22 Şubat 2011 Salı

Kaddafi CIA ajanı mı?

Yazının başına çöktüğümde... İnsan Hakları İzleme Örgütü, Libya’da güvenlik güçleri ile göstericiler arasında dört gündür süren çatışmalarda en az 233 kişinin öldüğünü...
...Bingazi kentindeki iki hastaneden elde edilen verilere göre sadece önceki gün 60 kişinin hayatını kaybettiğini bildirmekteydi...
Bu kan gölünün sebebi nedir?
***
Kaddafi, “Evrensel Üçüncü Teori” olarak nitelendirdiği sistemini “Yeşil Kitap”ta anlatır.
Kaddafi, seçimlerle yöneticilerin belirlendiği mevcut demokrasi tiplerini reddeder.
Peki, neyi kabul eder?
28 yaşında iktidara gelmesinden bu yana, aşiretleri birbirlerine karşı kullanarak, güvenlik güçlerinin desteğini alarak, muhalifleri ezerek bir korku ikliminde ayakta kalmayı...
***
Zaten aşiretlerarası dengeler üzerinden Şark usulü katakullilerle Libya’yı yönetme kurnazlığının sonucu ayaklanmanın başkenti Bingazi oldu.
Albay Muammer Kaddafi, uzun süre Bingazi’yi Libya’nın petrol zenginliğinden mahrum bırakmakla kalmadı, geleneksel vahşetini 1996 yılında Bingazi’deki Ebu Salem Cezaevi’nde bin 200 mahkûmu katlederken de uyguladı. 
Şimdi de Bingazililere karşı Çad’dan, Zimbabve’den ve Kuzey Afrika ülkelerinden paralı askerler getirtip kendi halkını öldürtmekte...
Anlaşılan Kaddafi Rejimi’nin ömrünü de başkent Trablus ile Bingazi arasındaki bilek güreşi belirleyecek... Bingazi, Kaddafi’nin kanlı hasmı halinde...
***
“Kaddafi demokrasisi’nin” hatırı sayılır büyük bir petrol zenginliğine rağmen Libya’yı 42 yıl sonunda getirdiği nokta, yüzde 30 işsizlik, yoksulluk ve ortalaması 24 yaş olan çok genç bir nüfusun internet kullanma oranının milyonda 35’de takılıp kalmasıdır...
Hâlbuki patolojik bir zihniyetin esiri durumuna düşen bu talihsiz halk, Karun kadar zengin, Norveç kadar özgür olabilirdi...
Kaddafi yaşamlarının kara kaderi oldu...
***
Peki, nasıl oldu da Kaddafi bu kadar uzun süre iktidarda kalabildi?
Kaddafi, uzun zamandır sıkı sıkıya yerleştirildiği ABD’nin resmi umacısı konumundan hep hoşnut gözüktü...
Bu görüntünün ardında, İngiliz ve Almanlardan da silah ve askeri eğitim almaya devam etti...
Ayrıca, İtalya’nın en büyük şirketi, Batı savunma sanayinin önemli firmalarından FIAT’ın yüzde 15 hissesine sahip olduğu söylentisi de ortalıkta dolaşır durur.
***
Kaddafi’nin 1969’da darbeyle iktidara geliş şartlarını da anımsamakta fayda var...
Nixon ve Kissinger, Kaddafi’nin Batı yanlısı Kral’ı devirmesini sadece hafif bir kaş kaldırmayla karşılamıştı...
Bununla da kalınmadı, Nixon ve İran Şahı, Kaddafi’nin petrol fiyatlarının yükseltilmesi önerisini anında kabul etti...
Sonuçta tırmanan petrol fiyatları çokuluslu petrol şirketlerinin daha da zenginleşmesini sağlayacaktı...
***
Kaddafi için şaibeler hiçbir zaman bitmedi...
Kaddafi gerçekten Batı’nın ajanı mı?
Yoksa...
CIA’nın kendi çıkarları doğrultusunda rahatlıkla yönlendirdiği çılgın bir Arap milliyetçisi mi? Şayet böyleyse şimdi kendi halkını neden kurşunluyor, dün neden kan kusturdu?
Hangi şık ağırlık kazanırsa kazansın, Batı’nın Kaddafi’ye düne kadar çok da düşman olmadığı, onun iktidarını ortadan kaldırmak için canını dişine takmadığı ortada.
***
Peki, şimdi neler olmakta?
Şarkıdaki gibi “zaman değişti, dünya da değişti”...
Yeryüzü ekonomik sisteminin bugün gelinen noktada artık halkını sefalete ve köleliğe iten “Kaddafi demokrasisi”ne ihtiyacı yok...
Sistem, dünya nüfusunun yüzde 24’ünü oluşturan ancak, o da petrol sayesinde, dünya üretiminin yüzde yedisini gerçekleştiren 57 Müslüman ülkeyi zenginleştirmek istiyor, özgürleştirmek istiyor...
Bu başarılamazsa, iPhone-5’i kim alacak ve iPhone-5 benzeri nitelikli teknolojik ürünlerin ihtiyacı olan büyük ve yaygın talebi kim yaratacak?
Zaman değişti, dünya da değişti, o nedenle Kaddafi de gidecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder