29 Temmuz 2011 Cuma

Güle güle

"Güçlü ordu güçlü millet" diyorlar. Doğrudur. Ama bir şartla: Ordu kayıtsız-şartsız milletin ve dolayısıyla millet tarafından seçilmiş idarecilerin emrinde olacak!

Sivil otoriteye itaat etmekte zorlanan Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve kuvvet komutanları emekliliklerini istemekle çok iyi ettiler.

Artık yeni Türkiye'nin yeni ordusunu görmek istiyoruz. Askeri vesayet düzenini geride bırakan yeni Türkiye ile uyumlu komutanlar görmek istiyoruz.


Öte yandan, cuntalarla hesaplaşma sürecinin yavaş yavaş tatlıya bağlandığını, ordu içindeki illegal hareketlerin önde gidenlerinin ayıklandığını ve fakat 'emir kullarının' üzerine fazla gidilmeyip onlara bir şansın daha tanındığını, orduyu derleyip toparlamaya konsantre olunduğunu da görmek istiyoruz.

Yeni bir sayfa açıp, "Eski sayfadaki hatalarını bu sayfaya taşımayanlarla beraber yürürüz, cuntacılığı hortlatmaya kalkışanları ise yakarız. Hesap sormaya muktedir olduğumuz herhalde anlaşılmıştır" demek lazım.

FATMA ŞAHİN HOŞ GELDİ

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Suriyeli mülteciler için Hatay'ın Yayladağ ilçesinde kurulan çadır kentleri gezdi, aziz misafirlerimize şefkat dağıttı, yaralı yüreklere merhem sürdü.

O yürekleri sadece Baas rejimi değil, maalesef bizim idare de yaraladı.

Başbakan Erdoğan ve genel olarak hükümet, hiç şüphesiz, Suriyeli misafirlerin el üstünde tutulmasını istiyor; gelin görün ki Yayladağ kamplarında görev yapan bazı yetkililer ve görevliler mültecilere kötü davranarak hükümetin güzel imajına gölge düşürüyorlar.

Suriyeli mültecilerin Beşşar Esed yönetimi aleyhindeki sözlerini sansür eden ve fırsat buldukça mültecileri azarlayan Baas sempatizanı tercüman mı istersiniz, durumlarından şikâyet eden mültecilere hemen kapıyı gösteren valilik görevlisi mi istersiniz, "Bunlar Beşşar'ın nesini beğenmiyorlar?" diye homurdanan belediyeci mi istersiniz, misafir pataklayan polis mi istersiniz; maalesef hepsi var.

Reyhanlı'daki çadır kentin kapısını bekleyen bir çavuş kardeşimiz de "Burada mağdur olarak sadece Kızılay ve jandarma var! Bu adamlar buraya niye gelmişler ki? Biz bunlara bakmaya mecbur muyuz?" diye söylenip duruyormuş. Bir subay da "Arap-marap anlamam, etrafımda Arapça konuşulmasını istemiyorum" diye kızıyormuş...

Hülasa, Fatma Şahin'in ziyareti ilaç gibi geldi.

Kamplarda doğan çocuklara altın taktı Fatma Şahin; ama asıl jesti, dilinden dökülen altın kelimeler oldu:

'Tarihten gelen dostluğumuz, kardeşliğimiz devam ediyor. Biz onlardan gelen talebi karşılamak, kalmak istedikleri sürece burada barındırıp ihtiyaçlarını karşılamak üzere hükümet olarak büyük bir gayret içindeyiz. 8 bin 700'e yakın kardeşimiz, amcamız, ablamız, çocuklarımız, gençlerimiz burada. Onların her biri bizim için çok kıymetli. Bizim geleneklerimizde komşuluk çok önemli. İyi ve kötü günde yanlarında olmak, sıkıntısını paylaşmak, sıkıntısını paylaşarak azaltmak ve sevincinde yanında olmak bizi biz yapan değerlerde de var. Şu anda uyguladığımız AK Parti'nin dış politikasında da var. Bundan sonraki beklentilerini de öğrenmek için buradayız. Dilek ve temennileri neyse onları dinleyeceğiz ve takipçisi olacağız. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük bir gayreti ve büyük bir takibiyle bugün birçok sorun halledilmiş gözüküyor... Merak etmesinler. Suriye'den gelen kardeşlerimiz bizim canlarımız ciğerlerimiz, akrabalarımız. Onların gelecek adına beklentilerinin takipçisi olacağız."

Belli ki hükümet, çadır kentlerde bazı şeylerin ters gittiğinin farkında.

Fatma Şahin'in ziyareti ve güzel sözleri (bilhassa "beklentilerinin takipçisi olacağız" gibi sözleri) bu mülteci meselesinde bir 'yeniden yapılanma' gayretinin ifadesi olsa gerek.

Çadır kentlere hoş geldi Fatma Şahin. Sefa da getirecek inşaallah.

BOSNA OKULLARINDA TÜRKÇE DERSİ

Geçenlerde Saraybosna'daydım. Hem üzücü hem sevindirici şeyler gördüm, işittim. Üzücü olanlar şimdilik bende kalsın, sevindirici olanlara bir örnek: Saraybosna Yunus Emre Türk Kültür Merkezi Müdiresi Aida Öztürk'ün bir yılı aşkın bir süredir yürüttüğü lobi faaliyetleri sayesinde Türkçemiz Bosna-Hersek Federasyonu'nun 3 kantonunda –yani eyaletinde- Almancadan sonra ikinci seçmeli yabancı dil olarak okul müfredatına konuldu.

2011-2012 öğretim yılı itibarı ile 6. sınıftan 9. sınıfa kadar Türkçenin okutulacağı kantonlar şıunlar:

1- Hersek-Neretva Kantonu (Yablanitsa, Konyits, Mostar vs.)

2- Zenitsa-Doboy Kantonu (Kakan,Vareş, Visoko, Zenitsa, Jepçe vs.)

3- Bosanskopodrinski Kanton (Gorajde)

Şimdiden 867 öğrenci Türkçeyi ikinci seçmeli yabancı dil olarak seçmiş bulunuyor.

Türkçe derslerine girecek olan 40 Bosnalı Türkolog, kullanacakları ders materyalleri ile ilgili bir seminer için Yunus Emre Enstitüsü'nin misafirleri olarak Türkiye'de bulunuyorlar.

Allah hepsine zihin açıklığı versin.

5 LİRA

"Tüm GSM operatörlerinden SOMALI ANKARA yazıp 3072'ye göndererek Somalili ihtiyaç sahiplerine 5 TL bağışlayabilirsiniz" dedik ya, bir okurumuz "Açlıktan ölen insanlar için duyarlığımız sadece 5 liralık bir tuşlama mı olmalı?" diye sormuş.

Durumun müsaitse 500 kere tuşla be kardeşim. 2500 lira olur.

BANA BİRAZ MÜSAADE

Ramazan ayında izin kullanacağım, yazılarıma ara vereceğim inşaallah. Hepinize bereketli bir Ramazan ayı dilerim. Bayramınız şimdiden mübarek olsun.

Bayramdan sonra bu köşede buluşmak ümidiyle, Allah'a ısmarladık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder