16 Ağustos 2010 Pazartesi

Kemal Bey yine beyhat



GEÇEN seçimin sonucunu en doğru tahmin eden iki kuruluştan birinin son yaptırdığı araştırmanın sonuçları var elimde.

Buna göre...

EVET: Yüzde 54...

HAYIR: Yüzde 46...

Seçim tahmini ise şöyle:

AK PARTİ: Yüzde 45... CHP: Yüzde 26... MHP: Yüzde 11.

* * *

Ve bir başka şirket...

Ankara merkezli... Güvenilir ve saygın bir kuruluş...

Onun sonuçları ise şöyle:


EVET: Yüzde 54...

HAYIR: Yüzde 46...

Yani aynı sonuçlar.

Bu şirketin seçim tahmini ise şöyle:

AK PARTİ: Yüzde 42...

CHP: Yüzde 27... MHP: Yüzde 11...

* * *

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya ilk çıkışında yapılan araştırmalar, CHP’nin yüzde 30 / yüzde 31 noktasına tırmandığını gösteriyordu.

Bu sonuçlara bakacak olursak gelen gitmiş görünüyor.

Peki ne oldu da böyle oldu?

Olan şu:

Kemal Kılıçdaroğlu bekleneni vermedi, veremedi, veremiyor.

* * *

“Neden böyle oldu?” sorusuna yanıt olsun diye hazırladığım 11 maddelik bir listem var.

Siz bu 11 maddeyi...

Kemal Kılıçdaroğlu için hazırlanmış bir “hasar tespit raporu” olarak da okuyabilirsiniz.

Takdim ediyorum:

1- Tamam çalışkan, tamam koşturuyor, tamam halka dokunuyor ama genel bir kampanyanın ancak çok küçük bir parçası olabilecek türden iddiaları ve suçlamaları, bütünün yerine koydu, koyuyor...

2- Referandum sürecinde ilk kez çıktığı siyasi alanda “Neden hayır?” sorusuna, köşe yazarları kadar bile yanıt veremedi, veremiyor.

3- “Recep Bey” ve “Havuzlu villa” dışında hatırda kalacak bir şey söylemedi, söylemiyor.

4- “Özgürlükler” alanında alabildiğine mütereddit ve çekimser davranırken, bir savcı iddianamesinden yola çıkarak Başbakan’a ağzını doldurarak “kalpazan” demekte bir sakınca görmedi, görmüyor.

5- Anayasa değişikliğinde tezlerini halkın diline çevirmedi, çeviremiyor.

6- Siyasette seviyeyi yükseltmek yerine ucuz popülizme savruldu, savruluyor.

7- Ucuz popülizmin bile hakkını veremedi, veremiyor.

8- Karamsarlık ve yeis aşıladı, aşılıyor. Umut olamadı, olamıyor.

9- Partiye egemen olmadı, olamıyor...

10- Bir ideolojik perspektif ortaya koymadı, koyamıyor.

11- Partinin önde gelen isimlerini sahaya sürecek bir liderlik sergilemedi, sergilemiyor.

Dersim dersi

EĞER Başbakan Tayyip Erdoğan, çıkıp da “CHP, Dersim’in bombalanmasını bugün bile haklı görüyor” gibi bir cümle söyleseydi...

İtiraz etmezdim.

Çünkü CHP’nin en önemli isimlerinden biri olan Onur Öymen, “Kürt sorunu nasıl çözülür” konulu bir Meclis toplantısında Dersim örneğini verme talihsizliğine düşmüş, sonra da özür bile dilememişti.

Ama olayı “Dersim’i CHP bombaladı” noktasına getirirseniz, işin şekli değişir.

Bir kere o dönem başka bir parti yoktu...

İkincisi Dersim bombalanırken, sonradan Demokrat Parti’de yer alan isimlerin çoğu CHP’de yer alıyordu.

Ve o Demokrat Partililerin de “Dersim’i hak saklasın...” bile demedikleri ortadadır.

Kısacası...

Bugün Başbakan’ın pek sevdiği “Demokratlar” da işin içindedir.

Sevgili Hrant
ÖLDÜRÜLSEN de, kurşunlansan da, buraları bırakıp başka taraflara gitsen de senin çilen bitmez dostum...

Sen bu toprakların ölerek bile kurtulamayacak adamlarındansın. Alnının yazısı buymuş...

İşte bak, çok demokrat, çok özgürlükçü, çok şu, çok bu hükümetimiz, AİHM’de senin davanla ilgili görüş bildirirken...

Sana bir dolu iftirada bulunmuş.

“Hrant, Nazi gibi bir adamdı...” demişler. Söylemin nefret içeriyormuş... Tahrik edici konuşuyormuşsun... Ve daha neler... Yaşasaydın, bunu yapamazlardı.

Çünkü senin varlığın bu tür iftiraları tekzip edecek güçteydi. Öldün, yapıyorlar. Kalleşlik dedikleri bu olsa gerek.

Yenilmiş mi olacağım

REFERANDUMDA “Evet” oyları “Hayır” oylarından fazla çıkarsa yenilmiş mi olacağım?

Hayır! Ne münasebet...

Ben alışkınım seçimlerde yenilmeye...

Küçüklüğümden beri yakın durduğum parti, barajı ya zor aşar, ya da aşamazdı...

Hiç umursamazdık ki bu durumu.

Mesela bizim parti “yüzde 7” mi aldı?

Hemen İsmet Abi’mizden okuduğumuz o afili cümleyi kurardık: “Bize yüzde 7 derler.”

Çok oy alan düşüncenin, en üstün düşünce olduğuna zerre kadar inanmazdık.

“Tek kişi bile kalsak davamız haktır” derdik.

Biliyorum, geçti o günler.

Ama yine de bugünlerde...

Eskiden “çok oy almayı” marifet görmeyenlerin, şimdi “çok oy almayı” tek marifet olarak görmelerine bakıp içleniyorum.

Sıcaktandır sıcaktan

* İKİ yanlış yaptım dün:

* BİR: Mehmet Metiner’in Bugün’de yazdığını yazdım, halbuki Star’da yazıyor.

* İKİ: Nuri Bilge Ceylan’ın filminde Cem Yılmaz’ın rol aldığını yazdım, halbuki Yılmaz Erdoğan rol alıyordu.

Sıcaktandır sıcaktan deyip konuyu kapatıyorum.

Uzak dur
* “ESKİ aksiyonları özledim” falan diyerek bile olsa Sylvester Stallone abimizin naftalin kokan son filminden uzak durun...

* Bünyelerinde zerre kadar sıra dışılık barındırmadıkları halde sıra dışıymış gibi görünmek için çırpınan tiplerden uzak durun...

* Destekledikleri partinin liderinin zenginleşmesini gurur ve onurla savunan yoksul partizanlardan uzak durun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder