26 Haziran 2011 Pazar

Çözmeyiveririz!

Kürt kardeşlerimiz mecliste yemin etmemeye, yani meclis çalışmalarına "fiilen" katılmamaya hazırlanıyorlar.
Maaşları işleyecek, milletvekili olmanın haklarından yararlanacaklar, fakat görevlerinden kaçınacaklar.
Cumhurbaşkanımız "çözüm yeri meclistir" diyor ama Apo kulak asmıyor galiba...
Öte yandan, bazı faşist eğilimli elemanları bir türlü kodesten çıkarılmayan CHP saflarında da benzer bir boykot eğilimi belirdi.
Eh, kendileri bilirler.
MHP de benzer bir şekilde mağdur oldu ama o boykot etmeyecek.
Yani, meclisin tablosu, iki muhalefet partisi katılmasa bile, toplanmaya da yeterlidir, kanun yapmaya da. (İnanmıyorsanız, bu işlerin uzmanı olan "367 Sabih"e sorunuz.)
Ne olur? CHP kurultaylarına, BDP dağlarına döner, bir yandan basın ukalalık eder, öbür yandan da meclis tıkır tıkır çalışır, yeni anayasayı bile yapar. (Erken seçim isteyecekler avuçlarını yalarlar.)
Böylece Kürt meselesi de "PKK'nın istediği yönde" çözülmemiş olur!
Bize göre hava hoş kardeşim, biz o meseleyle doksan yıldır yaşıyoruz, siz düşünün.

Beterini gördük Sevilay


Sevilay Yükselir bacım, bazı CHP yöneticilerinin işlerinden kovdurdukları gazetecileri anlatmış uzun uzun.
İyi niyetli ve dürüst bir genç kadın olduğu için hem şaşırmış hem üzülmüş. Biz altmış yıldır bu ülkede kaşarlandığımız için hiç şaşmadık.
Sevilay bacım, eskilere gitmeye gerek yok, birkaç ay öncesinden küçük bir örnek vereyim:
Çok solcu, çok devrimci, çok emekten yana, çok demokrat, çok özgürlükçü, çok güleryüzlü, çok bıyıklı bir sinemacı var. Yazı mazı da yazıyordu.
Satmayan ve okunmayan bir gazetede yazdığı için çok kişinin haberi olmadı: Bu adam, benim ve Emre Aköz'ün SABAH'tan kovulmamızı istedi. Ahmet Çalık'a bir açık mektup yayınladı ve "gidecek başka yerleri yok, kovun bunları" dedi, yani işsiz ve aç kalsınlar diyecek kadar rezilleşti.
Peki sonra o adam ne mi oldu?
Şu anda aklıma hemen Neyzen Tevfik'in o unutulmaz dörtlüğü geliyor tabii: "Bizdeki kayda göre o şimdi mebus dediler!"
Şiirin baş tarafını yazmadım, çünkü bu canlıya adam demek zorunda kalıyorum. Neme lazım, yargıç da öyle sanır da başım ağrır.
Sevgili Sevilay, yaşın ilerledikçe daha nice "solcu" tanıyacaksın bu ülkede.

Bilgisayarımı çalan vatandaş

Koskoca havaalanının göbeğinde, bir an için yere bırakıp arkamı döndüğüm dizüstü bilgisayarımı çabucak sallasırt edip götüren vatandaş!
"İnsaniyet namına" onu getirip gazeteye bırakmanı falan istemeyeceğim, çünkü insan olmadığını kanıtladın. Helal ettim (son günlerde moda ya...)
Uyanık geçindiğim için bu da bana bir ceza olsun bari. Güle güle kullan demem ama kullan. Fakat sakın ola ki modem hattımı da kullanmaya kalkma, kapattırdım, talimat verdim, hemen enselenirsin, haberin olsun.
Emniyet Müdürlüğü İnternet ve Bilişim Suçları Şubesi'ne de özel not: Şimdi bu it oğlu it birtakım uygunsuz sitelere girmeye falan kalkar, benim bir dahlim yoktur, kapıma dayanmayınız. Bilgilerinize arz ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder