16 Temmuz 2011 Cumartesi

El bombası ormanı yakar mı?

16 Temmuz 2011 Cumartesi
Önce, siyasi analizleri bir yana bırakarak, hepimizin yüreğini kavuran 13 çocuğumuzun nasıl şehit düştüğüne baktım...

Resmi açıklamalara göre, Diyarbakır’ın Lice İlçesi’nde geçen Cumartesi günü kaçırılan iki asker ve bir sağlık görevlisinin kurtarılması için başlatılan operasyon kapsamında, Silvan Jandarma Taktik Komando Alay Komutanlığı’na bağlı bir birlik, Silvan İlçesi’nin Dolapdere ve Kulp İlçesi’nin Küplü köyleri arasında arama tarama faaliyetinde bulunmaktaydı...


Askerler, saat 14.45 sıralarında Reşan Deresi Mevkii’nde yemek molası verdi...

Tam bu sırada kalabalık PKK’lı grup tarafından pusuya düşürüldüler...

Ve atılan el bombaları yüzünden ormanlık alanda yangın çıktı ve askerlerimiz maalesef yanarak öldü...

***

Sormaya başladım:

Komando birliği nasıl pusuya düşer ve nasıl bu kadar büyük zayiat verir?

El bombası 13 askerimizin kaçıp kurtulmasını engelleyecek kadar vahim bir orman yangını çıkarır mı?

Ben gündüz gerçekleşen ‘PKK saldırısı’ pek hatırlamıyorum, bu da garip değil mi?

Sorularıma cevap ararken, ‘Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı Dolapdere Köyü kırsalında 13 askerin hayatını kaybettiği çatışmaya yakından tanık olan bir korucu olayın iç içe geçen asker ve PKK mevzilerinin iki Türk uçağının bombardımanı sonucu yaşandığını anlattı’ içerikli bir habere de rastladım...

Nereden bakılırsa bakılsın ve gerçek ne olursa olsun, doğru dürüst bir savunma gücüne sahip bir ülkede yaşanmaması gereken ve 13 çocuğumuzun ölmesine, yedisinin de yaralanmasına neden olan vahim bir skandal ortalıkta duruyor.

***

Oldum bittim, 30 Ağustos’lardan ürkerim... Bu kanlı vahşet de önceki günkü sürpriz Çankaya zirvesi ardından ve 30 Ağustos öncesinde meydana geldi...

Önceki gün çocuklarımızı yitirdiğimiz olay, PKK’nın iki asker ve bir sağlık görevlisini kaçırmasıyla başladı...

Devletin Öcalan ile görüştüğü, ‘Barış Konseyi’nden söz edildiği, Öcalan’ın 15 Temmuz tarihini lağvettiği, siyasal iktidarın ‘yeni anayasa’dan söz ettiği bir iklimde, anlamı ve manası olmayan ‘Demokratik Özerklik’ ilanı ve kan siyasetinin, Öcalan’ı oyun dışı bırakmak ve savaş lobisinin değirmenine su taşımaktan gayri ne yararı var?

Belli ki birileri Öcalan’ı barışa yaklaştığı için saf dışı bırakıp, demokratik süreçlerin dışında zoru dayatarak kendi istekleri doğrultusunda bir oluşum peşinde...

Yaşam ile irtibatını kaybeden bu çılgın ve kanlı hayal gerçekleşemez ama günahsız çocukların ölümüne neden olur...

Nitekim son olay da 13 Türk askerinin hayatına mal olurken, yedi de PKK’lı gencin yaşamını kararttı... Yirmi canı yok etti...

Yıllardır binlerce çocuğumuzu yok ettik, çocuklarımızı yok ederek hiçbir yere varılamayacağı gün gibi ortada değil mi?

Bu gözü dönmüş kör ve kanlı ihtirası sona erdirmenin zamanı çoktan geldi de geçmiyor mu?

***

Açıyı genişlettiğimizde birbiriyle savaşır gibi gözüken ama kan ve ölümden beslenen büyük ‘savaş lobisi’nin atakta olduğu çok net gözükmekte... Bunu boşa çıkaracak olan eğitimli ve gerçek bir ordu boyutu da işe yaramayınca kendimizi kaotik bir kan gölünün ortasında buluyoruz...

***

Çok sıcak bir yaz ortamında yeniden zor ve acılı bir döneme girdik...

Son saldırı, ‘övünmeyi öne alan’, AB’ye posta atmaktan Libya için devreye girmeye kadar her fırsatı ‘hamasi ve milliyetçi propagandanın’ aleti olarak kullanmak isteyen popülist yaklaşımın manasızlığını çok acı bir fatura ile yeniden açığa çıkardı...

‘Kürt sorunu’nu sağlıklı bir çözüme ulaştıramayan devlet yapılanmasının artık radikal bir şekilde değiştirilip düzeltilmesi gerektiğini de çocuklarımızı boş yere yitirerek maalesef bir kez daha gördük...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder