20 Haziran 2011 Pazartesi

Çıkar evliliği


Tunus ve Mısır'dan sonra Bahreyn halkı 14 Şubat'ta ayaklandı. Batı'nın hiç ilgi göstermediği bu 'demokrasi ayaklanması' Suudi askerlerinin başkent Mename'ye girmesiyle bastırıldı. Çünkü Sünni Kral tarafından yönetilen Bahreyn halkı'nın %70'i Şii ve Körfez ülkelerindeki Amerikan yanlısı Sünni iktidarlar, İran destekli bu ayaklanmadan çok korkmuştu. Çünkü bu ülkelerde Şii azınlıklar yaşıyor. Ama siyasi içerikli bu gelişmenin bir de aşk tarafı varmış. Çünkü halk ayaklanmasını sindirmek için ordusunu Bahreyn'e gönderen Suudi Kral geçen hafta kızı Sahab'ı (görünmediği için güzel olup olmadığını bilmiyoruz) Bahreyn Kralı'nın yakışıklı oğlu Halit'e gelin olarak gönderdi. Böylece askeri işbirliği aile içi dayanışmaya dönüştürüldü. Düğünle ilgili Bahreyn ve Suudi Arabistan'daki Amerikan üslerinde havai fişek gösterisinin yapılıp yapılmadığını ise bilmiyoruz! Ama bildiğimiz bir gerçek var o da Körfez ülkelerindeki ilkel yönetimleri destekleyen ABD ve müttefiki Batılı ülkeler bu coğrafyada çağdaş anlamda demokrasi istemiyor ve istemez. Onların istediği tek şey ne pahasına olursa olsun kendi çıkarlarıdır. Böyle olmasaydı NATO uçakları haftalardır Libya'yı bombalamazdı. Libya muhalefeti bile bu 'sonuçsuz ve anlamsız' bombalamadan sıkıldı ve Batı'yı kendisini yarı yolda bırakmakla suçluyor. Geç de olsa Libya muhalefeti gerçeği anlamaya başladı ama iş işten geçti. Çünkü Libya muhalefetini oyuna getiren ve istediği gibi kullanmayı başaran Batılılar bölgesel planlarını sonuna kadar uygulamaya kararlı.
İşte başka bir örnek.
Son iki yıldır Amerikalı, İngiliz, Alman ve diğerlerinin gizli bir şekilde Taliban ile görüştüklerini yazıp durdum.  El Kaide lideri Bin Ladin'in öldürülmesi ile ilgili 4 Mayıs tarihli yazımda 'Amerikalıların bu görüşmeleri yakında alenen yapmaya başlayacaklarını' söylemiştim. Nitekim de öyle oldu. Amerikan Savunma Bakanı Gates'ten sonra Afganistan Devlet Başkanı Karzai Amerikalıların Taliban ile görüşmeyi sürdürdüğünü açıkladı. Onlara göre Amaç Taliban'ı iktidara ortak etmek.
Peki o zaman sormazlar mı:
'İlkel, terörist, radikal İslamcı' Taliban'ı ortadan kaldırmak bahanesiyle neden Afganistan'ı işgal edip bu ülkeyi perişan ettiniz? Bu ve benzeri soruların Batılılar için hiçbir anlamı yok ve olmaz. Nasıl olsa Batı'ya destek veren bizdeki yandaşları onların tüm palavralarına inanıyor ve her türlü yola başvurarak herkesi de inandırmaya çalışıyor. Öyle olmasaydı birileri çıkar ve Batılılara  'Acaba Irak'ı neden işgal edip bir milyon insanı öldürdünüz'' diye sorar ve en azından bir vicdan muhasebesi yapar. Bu ve benzeri sorular sorulmadığı ve hesabı verilmediği sürece coğrafyamızdaki sorunların büyük bölümü çözülmeyecektir. Çünkü bizler Batı'nın neden olduğu bu sorunlara çözüm ararken Batı yeni sorunlar yaratmakta bizden çok daha hızlı davranmaktadır. Durum böyle olunca 30 yıl süreyle Batı'nın hizmetinde bulunan Mısırlı Mübarek ve Tunuslu Bin Ali'nin böylesi ucuz oyunlarla harcanması çok anlamlıdır... Batı 30-40 yıl süreyle bölgemize yönelik uyguladığı tüm yöntem ve davranışlardan vazgeçiyor ve yerine yeni anlayış, davranış ve uygulamaları yaşama geçiriyor. 4 Temmuz 2003'te Türk askerinin kafasına çuval geçirmek de bu yeni anlayışın bir parçası olarak görülebilir. Batı coğrafyamıza yönelik hiçbir söylem ve davranışında hiçbir zaman samimi ve dürüst olmamış ve olamaz. Bu genetik bir sorundur. Tarihe ve günümüz gelişmelerine objektif bakanlar bu gerçeği kolayca görebilir. İlle de somut örnek istenirse Yunanistan'a bakılabilir. Türkiye'ye karşı kullanmak üzere Yunanistan'a destek veren İsrail, şimdi de Amerika'daki Yahudi lobilerini kullanarak bu ülkeyi iflastan kurtarmaya çalışıyor. Karşılığında Yunanistan tüm geçmiş tarihi ile İsrail'in hizmetinde olacak.  Hedef yine Türkiye.
İnanmayanlar birkaç yıl sonra gerçeğin tümünü görecek.
Çünkü sırada İspanya var. Tarihe bakanlar Yunanistan ve İspanya'nın Türkiye, Osmanlılar, Araplar ve tüm dinler açısından ne denli önemli olduğunu anlar. Önemli olan bir başka ülke de İtalya.  İflas sırası ona da gelecek!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder