27 Haziran 2011 Pazartesi

Her şey gibi milletvekili yemini de değişir...

Ne kadar çok "Yemin" var insanların hayatında, hiç düşündünüz mü? Bir kabahati inkâr etmek için çocukluktan başlayan "İki gözüm kör olsun ki" diye başlayan yeminlerle adım atarız yaşama.
Derken milletvekili oluruz ve Anayasa'da yazılı olan yemini, içeriğini fazla irdelemeden tekrarlarız TBMM kürsüsünden.
Ama yaşam gibi yeminler de değişir.
Örneğin Osmanlı sonrasındaki ilk Anayasa'mızda (1921) bir yemin metni yokken, 1924 Anayasası'na şu yemin (tahlif) metni girmiş:

"Vatan ve milletin saadet ve selâmetine ve milletin bilâ kaydü şart hâkimiyetine mugayir bir gaye takip etmeyeceğime ve cumhuriyet esaslarına sadakatten ayrılmayacağıma vallahi."
Değişim 1924 Anayasası'ndaki 16'ncı milletvekili yemini maddesini de etkilemiş.
1928'de Anayasa'dan "Türkiye Devleti'nin dini İslam'dır" ifadesi de çıkartılırken "Yemin" şöyle olmuş:
"Vatan ve milletin saadet ve selâmetine ve milletin bilâ kaydüşart hâkimiyetine mugayir bir gaye takip etmeyeceğime ve cumhuriyet esaslarına sadakatten ayrılmayacağıma namusum üzerine söz veririm."

Artık ant içiliyor
Derken siyasal yaşamımıza 27 Mayıs darbesi ertesinde Kurucu Meclis tarafından yazılan 1961 Anayasası'nın 77'nci maddesindeki "Ant-içme" girdi...
Bu yemin de şöyleydi:
"Devletin bağımsızlığını, vatanın ve milletin bütünlüğünü koruyacağıma; milletin kayıtsız şartsız egemenliğine, demokratik ve lâik cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağıma ve halkın mutluluğu için çalışacağıma namusum üzerine söz veririm."
Bugün ise milletvekilleri 1982 Anayasası'nın "Ant içme"yi düzenleyen 81'inci maddesine göre şu yemini edecekler:

Bu son yemin
"Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim."
Acaba neden bu yeminler hem uzuyor, hem içerik değiştiriyor, hem de ideolojik içerikler ekleniyor bunlara? Neticede son yeminin bulunduğu Anayasa 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi ertesinde atanan Danışma Meclisi tarafından ve Milli Güvenlik Konseyi gözetiminde yapıldı.

Yeminin gerekçesi
Bu Meclis'in Anayasa Komisyonu, "Antiçme" maddesinin gerekçeleri arasında şunları da vermiş:
"Danışma Meclisi'nce kabul edilen ant içme kenar başlıklı 89'uncu maddede yer alan 'Atatürk inkılaplarına' sözcükleri Atatürk'ün benimsediği ve uyguladığı ilkelere de yer verilmek ve bu ilkelere bağlı kılınmayı sağlamak amacıyla 'Atatürk ilke ve inkılaplarına' şeklinde değiştirilmek suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin göreve başlarken yapacakları ant içmeye daha etkin bir anlam verilmiştir."

Anti-modernist yemin
Evet... Demek ki bugün "Daha etkin anlamlı" bir yemini tekrarlayacaklar milletvekilleri... Burada sorun Atatürk'ün hem Cumhuriyet'in, hem de CHP'nin kurucusu olmasından mı kaynaklanıyor acaba?
Yani bu yemin metnine "6 Ok'a bağlı kalacağım" ifadesi konulsaydı daha öz ifade edilmez miydi "İlke ve inkılaplar"ın kapsamı? Eğer İngilizce biliyorsanız Google'a girip "Oath" yazın ve dünyadaki benzer yeminleri araştırın... Mesela 1910'da Papa 10'uncu Pius, bütün Katolik din adamları için zorunlu olan "Anti-modernizm yemini"ni ihdas etmiş.
Buna göre Katolik rahipler, azizler tarafından doktrinleştirilen inançlara bağlı kalacaklarına ve dinde reform öngören modernist eğilimlere kapılmayacaklarına yemin ederlermiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder