11 Ekim 2011 Salı

Bu adamın sonu kötü olacak!

Bütün gücünü Türkiye karşıtlığına yöneltmiş. Seçim hazırlıklarını, dış politikasını, Avrupa Birliği'nin geleceğine ilişkin perspektifini hatta ekonomi politikalarını Türkiye'yi tecrit etmeye, sindirmeye, Avrupa'nın dışına itmeye adamış. Avrupa ne ki, Türkiye'yi mümkünse Ortadoğu'dan, Balkanlar'dan, Kafkaslardan hatta Orta Asya'dan çıkarmak için yoğun çaba sarfediyor.


Bir gün Ermenistan'da, bir gün Atina'da, bir gün Kıbrıs Rum Kesimi'nde bir başka gün Tel Aviv'de... Nereye giderse gitsin değişmez tek gündemi var; Türkiye'ye duyduğu öfke. Bazı başkentlerde Osmanlı korkusunu işliyor, bazı başkentlerde soykırım tezlerini, bazılarında yeni Türkiye'nin oluşturduğu muhtemel tehditleri, bazılarında Kürt meselesini işliyor.

Öfke, büyük ihtimalle kişisel. Fransa'nın ulusal politikalarıyla tam da örtüşmüyor. Bir ülkenin ulusal politikalarının bu kadar kişiselleştirildiği çok az örnek vardır her halde... Fransa Cumhurbaşkanı, skandalların adamı Nicolas Sarkozy'nin gerçekten sorunu ne, içinde taşıdığı ama açıkça ortaya koyamadığı öfkenin kaynağı ne?

Son Erivan ziyaretinde Türkiye'ye verdi veriştirdi. Yüzünü Ağrı Dağı'na çevirip şov yaptı, fotoğraflar çektirdi. Ermeni tezleri üzerinden piyasa yaptı. Seçimler için Ermeni oylarını garantiledi!

Peki Rum Kesimi üzerinden hangi tezi işliyor? Almanya ve İsrail'le birlikte Akdeniz'de Türkiye karşıtı askeri, ekonomik ve siyasi eksen kurmaya girişirken neyi hesaplıyor? Libya'da Türkiye karşıtı gösterileri organize ederken neyi hesaplıyordu? Lübnan'da ve geniş anlamda bütün Ortadoğu'da Türkiye ile rekabete girerken hangi hesabı yapıyor?

Seçim yatırımı mı? Hayır.. Fransa'nın agresif, kişisel hırslarla bir yerlere sürüklenmesi, Türkiye ile bölgesel çatışma için cepheler açılması bugünkü dış politik gerçeklerle pek de örtüşmüyor. Bu adamın başka bir sorunu olmalı. Kişisel ya da tarihin derinliklerinden gelen ama açıklamaya utandığı ya da çekindiği bir sorunu olmalı. Bu öfkenin Sarkozy'nin zihin haritasında, bilinçaltında bir karşılığı olmalı.

Bir hırçın adam... Her ne kadar Türkiye düşmanlığı ile öne çıksa da, Fransızların bile utanmasına, onunla alay etmesine neden olan, devlet adamlığı ile asla örtüşmeyen bir karakter. Paris'teki yangınlar, isyan onun tahrikleri sonucuydu. Ülke nüfusunun yüzde onunu teşkil edenleri aşağıladı ve sokağa döktü. Şimdi, bütün coğrafyada kargaşaya yatırım yapıyor. Avrupa Birliği ve Amerika'ya öncülük etmeye yelteniyor. AB'nin İslam karşıtlığı, göçmen karşıtlığı tezlerinin temsilciliğine soyunuyor. İsrail aşırı sağı ile Fransız dış politikasını örtüştürüyor, bir ülkeyi ırkçı, dar bir alana hapsediyor.

Sanırım Fransa bu yükü uzun süre kaldıramayacak. Sarkozy'yi bir şekilde sırtından atacak. Bu hafifliğin, şımarıklığın bedelini uzun süre ödeyemeyecek. Birkaç adım sonra, Sarkozy politikaları Fransa'ya her cepheden reaksiyon olarak geri dönecek.

Ona kalsa İran'a hemen saldırmalı Batı. Suriye'ye saldırmalı, Lübnan'ı işgal etmeli, İslami hareketler kökünden kazınmalı, Kuzey Afrika yeniden sömürgeleştirilmeli, bölgenin kaynakları yeniden paylaşılmalı. Türkiye her cepheden kuşatılmalı, Anadolu'ya hapsedilmeli, gerekiyorsa Anadolu da parçalara ayrılmalı.

Gerçekten sağlıksız bir görüntü veriyor ve talihsiz bir kişilik Sarkozy.. Türkiye için, Avrupa Birliği için, Amerika için, kuzey Afrika için zaten böyle de asıl Fransa için büyük bir talihsizlik.

Ekonomik olarak batmak üzere olan bir ülkenin kendi sorunlarıyla uğraşması, daha ağırbaşlı ve sorumlu biçimde sorunlarla ilgilenmesi gerekirken, ülkesini unutmuş dünyaya akıl vermeye kalkışan şımarık bir liderle bu kritik dönemi atlatması epey zor olacak gibi.

Birkaç yıl önce Şam'da, Başbakan Erdoğan'ın yanında "Biz Türkiye ile Ortadoğu'da işbirliği yapmak istemiyoruz, ortak olmak istiyoruz" diyen bir adam, Türkiye'nin kontrol edilemeyecek bir güç olarak öne çıkmasından duyduğu rahatsızlığı bu kadar çiğ bir şekilde ortaya koyması gerçekten acınası. Amacına ulaşamayınca, çaresiz kalınca, beceriksizliğini her ülkede Türkiye karşıtlığına yatırım yaparak örtmeye çalışıyor. Erdoğan nereye giderse o da gidiyor ve aynı şeyleri yapmaya çalışıyor. Bunu da başaramıyor, başarısız olunca da hırçınlaşıyor.

Bugün, Türkiye'nin yakın çevresindeki düşmanlıkların hepsinin merkezinde Sarkozy var. Ermenistan, Rum Yönetimi, Doğu Akdeniz'deki kriz ve aklınıza neresi gelirse... Üç koldan Türkiye karşıtı eksen oluşturmaya çalışıyor.

Ama inanın fiyaskoyla sonuçlanacak, bütün Avrupa'nın güldüğü, alaya aldığı bir kişi kalacak geriye. Rol çalmaya çalışan bu uyanık, er geç bir kayaya çarpacak. Skandallarla siyasi kariyerini noktalayacak. Bu adamın sonu kötü olacak, göreceksiniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder