4 Ekim 2011 Salı

İyi ki doğmuşun Neyzen Baba

28 Ocak 1953... Beşiktaş'ta Sinan Paşa Camii avlusu tıklım tıkış dolu. Sırf orası mı? Cami avlusundan taşan kalabalık; ana caddeleri, kahveleri, yolun karşısında ki Barbaros Bulvarı'nı da doldurmuş halde.
Tuhaf bir 'Profili' var cemaatin. Üst düzey bürokratlar, anlı şanlı profesörler, siyasiler, sporcular, sanatçıların yanı sıra çoğu ipten kazıktan kurtulma tipler, hane-i berduşlar, ayakta durmakta zorlanan alkolikler. Çünkü cenazesi kalkan herkesten biraz, herkeste de ondan biraz olan bir adam., Neyzen Tevfik'tir.

Tanıtalım onu

Sızlanmayı bırakalım da genç kuşaklara ucundan acuk olsun tanıtalım Neyzen Baba'yı. Derler ki; henüz 7-8 yaşlarındayken eşkıyanın çarşıda götürdüğü insan başlarını görmesiyle bağlantılı olarak sara nöbetleri başlamıştır.
Ailesinin yaşadığı Urla'da usta bir neyzenden nota bilgileri alarak kendini geliştirir.
İleride şairliğini de etkileyecek olan Mehmet Akif Ersoy'la tanışır, Farsça öğrenir.
İzmir idadisinde bir süre okuyarak bitirmeden ayrılır. Bir süre sonra İstanbul'a yerleşir ve Galata Mevlevihanesi'ne devam eder. 1902 yılında Bektaşi Dervişi olur Neyzen baba. Usta bir neyzendir lakin hiciv ve taşlamalarıyla ünlenir.
1946'da, basın yararına düzenlenen bir konserde çalar. Yaptığı taksimlerle izleyicileri büyüler. 1949 yılında, dostlarından İhsan Ada, Neyzen Tevfik'in eserlerini, onun gözetimi altında, Azâb-ı Mukaddes adı ile kitaplaştırır. 1951 yılında "Onu Affettim" adlı bir filmde önemli bir rolde gözükür. 1952 yılında, arkadaşlarının ısrarı ile Şehir Komedi Tiyatrosu'nda jübilesi yapılır.

2 Neyzen Tevfik anısı

Neyzen Tevfik'e doktor içkiyi menetmişti.
Fakat Peyami Safa bir gün üstadı ziyarete gittiğinde odanın bir köşesinde bir fıçı şarap gördü.
- Bu ne bre üstad? Hani sen artık içmeyecektin?
- Ne yaparsın oğul. İçmezsem kuvvetten düşüyorum.
- Peki, içkinin faydası oluyor mu?
- Ne diyorsun olmaz olur mu? Mesela bu fıçı buraya ilk geldiği zaman yerinden kımıldatamıyordum, şimdi iki elimle kaldırabilirim..

Gıt gıt gıdak

Neyzen Tevfik'e muhabir yazacağı romanı anlatıyordu. Sonuna gelince Neyzen yüzünü buruşturdu:
- Bu mevzuyu beğenmedim!..
- Öyle ama, siz hiç roman yazmadınız.
Nasıl fikir yürütüyorsunuz?!.
Neyzen Tevfik kızdı:
- Ben yumurtanın da iyisini, bayatını anlarım. Fakat hiç yumurtlamadım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder