12 Ağustos 2010 Perşembe

Sevsinler darbe karşıtlığını

ANALİZ

Yandaş medya ile maskeli faşistlerin ne kadar samimiyetsiz oldukları son Yüksek Askeri Şûra kararları ile tekrar ortaya çıktı.

Bu kesim güya darbeye karşı, güya demokrat, güya hukuka saygılı. Her gün adeta işgal altında tuttukları medya organlarından Türkiye’nin değerlerine, çağdaş insanlarına, demokrasi ve hukuka gerçekten bağlı olanlara ağır hakaretler yağdırıyorlar.

Sorarsanız darbelere karşılar, askeri vesayetin kalkmasını istiyorlar, referandumda da evet verecekler. Bunların maskelerini düşüren herkes onların dilinde “darbeci, statükocu, anti demokrat, hukuka saygısız.”

Ama gelin görün ki, bir olay bile turnusol kâğıdı gibi bunların rengini ortaya çıkarıyor.

İşte bunun en güzel örneklerinden biri Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilen Orgeneral Erdal Ceylanoğlu konusunda takındıkları tavır.

AKP yandaşı medya ile bu maskelilere göre 28 Şubat bir darbedir. Bu nedenle bu yıl 28 şubat günü gösteriler düzenlediler, darbeyi lanetlediler.

Ama hiçbirin aklına bunca “darbe soruşturması” arasında neden 28 Şubat komutanlarından hiçbirinin yer almadığını sormak gelmiyor.

Bu gelmediği gibi 28 Şubat’a darbe yakıştırması yapılmasını sağlayacak tek eylemin kahramanının Başbakan Erdoğan’ın sevgisine mazhar olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilmesini de sorgulamıyorlar.


Erdal Ceylanoğlu 28 Şubat döneminde Ankara’da görev yapıyordu ve bir sabah tankları sokaklara salarak dönemin iktidarını korkutmaya çalışmıştı.

Eğer Necmettin Erbakan- Tansu Çiller ikilisinde biraz cesaret olsaydı, Ceylanoğlu Paşa daha o tarihte görevinden alınacaktı. Ancak bu ikili tüm uyarı ve önerilere rağmen askere karşı koyamamıştı.

Şimdi bu Paşa AKP’nin tercih ettiği Kara Kuvvetleri Komutanı oldu.

Yandaşlarda ve maskelilerde ise “tık” yok. Sadece biri herhalde vicdanı elvermediğinden olacak “O paşaya emri Çevik Bir vermişti” diyebildi.

Peki güzel kardeşim, o halde Çevik Bir nerede? Demek ki Çevik Bir “darbe hazırlığını ve hatta provasını o yapmış” niye yakasına yapışılmıyor da korunuyor.

Erdoğan Kara Kuvvetleri’ne Ceylanoğlu’nu getirdi, 2013 Genelkurmay Başkanlığı için de tercihini Necdet Özel’den yana yaptı. Onlar da Atila Kılıç’ın hassasiyetine zerre saygı duymadan oturuverdiler koltuklara.

Yeni paşalarımız ülkeye millete hayırlı olsun.


*****


BUNU YAZMAK GEREK

Obama’yı dinlemediler


ABD Başkanı, Erdoğan’la yaptığı görüşmede “İsrail konusundaki hassasiyetinizde haklısınız, ancak uluslararası soruşturma istemeyin, aleyhinize de olabilir” demişti.

İktidar bunu ciddiye almadı ve uluslararası soruşturmada ısrar etti. Sonunda bu soruşturma açıldı, karar yakında çıkar.

Ancak görüldüğü kadarıyla iş pek bizim lehimize gitmiyor. İsrail soruşturmadan haklı çıkmayacaktır mutlaka ama, Türkiye de beklediğini alamayabilir.

Hatta sonuç bizi çok üzebilir de. Çünkü İsrail yetkilileri, geminin yola çıkışının öncesinden ibaren Türk Hükümeti ile görüşmeler yapıldığını söylüyor. İşin özeti, Türkiye hükümeti neler olabileceğini önceden biliyor. Buna rağmen hiçbir önlem alınmaması, İsrail’in saldırısına en azından “ağır tahrik” nedeniyle kısmi meşruiyet kazandırabilir.

Evet, İsrail yarattığı vahşet ile dünya kamuoyu önünde mutlaka gereken cevabı alacaktır ama sonuçta Türkiye için de pek çok soru ortada kalacaktır.

*****


ÜZÜLDÜM

Küçük bir düzeltme


Dünkü yazımda referandumda oy pusulalarının ayrı ayrı olduğunu yazmıştım. Oysa oy pusulası tek parça. Bir tarafı beyaz bir tarafı kahverengi.

Aslında o yazıda sistemin milletin kafasını karıştıracak biçimde olduğunu ayrıca kamuoyunda “hile yapılması ihtimalinin” zihinleri kurcaladığını anlatmak istedim. Sonuçta tek parça bile olsa “Evet mi Hayır mı?” diye sorulan bir referandumda tercihin de “evet” mührü ile yapılacak olması bile başlı başına bir cinliktir. Ayrıca “Hayır”ı kahverengi gibi sevimsiz bir renkle “Evet”i ise beyaz gibi saflığın sembolü ile tarif etmek de ayrı bir kurnazlık.

*****


KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Hak arama kafanı patlatırım


İktidar daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok hukuk için referandumda ‘Evet’ verilmesi gerektiğini söylüyor.

Ama iş uygulamaya gelince bunun ne büyük bir samimiyetsizlik olduğu ortaya çıkıyor.

Sözleşmeli öğretmenler sıkıntılarını anlatmak için eylem yapıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı ise bir açıklama yayınlayarak “Eylemlere katılanlar hakkında disiplin soruşturması açılacağını” bildiriyor. Üstelik eylem yapan öğretmenler yasa dışı örgütlerin emrinde gibi gösteriliyor.

Bunun Türkçesi şudur: Özgürlük, demokrasi, hukuk benim söylemimdir. Söylerim ama uymak zorunda değilim. Benim sözümün dışında davrananların ise kafasını patlatırım. Ona göre.

*****


CANIMI SIKAN ŞEYLER

Yeni iç tehdit ordu


Ordu üzerinde oynanan oyunlara ve iktidarın tercihlerine bakınca artık Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeni bir döneme girdiğini söyleyebiliriz.

Son Yüksek Askeri Şûra’da hiç kimse ihraç edilmedi. Demek ki son bir yıl içinde orduda disiplin suçu işleyen kimse çıkmamış.

Bu, askerin büyük başarısıdır. Sistem yerine oturmuş demek ki. Oysa bizzat kendi komutanları bir ara ordu içinde yer eden cemaat ve tarikatlardan söz etmişti. Gerçi bu sözleri söyledikten sonra yapılan saldırılar sonucu ordunun bel kemiği de kırıldı ya, o da ayrı.

Şimdi görevlerini devreden veya emekli olan komutanlar veda konuşmaları yapıyorlar. İlk devir teslim töreninde komutandan ordunun PKK teröristlerine ne kadar iyi davrandıklarını ve hukukun dışına çıkmadıklarını öğrendik. Güzel bir şey.

Ülkeyi karanlığa götüren irtica ile ilgili bir kaygının ise artık olmadığı görülüyor. Bakalım daha büyük komutanlar bundan söz edecek mi?

Bilemiyorum ama, anladığım kadarıyla Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında artık gündem değişecektir.

Bugüne kadar MGK toplantılarında Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit eden unsurların başında bölücülük ve irtica gelirdi. Bu konuda hazırlanan raporlar görüşülürdü.

Herhalde bundan sonra irtica tehdit olmaktan tamamen çıkmış sayılacak. Bölücülük ise hukuk çerçevesinde hak ettiği yeri alacak.

Ancak sanıyorum “iç tehdit” olarak bundan böyle “ordunun tartışıldığını” göreceğiz. MGK’nın sivil kanadı askerlerin önüne her toplantıda ordu içinde darbe hazırlıklarını içeren “imzasız ihbar mektuplu” iddiaları koyacaklardır.

Toplantı sonunda yayınlanacak bildiri ise “MGK iç ve dış olayları görüşmüş, iç tehdit unsuru ordu konusundaki son gelişmeler ele alınmıştır. MGK ordunun darbe çabalarına karşı çok sert mücadele edilmesi kararı almıştır” şeklinde olacaktır.

*****


CHP’de referandumda “Evet” diyecekler varmış. Onların yaptığına muhalefet değil, olsa olsa muhalEVET denir! (Gani Yıldız)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder