “sözde ahlakçılar” bana dönüp “Zinayı hoş mu görüyorsun” falan diye abuk sabuk sualler sormasınlar.
Bu ülkenin Ceza Kanunu yani TCK, erkek açısından zinayı zaten hiçbir zaman suç görmedi.
Zina sadece kadınlar açısından suçtu.
Ve ben yıllarca bu yanlışlığın düzeltilmesi için uğraştım.
Zina kamuyu ilgilendiren bir suç değildir. Hele hele “Erkek açısından suç değilse kadın açısından da olmamalıdır” diye yazdım çizdim. “Bu Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır” dedim yıllarca.
Sonunda düzeldi.
Yasalar düzeldi ama kafalar yamuk olunca düzelme tam olmuyor tabii.
Sonuç olarak söyleyeceğim şu ki, eşini aldatan kadın veya erkek hesabını eşine verir.
Çünkü o sadece eşini aldatıyordur.
Ama siyasi kayırma yapan, yakınlarına çıkar sağlayan, eşine dostuna ihale veren, özelleştirmeden mal veren, akrabalarına çıkar sağlayan, partililerine çıkar sağlayan, halkı aldatıyordur.
Biri eşine hesap verir, diğeri halka.
Millete hesap vermesi gerekenler, eşine hesap vermesi gerekenlerden hesap sorarsa ortada bir yamukluk var demektir.
Ama bu memlekette bu da normaldir.
Başkasının “seks” hayatıyla ilgili ahkâm kesip ayıplayanlar, kendilerine “tecavüz edilirken” sessiz kalıp bunu önemsemiyorlarsa orada laf, söz bitmiş demektir.


Müvekkili olmayınca
KEZBAN Hatemi'nin
söylediklerine inanamadım.
Seks kasetlerini diline dolamış ve "ahlakçılığa" soyunmuş.
Özel hayat, mözel hayat dinlemiyor.
Nasıl olurmuş, nasıl yaparlarmış.
İş bir ara "Dini bütün olmayanın ahlakı da olmaz" noktasına kadar geldi ki, inanamadım.
Ben ne ahlaklı inançsızlar, ne ahlaksız inançlılar gördüm.
Siz de görmüşsünüzdür.
Ama zaten meselem o değil.
Herkes bir kaset, bir görüntüdür tutturmuş gidiyor.
Anlı şanlı, koltuk makam sahibi adamlar ve dahi kadınlar "porno
görüntüler" tutturmuş gidiyorlar.
Ama gerçekten anlayamadığım Kezban Hatemi'nin tavrı.
Kezban Hanım'ı her zaman iyi hukukçu, özgürlükçü bir kadın olarak bildim, tanıdım.
Yanılmışım.
Bir hukukçu olarak "bu gayri yasal görüntüleri kimin çektiğini, kimin servis ettiğini" sorgulayacağına, konunun başka bir boyutuna girerek "ahlak bekçiliğine" soyundu.
Şaşırdım doğrusu.
Acaba o gizli kayıt görüntülerinden birinde yer alan "mağdurlardan" biri müvekkili olsaydı yine aynı tavrı mı sergilerdi!


Yanılmışım
EVET, başlıktaki kelime doğru. Yanılmışım.
"Püskevit" meselesinin MHP'ye ve genel başkanına zarar verdiğini yazdım ya dün.
Yanılmışım.
Tam aksi bir tesiri oluyormuş anladığım kadarıyla.
Normal şartlarda MHP'yi gündemine almayan gençler arasında hem MHP'yi, hem de Genel Başkanı Bahçeli'yi oldukça popüler hale getirmiş bu görüntüler.
Üstelik gençler, daha doğrusu internet kullanıcısı gençler, MHP Lideri Bahçeli'den oldukça "sitayişle" söz ediyorlar.
Gelen mail'lerden, tepkilerden anladığım bu.
MHP Lideri'nin bu videolara karşı gösterdiği hoşgörü, bunlarla ilgili yargı yoluna başvurmamış olması, bu videoları engellemek için girişimde bulunmamış olması, gençlerin MHP algısını oldukça etkilemiş.
Pek çok mail'de, "Biz bunu başka siyasetçilere yapsaydık kimbilir
başımıza neler gelir, yasaklanması için neler yapılırdı" diyorlar.
Bu arada Adana'dan bazı okurlar diyor ki: "Püskevit yanlış değil."
Ve anlatmışlar:
"Püskevit, Adana'da bakkallarda açık bisküvi satıldığı zamanlardan kalma bir kelimedir. Yereldir. Bakkala gidip iki bisküvi arasına lokum koyduran çocukların kullandığı bir terimdir. İki bisküvi arasına koyulmuş lokumdan oluşan şeye biz çocukluğumuzda püskevit derdik. Bahçeli de büyük ihtimalle aynı kültürden geldiği için bu kelimeyi kullanmıştır."
Vallahi ilk defa duydum. Büyük ihtimalle pek çok kişi de ilk defa duydu bunu.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Başkasının ahlakına bekçilik yapmaya kalkanlar, önce kendi ahlaklarını sorguladığı zaman.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder