12 Şubat 2011 Cumartesi

Mısır dersleri

 13 Şubat 2011 Pazar
Son 18 günde Mısır ile ilgili çok şey dinlediniz ya da okudunuz. Eminim kafanız da karışmıştır. Çünkü son günlerde magazin yazarları dahil herkes Mısır ve Ortadoğu uzmanı kesilmişti. Oysa bu 'uzmanlar' bırakın Mısır'ı bilmeyi mısır yani darı yemeği bile bilmezler!

Bana gelince ben bu son 18 günden çok şey öğrendim ve Mehmet Akif'in dediği gibi tarih tekerrür etmesin diye olup bitenden birçok dersler çıkarttım... Tıpkı Tunus'taki 23 günlük devrimde olduğu gibi.
Şimdi gelin bu dersleri özetleyelim.

1- Bu devrim yüzde milyon yerli malı devrim ve hiçbir şekilde Soros, CIA ve benzeri dış güçlerin etki ya da yönlendirilmesiyle olmamıştır. Bu devrimin en önemli nedeni onurdur. Yani insanlar Mübarek tarafından yerlebir edilen ve tümüyle alınmak istenen onurlarını geri almak ve insan olduklarını kanıtlamak için sokaklara döküldüler. Bu nedenle de milyonlarca Mısırlı gaddar Mübarek yönetiminin 30 yıl süreyle yarattığı korku duvarını aşarak onurlarının her şeyden değerli olduğunu herkese kanıtladılar.

2- Bilinen tarihin tümünde hiçbir halk 18 günde Mübarek gibi bir diktatörü barışçıl bir devrimle devirememiştir. Bu nedenle bir zamanlar 'Araplar bir işe yaramaz' saplantı ve kompleksiyle palavra atanlar şimdi kendilerinden utanmalı ve önce Tunus sonra da Mısır halkından  resmen özür dilemeli ve gidip onların onurlu ellerinden öpmelidirler... Sırada başka halklar da olacak.

3- Böylesi bir halk devrimi karşısında en az şimdilik yenildiğini düşünen ABD, İsrail ve yandaşları Mısır'ı asla rahat bırakmayacaklardır. ABD; Mısır'ın geleceği ile ilgili olarak mutlaka birçok senaryo hazırlamıştır. Mübarek gibi bir adamın gitmesine neden olsa da bu senaryolar şimdilik iyi işliyor. Dün de söylemiştim Askeri Konsey içinde ABD yanlısı çok general var ve bu generaller dün Mübarek'in atadığı hükümetin işbaşında kalmasını istedi. Askeri Konsey'in test edileceği en önemli karar anayasanın değişimi ve seçimle partiler yasasının hazırlanmasıyla ilgili sürecin başlatılmasıdır. Bu süreç ne kadar erken ve çabuk olursa ABD ve Mübarek yandaşları kaybedecek halk ise devrim yolunda kendi hedeflerine doğru hızlı adımlarla ilerleyecektir. Yani Mısır demokratik ve onurlu bir ülke olacak.

4- ABD ve genel olarak Batı Mısır devrimiyle ilgili olarak tarihsel bir testle karşı karşıyadır. 50 yıldır AB kapılarını Türklere açmayan Batı başta Mısır olmak üzere bu coğrafyadaki hiçbir halk için gerçek anlamda demokrasi istemeyecektir. Çünkü demokrasi demek barış, istikrar, kalkınma ve refah demektir. Bu söylemler Filistin toprağı üzerinde İsrail'i kuran Batı için asla kabul görmez ve görmeyecektir. Bunun doğru olmadığını kanıtlamak  Başkan Obama'ya düşmektedir... Başkan Obama kendisinden önceki başkanlardan farklı olduğunu kanıtlamak ve tüm Arap ve İslam aleminin dostu olmak istiyorsa önünde tarihsel bir fırsat bulunmaktadır. Bu fırsatı kaçırmayarak Mısır demokrasisine destek verecek olan bir Obama, tüm coğrafyamızı ABD dostu yapabilir. Tersi ise hiç kimsenin affetmeyeceği tarihsel bir hata olacaktır. Çünkü o zaman bu coğrafyada herkes ABD ve genel olarak Batı'dan kat kat nefret edecektir. Umarım Obama ve yandaşı Batılı liderler böyle bir nefreti istemiyorlardır. Çünkü herkes ABD ve yandaşlarının Kaide, Taliban ve benzeri tüm radikal İslamcı örgütleri nasıl kurup desteklediğini ve bu örgütlerin 11 Eylül dahil neler yaptığını çok iyi bilmektedir.

5- Devrim kazasız-belasız tüm hedeflerini gerçekleştirip Mısır'da gerçek anlamda bir demokrasi yerleşirse tüm bölge değişme doğru gidecek ya da sürüklenecektir. Bu süreç ne kadar hızlı ve sancısız işlerse 'İslamcıların' iktidar şansı azalır. Batı ise böylesi sürpriz bir olasılığı yakından izleyecek ve onun için farklı senaryolar üretecektir. Ama bu senaryolar hiçbir zaman 'uyumlu' İslamcıları devre dışı bırakmayacaktır. İşte bu nedenle Türkiye çok farklı ve kendine özgü karakterleri olan Mısır, Tunus ve diğer bölge ülkeleri tarafından yakından izlenmektedir. Yani model olan yalnızca AK Parti değil her şeyiyle TÜM TÜRKİYE'dir.

Ama tek koşulla: Başta CHP ve MHP olmak üzere tüm partiler, sivil toplum örgütleri ve duyarlı olan herkes bu coğrafyayla ilgilendiğini ve samimi olarak sevdiğini karşı tarafa göstermeli ve kanıtlamalıdır. Yok, eğer 'bize ne Araplardan' denilecekse o zaman da birileri gelir ve eskiden olduğu gibi Türkiye'yi kendi istedikleri gibi şekillendirip sağa-sola pazarlamaya kalkışırlar.

O zaman da Türkiye'yi sevmenin ya da Türkiye'den nefret etmenin gerçek nedenlerinin hiçbir anlamı olmayacaktır!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder