1 Mayıs 2011 Pazar

Ve kavga böyle başladı1

Mayıs 2011 Pazar Karıma dedim ki: Doğum gününde nereye gitmek istersin?
Gözler parladı: Uzun zamandır gitmediğimiz bir yer olsun!

Ben de dedim ki: O zaman mutfağa gidelim.

Ve kavga böyle başladı.

Adamla kadın mışıl mışıl uyuyordu.

Sabahın üçünde dışarıdan bi gürültü geldi.

Kadın telaşla fısıldadı: Aman kocam geldi galiba!

Adam da yataktan fırladı, çıplak, korku içinde camdan atladı.

Dikenli çalıların arasından koştu doğru arabasına.

Aydı birden! Geri döndü yatak odasına.

“Yahu kadın! Senin kocan benim!”

Kadın güldü: Öyleyse niye kaçtın?

Ve kavga böyle başladı.

Kadın yatak odasındaki aynaya baktı baktı,

“Korkunç görünüyorum. Yaşlı, şişman ve çirkinim” dedi.

Adam omuz silkti: Valla gözlerin iyi görüyor maşallah!

Ve kavga böyle başladı.

Karımı lokantaya götürdüm bir gün.

Garson, nedense, önce benim siparişimi aldı: Bonfile istiyorum. Az pişmiş olsun.

Garson sordu: Deli danadan korkmuyor musunuz?

Başımı salladım, “O kendi siparişini verir” dedim

Ve kavga böyle başladı.

Lokantada yemek yiyordum karımla.

Yan masada sarhoş kadına bakakalmışım.

Karım sordu: Tanıyor musun onu?

“Eski nişanlım. Ayrıldık ayrılalı içmeye başlamış” dedim. “Hadi canım! Demek yirmi yıldır kutluyor senden paçayı sıyırmış olmayı!” dedi.

Ve kavga böyle başladı

Doğum günü yaklaşıyordu karımın.

Gülümseyerek, “Biliyor musun üç saniyede sıfırdan yüze çıkacak bir şey istiyorum” dedi.

Biliyordum araba istediğini ama tutamadım kendimi: Gidip ona bir baskül aldım!

Ve kavga böyle başladı. ŞEMS-İ TEBRİZİ DEMİŞ Kİ

Bazen, uzaklaşmak gerekir yakınlaşmak için.
Bazen hatırlamak gerekir, hatırlanmak için.

Bazen ağlamak gerekir, açılmak için.

Bazen anmak gerekir, anılmak için. Bazen de susmak gerekir, duymak için.. (Bilger Duruman’a teşekkürler)
Trende giderken bir gün

Günlerden bir gün üç adam trende bir kompartımanı paylaşıyormuş. Olacak şey değil ya, adamlardan biri İngiliz diğeri Alman, üçüncüsü de Türk’müş.

İngiliz ayağa kalkmış. Havanın çok sıcak olduğunu söyleyip camı indirmiş. İçeri bir sinek girmiş. İngiliz kılıcını çekip sineği ikiye bölmüş anında. Cebinden kartını çıkarıp göstermiş. Kartta “İngiltere’nin en ünlü kılıç kullanan adamı” yazıyormuş. Az sonra Alman indirmiş camı. Gene içeri bir sinek girmiş. Alman tabancasını çıkarıp öldürmüş sineği. Onun kartında da “Almanya’nın en ünlü tabanca kullanan adamı” yazmaktaymış. Derken Türk açmış camı. İçeri giren sineğe sallamış iç cebinden çıkardığı usturayı. Sineğe hiçbir şey olmamış. Ve Türk cebinden çıkarıp uzatmış kartını “Türkiye’nin en ünlü sünnetçisi!” yazmaktaymış kartta!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder