29 Haziran 2011 Çarşamba

Ha boykot, ha protesto...

CHP-BDP el ele Kandil’e!Meclis Başkanlığı’nın davetlisi olarak, dün “yemin töreni”ni izlemek üzere Meclis Genel Kurulu’ndaydım...
Ankara Temsilcimiz Yener Dönmez’le birlikte Meclis’in her yanını dolaşma, karşılaştığımız “bakan” ve “milletvekilleri”ne “hayırlı olsun” deme imkanı bulduk...
Bu arada Meclis muhabirimiz Ali Eyvaz’ı da “Akit’in Meclis Bürosu”nda ziyaret edip, çayını içtik...
Kendileriyle görüşme fırsatı bulduğumuz bakan ve milletvekillerinin yüzünde “buruk bir sevinç” vardı...
Öyle ya; bir “demokrasi şöleni” olması gereken “yemin töreni”, bir yandan BDP’li milletvekillerinin “boykot”u, bir yandan da CHP’li milletvekillerinin “protesto”su ile gölgelenmişti.
KILIÇDAROĞLU’NUN FİKRİNİ BAYKAL DEĞİŞTİRMİŞ
Öğrendiğim kadarıyla;
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tavrı, aslında “yemin etmek”ten yanaymış...
Ama eski genel başkan Deniz Baykal’ın;
“Ben protesto edecek ve yemin törenine katılmayacağım” şeklindeki açıklaması, Baykal’ın eline koz vermek istemeyen Kılıçdaroğlu’nun kararının değişmesine yol açmış.
Sonuç itibariyle;
BDP’liler, eylemlerinin adını “boykot” koyup Meclis’e gelmezlerken, CHP’liler de; “Ergenekon sanıklarının tahliye edilmemesi”ni “protesto” edip; Meclis’e geldiler ama “yemin” etmediler.
Duyduğuma göre;
“Meclis Başkanı” olması kuvvetle muhtemel Cemil Çiçek, CHP’lilerle, adeta “Mekik Diplomasisi” yürütmüş ama ikna edememiş...
Cemil Çiçek’in görüşmeleri bugün de devam edecek.
Bir çözüm bulabilirler mi?..
Bana göre, biraz zor!..
Zira; Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay yerine, CHP, diyelim ki “Danıştay Cinayeti” sanığı Alparslan Arslan’ı aday gösterdi ve o da seçildi...
Ne yani;
“Millet oy verdi” diye, Alparslan Arslan’ın da “tahliye” edilmesini mi isteyeceklerdi?
Bence, CHP’nin dünkü tavrı, bir “Anamuhalefet Partisi” tavrı değil, “uç partiler”in sergileyeceği bir tavırdır...
HEDEF ERGENEKON SANIKLARINI AKLAMAK MI?
Şu hale bakın;
CHP gibi köklü bir parti, BDP gibi “ırkçılık” temeline oturan bir parti ile “aynı paralelde” tavır sergiledi!..
Diyorlar ki;
“Meclis çözüm bulsun!”
İyi de, neye çözüm bulacak Meclis?..
Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ın şahsında “Ergenekon sanıkları”nı mı aklayacak?..
Balbay ve Haberal Meclis’e gelirlerse, millet sormaz mı o zaman;
“Tuncay Özkan’ın suçu ne?”
Kaldı ki;
Haberal ve Balbay’ın Meclis’e gelmeleri demek, “tüm Ergenekon sanıklarının önünün açılması” demek!..
Tabii bu da, “Ergenekon operasyonları”nın boşa çıkması demek!..
Millet demez mi o zaman;
“Madem bu adamları tahliye edecektiniz; o halde bunca operasyonu niye yaptınız?..”
Hasılı kelam;
İki ucu pis bir değnek!..
CHP’lilerin; “Meclis’e gelip de yemin etmeme” tavrına karşılık, televizyonlardan da izlediğiniz gibi MHP’liler Meclis’e geldiler ve “yemin”lerini ettiler.
Oysa, onlar da CHP’liler gibi davranabilir, “yemin” etmeyebilirlerdi...
Öyle ya; onların da Engin Alan’ları var ve o da “tahliye” edilmedi...
MHP’nin sergilediği “sağduyulu” tavır, sanıyorum kamuoyu tarafından takdir edilecektir.
DİCLE BAHANE, HEDEF APO!
Gelelim BDP’lilerin “boykot”una...
Malum, “Ankara’ya gitmek” için Kürt halkından oy isteyen BDP’liler, dün; Meclis yerine Diyarbakır’daydılar...
“Grup Toplantısı”nı Diyarbakır’da yaptılar ve “Meclis’i boykot” kararlarının devam edeceğini açıkladılar.
Tavırları “demokratça” değil, “militanca”dır...
Çünkü Kürt halkı, onlara;
“Diyarbakır’da otursunlar” diye değil, “Meclis’e gitsinler ve sorunlarına orada çözüm getirsinler” diye oy verdi.
Ama onlar ne yaptı;
Hatip Dicle’nin “milletvekilliğinin düşürülmesi”ni ve “KCK sanıkları”nın tahliye edilmemesini bahane ederek Meclis’e gelmediler.
Açık ve net söylüyorum;
BDP’lilerin amacı, olmayacağını bile bile Hatip Dicle üzerinde ısrarlarını sürdürmek ve bu arada diğer KCK sanıklarının tahliyelerini sağlamaktır.
Eğer Hatip Dicle’yi Meclis’e sokabilirlerse, “bundan sonraki aşama” şudur:
“2015 seçimleri”nde de Abdullah Öcalan’ı “aday” gösterip, onun seçilmesini sağladıktan sonra, yine böyle bir “boykot silahı”nı kullanarak Apo’yu da Meclis’e sokmaktır!..
Öyle ya;
Hatip Dicle “hükümlü” olduğu halde giriyorsa, Abdullah Öcalan niye giremesin?!?..
Nasıl olsa;
“Tehdit”le ve “boykot”la sonuç alıyorlar!..
Hatip Dicle’den sonuç alabilirlerse, bundan sonraki hedefleri “Apo’yu Meclis’e sokmak”tır!..
Tabii, o zaman kamuoyu sormaya başlayacaktır: “Madem Apo Meclis’e girecekti, o halde 30 yıl boyunca niye terörle mücadele adı altında bu ülkenin yüz milyarlarca doları boşa gitti, onbinlerce şehid niye verildi?..”
AK Parti Hükümeti ve de Meclis, böyle “ağır bir yük”ün altından kalkamaz!..
Dolayısıyla;
Mevcut “anayasa” varken; ne “Ergenekon sanıkları”na, ne de “KCK sanıkları”na geçit verileceğini sanmıyorum...



ÇÖZÜM YENİ ANAYASA!
Haaa, illa bir “çözüm” bulunacaksa, bütün partiler oturur, “yeni bir anayasa” üzerinde uzlaşır ve yükü de sadece AK Parti’nin üzerine atmazlar.
Ama çözüm;
Ne “boykot”tan geçer, ne de “protesto”dan!..
CHP ve BDP, bu şekilde “çözüm” bulabileceklerini sanıyorlarsa, bir an önce “işbirliği”ne girsinler ve gerekirse Kandil’e gitsinler!..
BDP, zaten “Kandil’in güdümünde” hareket ediyor... CHP de, dünkü tavrıyla “dağa uymuş” ve “BDP’den farkının olmadığını” ortaya koymuştur!..
Hadi BDP’den vazgeçtik diyelim; ama CHP, bir an önce aklını başına almalıdır!.. Zira, bu tür “gerilim politikası” ile CHP, gelecek seçimlerde “yüzde 10” bile alamaz!.
CHP “Meclis’i tıkamaya” devam ederse, millet de CHP’nin çanına ot tıkar!..
Benim Ankara’da gördüğüm bu...
Ayrıntıları yarın yazarım inşaallah...Meclis’in çiçeği burnunda vekilleriDün Meclis’te “çiçeği burnunda milletvekilleri” ile de karşılaştık... Hayli heyecanlıydılar... Bir o kadar da telaşlı...
Nereye, hangi kapıdan gireceklerini bilmiyorlardı...
Genel Kurul açılmış, “Meclis’in en yaşlı üyesi” sıfatıyla CHP Milletvekili Oktay Ekşi, Başkanlık Kürsüsü’nden konuşmaya başlamıştı.
“AK Parti’nin yeni milletvekilleri” ise hâlâ dışarılarda dolaşıyorlardı... Bir ara, birinin yanına gidip, kulağına fısıldadım:
“Hayrola, sen de mi CHP’lilere uydun?.. Meclis’e gelmişsin ama, herhalde yemin etmeyeceksin?!?..”
“Yok ya..” dedi;
“İçeri girip yemin edeceğim de, hangi kapıdan gireceğimi şaşırdım!”
Gerçekten de, Meclis, bir “labirent” gibi...
Eğer önünüze düşüp, bir yol gösteren olmazsa, ortalıkta dolanıp durmak, işten değil...
Bereket ki, benim Yener Dönmez ve Ali Eyvaz gibi “mihmandar”larım vardı da, kaybolmaktan kurtuldum.
Ama, hemen ifade edeyim:
Meclis’teki yeni düzenleme, gerçekten güzel olmuş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder