12 Şubat 2011 Cumartesi

Erdoğan’a işkence açıklaması

12 Şubat 2011
Önceki gün bu köşede “Erdoğan işkence mi gördü” diye sormuştum. Başbakan’ın bir grup gazeteciye anlattığı cezaevi gecesinin Mehmet Metiner’in kitabı da (“Yemyeşil Şeriat, Bembeyaz Demokrasi”, Karakutu, 2008) dâhil birkaç kaynakta farklı anlatıldığına dikkat çekmiştim.
Metiner, Başbakan’la konuşup cevap yazmış. (10 Şubat 2011, Star.)
1) Ben “Yıl 1979 mu, 80 mi?” diye sormuştum.
Metiner’in cevabı şu: “Yıl 1979 veya 80...”
2) “Metris mi, Davutpaşa mı?” diye sormuştum.
Metiner’in cevabı şu:
“Ben ‘Davutpaşa’ diye yazmışım. Başbakan ‘Metris’ diyor. Onun ifadesi daha doğru... Aklımda Davutpaşa diye kaldığı için öyle yazıvermişim. Yeni baskıda düzeltirim artık...”
Başbakan’la hapse girişinizi yazıyorsunuz, ama ne yılını, ne yerini hatırlıyorsunuz; sonra da “Yanlış yazıvermişim” diye geçiştiriyorsunuz. Senaryo burada çöküyor aslında, ama biz devam edelim:
“Onu da yanlış yazıvermişim”
3) Metiner’in kitabından şu satırları aktarmıştım:
“Komutanın yanında Erdoğan gayet neşeli görünüyordu. Yanlış hatırlamıyorsam, ufak tefek şakalaşmalar da yapılıyordu. Meydanda da bazı gençlerimiz güreşe tutuşturulmuşlardı.”
Belli ki bu hatırlatma hoşa gitmemiş; Metiner düzeltmeye çalışıyor:
“Güreşi izlerlerken Komutan’ın Erdoğan’la gülüşüp şakalaştığını yazıvermişim. (Bir ‘yazıvermişim’ durumu daha!!!) Başbakan’la konuştum. Olayın şakalaşma kısmını hatırlamadığını söyledi. Israrcı olmam için bir sebep yok.”
Meğerse...
Metiner diyor ki:
“Meğer bizi Metris’ten bıraktıktan sonra Erdoğan’ı beş arkadaşımızla beraber Fatih Emniyet Amirliği’ne götürmüşler. Orada dizlerine kadar gelen suyun ve sadece üç kişinin oturabileceği bir bankın olduğu soğuk bir hücrede tutmuşlar. Ertesi sabah, odanın camını kırdıkları için, yan tarafta eroin bağımlılarının kaldığı sıcacık odaya taşımışlar. Sonrasında da Alemdağ’a sevk etmişler. Savcı da Erdoğan ve arkadaşlarını serbest bırakmış.”
Oysa Metris...
Yazıdan sonra arayan Başbakan’ın yeni basın danışmanı Lütfullah Göktaş da (bu vesileyle kendisine “Hayırlı olsun” diyelim) bana böyle anlattı.
İyi de, bir sorun var:
Metris’te kaldıklarını söyledikleri tarih, “1979 veya 80...”
Oysa Metris, 17 Nisan 1981 tarihinde açılmış. Konuştuğum avukatlar gibi, cezaevinin resmi internet sitesi de öyle diyor. (http://www.metristcik.adalet.gov.tr/kkurum.html)
Bu durumda, Erdoğan ve arkadaşları, henüz açılmamış bir cezaevinde yatmış oluyorlar.
Neyse...
Her şeye rağmen “İşkence yoktur” diyen bir başbakandansa, “İşkenceye tanığım” diyen bir başbakan evladır. İşkence görmemiş olsa bile bunu söylemesi yeterli. Bütün bu laf çevirmelere ne gerek var?

Duyar dosyası
Dünkü Milliyet’in manşetindeydi: Mustafa Duyar dosyası nihayet raftan iniyor. Epeydir bu konuda yazıyordum. Önceki gün Adalet Bakanlığı başmüfettişlerinin çağrısı üzerine gidip bildiklerimi aktardım. Bakanlığın konuyu ciddiye alıp harekete geçmesi önemli bir adım... Umarım arkası gelir; çünkü Sabancı suikastı ve Duyar’ın öldürülmesi ile ölüm emrini veren Ergin kardeşlere saldırılması olayları aydınlatılırsa, arkası çorap söküğü gibi gelebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder