11 Ekim 2011 Salı

Gülen Hareketi ve PKK

12 Ekim 2011 Çarşamba

New York

Fethullah Gülen Harekatı Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki faaliyetleri nedeniyle PKK’nın tepkisini çekiyor.

Hem Kandil, hem sokaktaki kimi Kürt başta KCK operasyonu olmak üzere bölgedeki gelişmelerden hareketi sorumlu tutuyor.

Seçim zamanı gördüğümüz üzere, Hareket’le ilişkisi olduğunu düşündüğü din adamlarını doğrudan hedef alıyor.

Oysa somut hayata baktığımızda bu Hareket’in mensuplarının Kürtlere ve toplu haklarına çok olumlu baktığını görüyoruz.

Los Angeles’taki ziyaretimiz esnasında rehberimiz İspanyolca ve Çince’nin Kaliforniya’da resmi dil olduğunu söylediğinde, Anadolu’dan gelen birçok insan olumlu tepkisini dile getirdi.

Bu sadece göstermelik bir tepki değil çünkü Hareket bölgede Kürtçe yayın yapan televizyonlar kuruyor.


Çünkü müslüman kimliğini öne alıyor ve bölge insanına mesajın hangi dille gittiğinden çok gitmesine önem veriyor.

Ayrıca her dilin yaradanın eseri olduğuna inandığı için bir dili baskılamanın günah olduğuna inanıyor.

Buna rağmen PKK Gülen Hareketi’ni hedef alıyor.

Çünkü Hareketi bölgede kurmaya çalıştığı mutlak iktidara rakip görüyor.

Kendinden farklı düşünen Kürt aydınlarını hedef alıp yok etmeye çalıştığı gibi Hareketi de hedef alıyor.

Bu da Kürt Sorunu’ndan ayrı olarak PKK sorunu ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

Demokratik reformlar elbette gerçekleştirilmeli, Kürtlerin anadilde eğitim başta olmak üzere tüm hakları yeni anayasada yer almalı.

Ancak bu adımların PKK sorununu çözeceğini düşünmek bu tablo karşısında saflık olur.

Çünkü PKK’nın asıl amacının Kürtlere temel hakları sağlamanın ötesine geçtiği, bölgeyi yönetmeyi hedeflediği ortada.

Kürt sorununun taşıyıcılığını yapan bir örgüt olarak yeni dönemin yöneticisi olmayı en öne koyuyor.

Bölgedeki gelişmelere bu gözle bakmakta yarar var.

Demokratikleşme adımları PKK’nın şiddet eylemlerini sona erdirmeyecek ama bölge halkı arasındaki desteğinin daha fazla sorgulanmasına yol açacaktır.

Onun için demokratik açılımın bir an önce başlaması gerekir.

Ayrıca bölge gençliğini hem şiddetin, hem de uyuşturucunun pençesinden kurtaracak bir organizasyona hız verilmeli.

Demokratikleşme, gençleri sokaktan kurtarmayı hedefleyen bir programla birleştirilmeli ve bunu dağdaki gençleri kapsayan bir genel af hedeflenmeli.

Bölgede orta ve uzun vadede barış ve huzuru sağlamanın yolu bence bu.

Sahici adam!

Sabah, Star, Zaman, Bugün, Yeni Şafak ve bu gazetede yazanlar yandaş.

Çünkü AK Parti’nin demokratikleşme, Türkiye’yi küresel sistemin parçası yapma politikalarını destekliyor, sivilleşmenin arkasında duruyor.

Yandaş olmayan gazeteciler, Ergenekoncular ve Balyozcularla kucak kucağa oturup demokratik gazetecileri sindirmeye çalışırken en çok kullandığı deyim yandaştı.

Bugün askerin umut olmadığı, AK Parti’nin kalıcı olduğu anlaşıldı şimdi yandaş yancıları türedi.

Başbakan Erdoğan’ın en acılı günlerinden birini fırsat bilip sahici adam güzellemeleri yapıyorlar.

Bu yolla göze gireriz, darbeci çabalarımız unutulur diye düşünüyorlardır.

Doğrudur...

Hedefiniz iktidarın yanına yanaşmaksa, fikir mücadelesi değilse kendinize mutlaka masada bir yer bulursunuz.

Çevreye bakınca örneklerini sıkça görüyoruz.

Bu tiplere yandaş dememek lazım.

İzmir’de bunlara uygun düşen bir deyim vardı ama yazmayayım, çocuklara ayıp olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder