6 Ekim 2011 Perşembe

Erdoğan'ı İsrail'e şikâyet eden Türk subayları

Genel yayın yönetmenine ana avrat küfreden o köşe yazarı çocuk epey zorladı gitmedi.

Ablacığım denedi olmadı.

Ertuğrul Beyciğim birkaç kez yüklendi tutmadı.

Şu memlekette antisemitizm tartışması bir türlü neşvünema bulmadı.

Hülasa bu iş yürümedi.

Yürüseydi, belki Türkiye'yi antisemitizm üzerinden baskı altında tutabilirler, İsrail terör devleti de bu kadar saçmalamak zorunda kalmazdı.


Ama dedik ya, olmadı.

Olmayınca da İsrail medyası dımdızlak kalıverdi.

Yedioth Ahronoth'ta yer alan "Erdoğan Ateşle Oynuyor" başlıklı yorum tastamam bunun göstergesi: "Türk subayları ise kendilerine bağlı olduğu sürece bir askeri çatışma olmayacağı yanıtını verdiler. Ancak, Türk askerleri, Erdoğan'dan korkuyorlar..."

Vay canına!

Türk askeri Erdoğan'dan, yani Başbakanından korkuyormuş! Bu yüzden de

Akdeniz'de çatışma tehlikesi varmış.

Tersi olsaymış; Erdoğan askerden korksaymış, Akdeniz barış gölü olacakmış demek ki.

E haliyle İsrail terör devleti de uluslararası sularda istediği sivil gemiye istediği zaman "barış" götürmeye devam edebilecekmiş.

Erdoğan askerden korksaymış...

Yani Oktay Ekşi gibi köşe yazarlarının Yassıada tehdidine pabuç bıraksaymış İsrail'le sürgit barış içinde yaşayacakmışız.

"Topyekûn Savaş" naralarının terennüm edildiği günlerdeki gibi demokrasimize balans ayarı yapılmaya devam etseymiş zaten hiç sorun olmazdı.

Erdoğan askerden korksaymış...

170 adet M - 60 tankının modernizasyon ihalesini 1 milyar 35 milyon dolara İsrail terör devletine verdiğimiz günlerdeki gibi işler tıkırında gidecekmiş.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ihalenin İsrail'e verilmesi için son derece kararlıydı hani.

Ne ki, mevzu medyaya sızınca 1 milyar 35 milyon dolarlık ihale birden 668 milyon dolara düşmüştü.

Ne günlerdi!..

İhale medyaya sızdı diye nerdeyse yarı yarıya indirim yapılıyor, kimsenin kılı kıpırdamıyordu.

Kimsenin kılı kıpırdamıyordu ama birileri "En güvenilir kurum" anketlerini art arda patlatılıyordu.

TSK da, maşallah, birinciliği kimseye kaptırmıyordu.

E tabi devir değişti.

Askerin sivil demokratik hükümetlere boyun eğdirme yeteneğinin güven telakki edildiği günler eskide kaldı.

Bu da haliyle İsrail'in Türkiye'ye olan güvenini sarstı.

İsrail medyasında yer alan mahut ifadeyi hatırlamanın tam vaktidir: "Türk subayları ise kendilerine bağlı olduğu sürece bir askeri çatışma olmayacağı yanıtını verdiler..."

Peki kimmiş bunlar?

İnisiyatif kendilerinde olduğu müddetçe çatışma çıkmayacağı garantisi veren bu subaylar kim?

Söz konusu ifade size neyi hatırlattı bilmiyorum ama bana (bir generalden alındığı iddia edilen haberlerle) sivil demokratik hükümetlerin kulağına kar suyu kaçırma tekniklerini fena halde hatırlattı.

Hayır yani, bu mefruz Türk subayların maksadı ne?

Kararı kendileri verdikleri sürece İsrail'le gül gibi geçinip gideceğimizi, çatışma çıkma ihtimalinin mümkün olmadığını dile getirmekle ne demek istiyorlar?

Erdoğan'dan korktukları için İsrail'le olası bir çatışmaya engel olamayacaklarını söylemekle neyi elde etmeye çalışıyorlar?

"Biz uğraştık uğraştık halledemedik; Ayışığı, Sarıkız, İrtica Eylem Planı, İnternet andıcı, Balyoz falan para etmedi; medet ey İsrail..." mi demek istiyorlar?

Değilse nedir?

Yoksa...

İsrail terör devleti Akdeniz'de bir çatışma planlıyor da şimdiden yolunu mu yapıyor?

"Bakın işte asker olsaydı çatışma çıkmazdı; Erdoğan sizi savaşa soktu..." demenin yollarına taşlar mı döşüyor?

Prof. İhsan Dağı mealen şöyle bir şey söylemişti galiba: Vesayet rejimini kapıdan kovarsın bacadan girer.

Öyledir.

Dış politika çoğu zaman iç politikayı belirler, aman ha!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder