29 Temmuz 2011 Cuma

Kürtlere model

30 Temmuz 2011 Cumartesi
BM'ye üye 193 ülke var. 193 ülkenin belki de 93'ünün ya kendi içinde ya da komşuları ile sorunları var. Kendi içinde deyince de doğal olarak etnik, dinsel, mezhepsel, hatta aşiretsel sorunlara işaret etmek istiyorum.
Daha açık bir ifade ile bu ülkelerin birçoğu Türkiye'nin Kürt sorununa benzer sorunlarla uğraşıyor. Ama her nedense Türkiye'deki 'uzman' gazeteci ve akademisyenler Kürt sorununun çözümüne model ararken bizlere hep IRA ve ETA'yı anlatıp duruyorlar. Oysa yüzlerce belki de binlerce siyasal, sosyal ve hatta psikolojik nedenden dolayı PKK ne IRA'ya ne de ETA'ya benzemez. Türkiye'deki Kürt sorunu başka hiçbir soruna benzemez. Yani Kürt sorunu 'nevi şahsına münhasır bir vakıa''dır. Bildiğim kadarıyla hiçbir sorun, Kürt sorunu gibi tüm uygarlıkların beşiği olan 4 ülkeyi ve dolaysıyla tarihin en önemli coğrafyasını ilgilendirmiyor. Yani Türkiye kendi Kürt sorununu çözmeyi planlarken ya da bunun için uğraş verirken Irak, Suriye, İran hatta az da olsa Kürtlerin yaşadığı Ermenistan, Lübnan, Azerbaycan gibi ülkelerdeki gelişmeleri de göz önünde bulundurmak zorundadır. Örneğin 1990-2008 döneminde Türk ordusu 25 kez Kuzey Irak topraklarındaki PKK kamplarına karşı sınır ötesi operasyon yapmıştır. 1998 yazında Türkiye 'Öcalan'ı barındırıyor' diye Suriye'ye savaş ilan edecekti. Benzer gerginlikler İran ile yaşanmıştır. Türkiye kendi anayasal bütünlüğünden vazgeçmediği, Öcalan'ı serbest bırakmadığı ve Irak benzeri federal bir yapılanmayı kabul etmediği sürece kendi Kürtlerine özerklik verse bile bu sorunu çözemez. Irak hükümeti Mart 1974'te Kürtlere özerklik tanımıştı. Ama bu işe yaramadı. Irak o tarihten sonra neler neler yaşadı ve sonunda Amerikalılar tarafından işgal edildi ve bu kez Şii-Sünni çatışmasıyla karşı karşıya bırakıldı. Ama işgal edilmeden 12 yıl önce de Kuzey Irak'ta Kürtler için özel ve federatif bir Kürt bölgesi ilan edilmiş ve bu bölge Türkiye'de yerleştirilen Çekiç Güç tarafından korunmuştu. PKK da bu bölgeden Türkiye'ye saldırıyordu. Karşılıklı hataların yapıldığı tüm bu süreçlerin içinde ise yüzlerce belki de binlerce detay var. Ve bu detayların belki de yüzde biri IRA ve ETA mücadelelerinde yoktu ve birçok nedenden dolayı olamaz. Çünkü oralarda Sevr yok. Orada tam tersine Sevr'in tarafları İngiltere ve Fransa var. Bunlara bir de ABD ve müttefiki İspanya ve bölgemizdeki birçok sorunun baş sorumlusu diğer Batılı ülkeler var. İşte size bir örnek: PKK benzeri silahlı bir mücadele veren yine PKK benzeri Marksist-Leninist bir örgüt olan Sudan Demokratik Halk Cephesi sonraki yıllarda ABD, İsrail ve Batı'dan aldığı destekle 40 yıl mücadele ettikten sonra geçenlerde Sudan'ın güneyinde bağımsız bir devlet ilan etti. Bu devleti ve kuruluş sürecini destekleyen Batlılar bunun başkaları için bir model olmasını istiyor. Aynı Batılılar Sovyetler Birliği ve Yugoslavya'nın dağılmasını sağlamış ama 200 bin Müslüman Bosnalının ölümüne seyirci kalmıştı. Yani bu devlet ve güçler bir yandan federal yapıları parçalarken başka ülkeleri federalleştirmeye sonrasında da tekrar parçalamaya çalışıyor. Bu işler Batı'nın fantezileridir. İşte bu nedenle Türkiye'deki Kürt sorununa çözüm arama heves ve fantezilerine kapılan 'uzman' gazeteci ve aydınlar öncelikli olarak Batı'nın bize karşı fantezilerini iyice öğrenmelidirler. Bunun için de IRA, ETA ya da Korsika'yı değil de bizim coğrafyadaki gelişme ve modelleri ve bunların tarihsel süreç içindeki detaylarına bakıp iyice öğrenmelidirler. Bunu yapmadıkları ya da yapamadıkları için de bu 'uzman'ların hiçbir öngörüsü doğru çıkmıyor ve çıkmayacaktır. Çıkar diyenler bu 'uzman''ların çelişkilerle dolu 40 yıllık söylem ve yazılarına bakabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder