6 Ekim 2011 Perşembe

Öcalan’a hücre cezasını kim engelliyor?

LOS ANGELES
AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yalçın Akdoğan’ın Star’da yayınlanan röportajını ilgiyle okudum.
Özellikle KCK operasyonlarına ilişkin analizi içimi rahatlattı.
Başbakan Erdoğan’ın çevresinde olayları doğru okuyabilen ve PKK’yla ilgili ezberlerin dışına çıkan birisi olması önemli.
KCK iddianamelerinin ekleri aslında PKK’yı anlamak için bir hazine.
Orada binlerce sayfa tutan tapelerde hem telefon konuşmaları hem de KCK toplantıları var.
Dağdakilerle kendi aralarında yaptıkları konuşmalarda da temel eksen “para”...
Sürekli paradan bahsediyorlar, sürekli el değiştiren, bir yerden bir yere aktarılırken belli yüzdeleri kırpılan para trafiği var.

Aynı Titan Saadet Zinciri gibi...
Sisteme dahil olanın zenginleştiği bir durum sözkonusu.
Eski Türkiye’de malı hamuduyla götürenlerde çok katı Atatürkçülük söylemi olurdu.
Bu söylemle kendilerine koruma sağlarlardı.
En ufak bir yolsuzluğuna temas etseniz “Atatürkçü olduğum için...” diye başlar ve sizi hareket edemez hale getirirlerdi.
Şu an PKK’yı yöneten kadro da böyle.
BDP’lisi de PKK’lısı da...
Bölgede ihaleler, vergi adı altında alınan haraçlar, uyuşturucu paraları oluk oluk akıyor ve bu insanlar nemalanıyorlar.
Diyarbakır sokaklarında dolaşan “S Serisi Mercedes’lerin” sırrı bu. Nurettin Demirtaş’ın kardeşinin altındaki 300 bin liralık araba da böyle...
BDP de Kürtlerin Tek Parti Rejimini kurmak istediği için, CHP’nin istibdat rejiminden birebir kopyalama yapıyor.
Nemalanan bu kesime dokunduğunuz anda “Seçilmiş sivil siyasetçiyiz, Kürt olduğumuz için...” diye başlıyor ve elinizi kolunuzu bağlamaya çalışıyorlar.
Lakin, son dönemde çatlak başladı.
KCK, BDP ve HPG arasında karşılıklı ayrılıklar var. Herkes kendi çıkarı peşinde şu an.
BDP’liler Meclis’e girdi, birikmiş maaşları cebe indirip, dokunulmazlığı kaptılar.
KCK’lılar kasalarda birikmiş paraları kapma derdinde, herkes kaçacak delik arıyor.
HPG ise varlığını sürdürme korkusuyla şiddeti körükleme peşinde.
HPG’nin başındaki Fehman Hüseyin’in, “BDP Erdoğan’ı dinleyip Meclis’e girdi. Bize sormadılar, bizi bağlamaz eylemlere devam” talimatı bu çerçevede.
Tüm bunları sağlayan ise örgütün çimentosunun susturulması.
Yani: Öcalan...
Avukat görüşmeleri kesilince; tamamen menfaat üzerine kurulu, bölgedeki taban desteği AK Parti kadar bile olmayan ve dağılması kolay bu yapıyı bir arada tutan Öcalan Zamkı buharlaştı...
Bakın, Ramazan’da sevgilisiyle kafayı çeken Bengi Yıldız hakkında bile karar veremiyorlar. Dağın dediğini mi yapsak, tabanı mı dinlesek, BDP yönetiminde mi karar alsak bilemiyorlar.
Keşke Öcalan’a sorabilsek modundalar.
Bu yüzden Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmemesi önemli.
Ancak, Öcalan’a hücre cezası verildiğini ama bunun uygulanmadığını öğrendim.
Bu ayrıcalık son derece hatalı.
Hücre cezası uygulanmalı ve avukat görüşmelerine de asla ama asla izin verilmemeli. Verildiği an bütün yapı bir araya gelecek ve süreç inanılmaz zor bir hal alacak. Çünkü Öcalan artık bir teröristten ötesi...
O profesyonel bir psikolojik harpçi...
Yalçın Akdoğan’ın sözleri önemliydi.
Gerçekten de güvenlik açısından işler iyi gidiyor.
Öcalan’ın susturulduğu, para kaynaklarının kurutulduğu, dağdakilere hava operasyonlarının devam ettiği bu süreç iyi gidiyor.
Paniğe gerek yok...
Kod Kemal’e NOT:
Yazılarında beni anmadan cevap veriyorsun ama artık güne beni okuyarak başladığını biliyorum.
Bir okur daha kazandım.
Hudson zokasını yuttun.
Kendini profesyonel görüyorsun ama şişirilmiş bir balon olduğun böylece açığa çıktı. Meclis’e gidip beni sağa sola şikayet etmen, sırtını birilerine dayayarak yükselmiş olduğunu ortaya çıkarıyor.
Beni de kendin gibi sanıyorsun.
Şikayet ettiklerinden de çekinmem, senden de.
Sırtımı gazetem ve okurlarımdan başkasına dayamam bilesin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder