7 Ekim 2011 Cuma

Vetonun anlamı

07 Ekim 2011 Cuma

'Veto' Latince kökenli bir sözcük ve 'İtirazım var' anlamında kullanılırmış. Günümüzde ise 'Veto' sözcüğü genel olarak BM Güvenlik Konseyi'ndeki oylamalarla gündeme gelmektedir. Nitekim önceki gün yapılan oylamada Rusya ve Çin, Batılı ülkelerin Esad yönetimine karşı hazırladıkları karar tasarısını veto ettiler. Haberi mutlaka okumuş ya da duymuşsunuzdur. Şimdi gelin birlikte haberin anlam ve detaylarına bakalım.

1- 'Veto' hakkı BM Güvenlik Konseyi'nde 5 ülkeye tanınmıştır. Başbakan Erdoğan'ın deyimiyle bu garip uygulamanın ortadan kaldırılması için bu ülkelerin onayı gerekiyor. Yani dünya sonsuza dek bu ülkelerin veto 'rahmeti' ile yaşamak zorunda!
2- Ruslar veto kullanma konusunda rekor kırmış. Sovyetler döneminde 118 kez veto hakkını kullanan Ruslar 1990'dan sonra bu hakkı yalnızca 2 kez kullanmış. Ama asıl sürpriz Amerikalılarda çünkü onlar 77 kez veto kullanmış ve bunun 60 kadarını İsrail için yapmış. Geri kalanı da Güney Afrika ve Rodezya'daki ırkçı yönetimleri kollamak için. 1945'ten bu yana İngilizler 32, Fransızlar 18 ve Çinliler yalnızca 5 kez veto hakkını kullanmış.
3- Ancak Suriye ile ilgili son oylamada en önemli konu Çin ve Rusya'nın ortak hareket edip 'Emperyalist ve Sömürgeci' ülke Fransa, ABD, İngiltere, Almanya ve Portekiz'in hazırladığı karar tasarısını birlikte veto etmesidir. Çin, bundan 29 yıl önce yani 1972'de yine Ortadoğu ile ilgili bir konuda Sovyetler Birliği ile birlikte ortak veto hakkını kullanmıştır. Bu nedenle önceki günkü vetonun çok farklı bir anlamı var. Demek ki bütün siyasal ve ekonomik verileriyle Rusya ve Çin, Batılı ülkelerin uluslararası politikalarından çok rahatsız ve birlikte karşı koymanın gereğine inanıyor. Bu verilerin ne olduğunu merak edenler biraz araştırsın. Ancak şu kadarını söyleyebilirim: Sudan'ın parçalanmasından, Libya'nın işgal edilmesinden ve Batılı ülkelerin Afrika ve Ortadoğu'daki pis oyunlarından en çok zarar gören ülke dünyanın ikinci güçlü ekonomisine sahip Çin'dir. Ruslar ise Batılı ülkelerin Ortadoğu politikalarından ve özellikle Füze Kalkanı Projesi'nden çok tedirgin. Batılıların Ortadoğu politikalarının hedefi Suriye ve İran olduğunu bilen Moskova bu iki ülkeye destek vererek kendi çıkarını kollamaya çalışıyor. İran'a nükleer program konusunda yardım eden Rusların yakında Suriye'ye de Füze Kalkanı Projesine karşı füze verirse kimse şaşırmasın.
4- Gelelim veto hakkı olmayan ancak karar tasarısına karşı olduğu için çekimser oy kullanan diğer ülkelere. Bunlar Lübnan, Güney Afrika, Brezilya ve Hindistan. Bir Arap ülkesi Lübnan'ı bir yana bırakırsak geri kalan üç ülkenin ne denli önemli ve anlamlı olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Güney Afrika, Başbakan Erdoğan'ın iki gün önce ziyaret ettiği ve oradan Suriye'ye sert eleştiriler yaptığı ülke. Uluslararası politikada Mandela'dan dolayı Güney Afrika'nın önem ve değerini bilmeyen yok. Brezilya ise Türkiye ile birlikte bir yıl önce İran karşıtı bir karar tasarısına karşı 'hayır' oyu kullanmıştı. Brezilya birçok nedenden dolayı Latin Amerika'nın da en önemli ülkesidir. Birçok nedenden dolayı çok önemli olan bir diğer ülke Hindistan'ı ve Asya dengelerindeki yerini burada anlatmanın bir anlamı yok.
İşte yukarda özetlemeye çalıştığım bu kısa notlardan dolayı ABD ve müttefikleri şimdi çok sinirli. Çaresiz kalan ya da öyle görünmek isteyen ABD'nin Dışişleri Bakanı Clinton bakın dün ne diyordu:
'Bazı ülkeler Suriye'ye yönelik baskılarını artırarak sürdürecek. Biz de onlarla işbirliği yapacağız'.'
Amerikalılar bunu hep yapar ama sonunda işbirliği yapıp bu ülkeleri ve onların yöneticilerini yarı yolda bırakıp kaçarlar. Tıpkı Irak ve Afganistan'da olacağı gibi. Tıpkı yıllardır kendilerine hizmet eden İran Şahı, Menderes, Saddam, Mübarek, Bin Ali, Kaddafi ve diğerlerine yaptıkları gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder