12 Şubat 2011 Cumartesi

Mısır’da halkın ve Erdoğan’ın zaferi

Her şey yeni başlıyor Mısır için aslında. Ortadaki tablo, Mübarek’in askeri bir darbe yoluyla gittiği ve iplerin generallerin eline geçtiğini gösteriyor.
Yine de bu değişikliği halkın iradesi gerçektirdi.
Bu gücü hisseden halkın artık azına razı olması düşünülemez.
30 yıllık bir diktatörlüğün yıkılması Batı’nın ve bizdeki kimi Beyaz Türkler’in Araplar hakkındaki önyargısını yıkacaktır.
Bu, aynı zamanda Mübarek’e zamanında tavır alan ve ‘Git’ diyen Başbakan Erdoğan için de bir zaferdir.
Erdoğan ve Türkiye, tarihin bu kritik döneminde statükonun değil de değişimin yanında yer aldı.
Kimileri riskli görebilir ama ilkesel olarak doğru bir duruştu.
Bu duruş, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu coğrafyadaki ayıplarını affettirecek cinstendi.
Tıpkı 1 Mart Tezkeresi kararı gibi.
Şimdi sıra Mısır’ın demokrasiye geçiş sürecini hızlandırmak ve güçlendirmekte.
Türkiye’nin artık bu gücü ve itibarı var.
Ortadoğu’da yeni bir dünya kuruluyor ve Türkiye bu dünyadaki yerini alıyor.

Parti değil komedi dükkanı
Parti içi demokrasiyi anladık da, parti içi kaosu anlamamız zor.
Seçime 4 ay süre kaldı, CHP adına kimin konuştuğunu anlamak mümkün olmadığı gibi, ne söylediğini de anlamak mümkün değil.
Araştırmalar CHP’ye oy veren seçmenin AK Parti’nin politikalarından dolayı endişeli olduğunu gösteriyor.
Ben onların yerinde olsam, CHP tek başına iktidar olur diye endişe duyardım açıkçası. Şimdi partinin büyük önem atfedilen Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin örgütlere bir mesaj yayınlamış. Mesajı da şu: “Şuna yürekten inanıyoruz ki; CHP çeşmesinde herkese içecek su vardır. CHP çınarının altında herkese serinleyecek yer vardır.” Mübarek, sosyal demokrat parti olma iddiasındaki CHP’nin genel başkan yardımcısı değil de halk ozanı.
O kadar beğenmiş ki yazdığını bir de Twitter’a koymuş herkes okusun diye.
Bu tabloda açıkçası Süheyl Batum’un mesajları çok daha hedefe yönelik ve siyasi kalıyor.
Genel Başkanı etnik ve inanç temeli üzerine siyaset yapmak istemediği için ‘Kürt’ ve ‘Alevi’ kelimelerini telafuz bile etmiyor. Peki, siyaset yapacak ne kalıyor geriye. Çeşme ve çınar muhabbeti mi?
Bu söylemle adama 12 Eylül öncesinin Halkın Kurtuluşu örgütünde bile siyaset yaptırmazlar açıkçası.
Görünen tablo o ki, Deniz Baykal’dan kurtulalım diye çırpınan kadrolar ideal kadroyu bulduk diye fazla balıklama atlamış. Transferde milyonlarca dolar harcayıp Ağustos ayında kendini şampiyon eden kulüp başkanlarının durumuna döndüler. Bu gidişatın seçime kadar değişmesi mümkün görünmüyor.
AK Parti tarihi bir hata yapmazsa, uzak ara birinci çıkacak hem de üçüncü kez. Başbakan Erdoğan ‘İki partili’ sistem istiyor ama bu gidişle bir buçuğa fit olabiliriz.
Niye CHP’yi eleştiriyorsunuz diye soranlara, iktidar olma ihtimalleri yok bari güçlü bir muhalefet olsunlar diye derim.
Niye AK Parti’yi eleştirmiyorsun diyenlere de şu cevabı veririm:
Nasılsa AK Parti’ye oy verenler aptal, biz ne yazsak anlamazlar!
Sayıları da her seçimde daha da artıyor nedense. (Sularımıza aptallık ilacı mı katılıyor ne!) Derdimizi hiç olmazsa akıllılara anlatalım...

Düşünce ve ifade özgürlüğü
CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum açıkça darbe yapma kabiliyeti olan bir orduyu özlediğini söyledi. Bu siyaseten ayıptır ama hukuken suç değildir. Hoşlanmadığımız her fikri mahkemeye götürürsek hukuk devleti fikrinden uzaklaşmış oluruz.
Tüm dünyada bu konuda belirlenmiş temel kriterler var Batum’un sözleri hiçbirinin kapsamına girmiyor. Batum’u siyaseten mahkum edebiliriz ama hukuken asla.
Adalet Bakanı Ergin gerçekten zor bir sınavla karşı karşıya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder