25 Haziran 2011 Cumartesi

İsrail fantezileri

1996-1997 döneminde Türkiye'nin Şam ile ilişkileri gergin iken Ankara, Tel Aviv ile bildik askeri işbirliği anlaşmalarını imzaladı. Bu anlaşmaların 28 Şubat süreci dahil Türkiye'nin iç Ve dış politikasında neleri etkilediğini sonraki yıllarda hep birlikte gördük. Ancak 1998 yazında Öcalan'ı barındırdığı gerekçesiyle Şam'ı uyaran Ankara istediğini alınca güney komşusu ile yeni bir sayfa açtı. Cumhurbaşkanı Sezer'in Haziran 2000'de Hafız Esad'ın cenaze törenine katılmasıyla başlıkları atılan bu yeni sayfa ile ilişkilerde inanılmaz gelişmeler yaşandı ve buna paralel olarak Türk-İsrail ilişkilerinde doğal sarsıntılar gerçekleşti. Bu sarsıntıların fay hattında ise hep İsrail'in tetiklediği dinamikler vardı.

Şimdi tüm bu gerçekler ortadayken İsrailli yetkililer çıkıp Türk insanı ile alay edercesine konuşuyor. Bir grup meslektaşımızı misafir eden İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısı Danny Ayalon ''Hamas'ı ikna edin elinizi öperiz'' demiş. Bu söylem için özenle ve özellikle (!) seçilen Ayalon'u herkes hatırlar. Beyefendi, Türk büyükelçisini alçak koltukta oturtarak aşağılamaya kalkışan ve sonrasında her fırsatta Türkiye'ye, Türklere ve Başbakan Erdoğan'a hakaret eden zat. Peki Türkiye, Hamas'ı hangi konuda ikna edecek? Ayalon'a göre İsrail ile barış konusunda. Yani Hamas, İsrail'i tanımalı ve silahlı mücadeleden vazgeçmeli. Ayalon ayrıca Türkiye'den Hamas'ın elindeki İsrailli askeri kurtarmasını istiyor. Fazla uzatmaya gerek yok. Ayalon resmen Türk insanı ile alay ediyor çünkü:

1) Şubat 2006'da Hamas'ı ikna etmek için Halit Meşal'i Ankara'ya çağıran AK Parti hükümeti İsrail, ABD'deki Yahudi lobileri ve Türkiye'deki uzantıları tarafından yoğun saldırıya uğradı.

2) 2007'de dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Hamas'ın elindeki İsrailli askeri kurtarmak için gizli diplomasi yürütürken İsrailli yetkililer bu süreci baltaladı.

3) 2008'de ise Türkiye farklı bir yol denedi ve İsrail'i Suriye ile barıştırarak bölgede kapsamlı bir barış sağlamak istedi. Ancak İsrail Başbakanı Olmert her şey bitmek üzereyken bildik oyununu oynadı ve Başkanı Erdoğan'a kazık atmaya kalkıştı. Sonrasında Mavi Marmara hikayesi. İsrail'in geleneksel ve karakteristik politikalar ile ilgili daha birçok şey anlatılabilir. Şimdi tüm bunlar ortadayken İsrailliler barışsever kesildi. Bunu yutan varsa söylenecek hiçbir şey kalmıyor. Nasıl olsa politika sanatı her zaman her şeyi gerektirebiliyor. Baksanıza ABD'deki Yahudi lobilerinin ricası ile Mavi Marmara gemisi Gazze'ye gitmekten vazgeçti. İsrail Medyası ise günlerdir Türklerle İsraillilerin görüştüklerini ya da görüşeceklerini yazıp duruyor. Ama aslı bombayı ABD Dışişleri Bakanı Clinton patlattı. Ona göre  ''Suriye, Türkiye'yle çatışma çıkarabilir''. İsraillilerden sonra Bayan Clinton da Türk insanının zekası ile alay etmeye başladı. Eğer Clinton kendi söylediklerine inanıyorsa o zaman ben onun zekasından şüphe ederim. Çünkü kendi halkı ile başı belada olan Şam'ın Türkiye ile çatışma çıkarmasından söz etmek hayalin ötesinde bir hesap olmasına karşın ancak Amerikan ve İsrail provokasyonlarında bir olasılık olabilir. İsrail, ABD, Fransa, İngiltere ve benzeri ülkelerin bu konularda ne denli uzman olduklarını tarih binlerce kez kanıtlamıştır. Biz ders almadığımız sürece de daha bir o kadar kanıtlayacağa benzemektedir. Boşuna Batılılar kitaplarda ''Uluslararası ilişkilerde ebedi dostluklar yoktur'' dememişler. Boşuna bizler de papağan gibi bu söylemleri tekrarlamıyoruz.

Boşuna bizler hiçbir zaman kendi inisiyatiflerimizi kullanarak ebedi dostluklarımızı kurup koruyamıyoruz. Boşuna İsrailli yetkililer her seferinde ortaya çıkıp bizlerle alay etme cesaretini bulmuyor. Ve boşuna kazık yiyen taraf hep biz olmuyoruz.  Çünkü tüm bu coğrafyada yaşayan bizler her şeye alıştırıldık. Çünkü biz Türkler, Araplar, Kürtler, Acemler ve bu coğrafyanın tüm insanları hiç sıkılmadan aynı rezil oyunu yüzlerce kez seyrederek  Batı'nın bize böyle davranmasını peşinen hak ediyoruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder