28 Ağustos 2010 Cumartesi

Tükenmez Kalemi Süper Zengin

İki bin liralık lüks telefonuyla konuşuyor. Muhatabı kendisine bir adres mi, numara mı verdi, onu yazacak. Cebinden 25 kuruşluk bir tükenmez kalem çıkartıyor ve notunu alıyor.
Ne korkunç sefalet!.. Cep telefonu iki bin liralık, kalemi 25 kuruşluk.
Kalem mi daha faydalı, daha değerli, daha asil, cep telefonu mu? Bizimkine göre telefon.
150 bin dolarlık lüks otomobili var, evinde kütüphanesi yok.
Büyük bir dolmakalem firması her yıl çok az sayıda acayip güzel ve antika dolmakalemler üretiyormuş. Mesela bir yıl deniz fili dişinden yapılıyormuş. Ben zengin olsam öyle kalemler alırım.
Kalemsiz, kitapsız, deftersiz, kütüphanesiz, sanatsız bir zengin düşünemiyorum. Milyar doları olsa bile o zengin değil acınacak bir züğürttür.
Zengin dediğin ayda bir adet Osmanlı cildi yaptırıp vitrin-kütüphanesine yerleştirmeli, onu zevk ve hazla seyretmelidir. Bir yılda 12, on yılda 120 kitap eder. Evinde küçük bir müze oluşur. Kime yaptıracak böyle ciltleri? Mesela şu anda mücellitlerin piri olan İslâm hocaya.
Ben zengin olsam, özel zarflarımı ve mektup kağıtlarımı Japon imparatorluk kağıthânelerinin el yapımı harika kağıtlarından yaptırırım.
Fakirlere bir şey demiyorum. Orta hallilere de fazla sözüm yok. İlle de zenginler... Hele Müslüman zenginler... Kitapsız, dolmakalemsiz, kütüphanesiz, zarfsız kağıtsız, mektup açacaksız, miklepli ciltsiz, yan kağıdı harika ebrudan olan ciltsiz, akaju ağacından kütüphanesiz fakir, miskin, sefil, zelil zenginler.
Be adam bunca paran var, niçin çayını antika bir Kuznetsof porselen fincan ile içmiyorsun?
Yüz milyon dolarlar içinde yüzüyorsun, bulaşık gibi çay içiyorsun. Yazık sana, yuf sana, vah sana!
Zengin dediğin ikindi çaylarını damgalı antika Rus semaverinde demletir. Porselen demlik yine antika, bardaklar kesme billur, bardak tabakları elle dekore edilmiş, kaşıklar bir âlem... Çayın yanında İstanbul'un en iyi madlenlerinden birkaç tane bulunmalı. Çay da -meselâ- Yunnan'dan gelen Çin çayıyla demlenmeli.
Zengin, nefis çayını içer, madlenini yerken yanındaki iki dostu ile tarihten, edebiyattan, sanattan, mimarlıktan, (dindarsa) tasavvuftan bahs etmeli.
Zenginlik budur.
Dövizler, faizler, ithalat ihracat, girdiler çıktılar, mallar, para para para, iş iş iş... Ne sıkıcı konular bunlar.
Gerçek zengin bir pazar otomobiline biner, İznik'e gider, Çini atölyelerini gezer, biraz alış veriş yapar.
Başka bir pazar Taraklıya gider, oradaki harika eski Türk evlerini seyr eder.
Bazen tebdil-i kıyafet eder eskicileri gezer.
Zengin odur ki, gezmek tozmak için gittiği şehirdeki müzeyi mutlaka ziyaret eder.
Kitaplı zengin, kitapsız zengin, değerli dolmakalemli zengin, tükenmez kalemli zengin, kütüphaneli zengin, kütüphanesiz zengin...
Çay diye bulaşık suyu içen zengin, nefis ve harika çayları içen zengin.
O zengin bu zengin...
Zengin mengin...
* (İkinci yazı)

İSLÂM'IN MÜJDELERİ VE UYARILARI

İslâm dininin tariflerinden biri de şudur: "İslâm çok önemli ve hayatî gerçekleri, çok önemli müjdeleri ve çok önemli uyarıları insanlara bildiren dindir."
* Gerçekler: İnsan yaratılmıştır, onun bir Yaratıcısı vardır. İnsanları Kendisine kulluk etmesi için yaratmıştır. İnsan dünya hayatındaki yaptıklarından dolayı hesap verecek, karşılık görecektir. Dünya hayatı bir sınavdır. Dünyayı sorumsuzca eğlenme, oyalanma, kendini aldatma yeri olarak görenlerin zararı büyük olacaktır.
* Müjdeler: Allaha ve Resulüne iman ve itaat edenlere, yeryüzü hayatında iyi, doğru, güzel, sâlih işler işleyenlere ebedî mutluluk ve Cennet nimetleri verilecektir.
* Uyarı ve korkutmalar: Allaha karşı gelenler, O'na isyan edenler, kötülük yapanlar, küfre ve inkâra sapanlar, adaletten ayrılanlar, zulmedenler, yeryüzünde fesat çıkartanlar Cehenneme atılacaklar ve orada, yaptıklarından dolayı azap ve çile çekeceklerdir. Müşriklerin ve kâfirlerin azapları ebedî olacak, Cehennemde devamlı kalacaklardır.
* İslâm'ın faydaları: Gerçek ve olgun Müslüman iki büyük neş'e sahibidir: Dünya neş'esi, âhiret neş'esi... Dünya işleri iyi, gerçek, olgun Müslümanların elinde olursa adalet, faydalı ilim, irfan, hikmet, barış hâkim olur. Yeryüzünde insan boyutlarına uygun bir medeniyet ve hayat nizamı olur, insanlık Yaratan'ın rızasına uygun bir yolda ilerler.
Böyle olabilmesi için şu şartlar lazımdır:
1. İnsanlar iman edecekler.
2. Bu imanları, Kur'âna ve Sünnete uygun sahih bir iman olacak.
3. İslâm doğru şekilde anlaşılacak, öğrenilecek, yorumlanacak.
4. Din ve dünya işleri âlim, ârif, fâzıl, bilge, vasıflı, güçlü, üstün gerçek Müslümanların elinde olacak.
5. Allahın Resulü (Salat ve selâm olsun ona) en güzel örnek ve model kabul edilecek.
Müslümanların âlimleri, fakihleri, kültür sahipleri, bilgeleri var güçleriyle insanlık âlemine İslâmî gerçekleri, İslâmî müjdeleri, İslâmî uyarıları bildirmekle yükümlüdür.
Şu anda ülkemizde ve bütün insanlık âleminde korkunç bozukluklar, fitneler, fesatlar, azgınlıklar, gafletler, zulümler müşahede edilmektedir (gözlemlenmektedir).
Âlimler bunlarla mücadele etmezse vazifelerini yapmamış ve suçlu durumuna düşmüş olurlar.
Evet genel, yoğun, yaygın bir müjdeleme ve uyarma hareketi başlatılmalıdır. Bu hizmet, nasıl yapılması gerekiyorsa o şekilde doğru dürüst ve yerli yerinde yapılmalıdır.
Ta ki, insanlar iman edip iyi işler işleyenlere yapılan müjdeleri bilsinler; küfr ve inkâr edip kötülük yapanları bekleyen dehşetli azap ve cezadan da haberdar olsun.
Eski Ramazan pideleri ne lezzetli olurdu... Eski kahveler mis gibi kokardı... Sarı Hâfız ne güzel okuyor... Süper Zenginler Konfederasyonunun (SZK) iftarı muhteşem mi muhteşem oldu edebiyatlarını bırakalım ve müjdelere, uyarılara kulak verelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder