17 Temmuz 2011 Pazar

ABD isterse terör bitirilir

Terör konusunda geldiğimiz nokta şunu gösteriyor: PKK terör örgütünün nasıl bitirileceği yolunda hazırlanan o malum raporlar; özü itibariyle PKK'nın güçlendirilmesine hizmet etmiştir.
Çünkü; bu raporlarda dolaylı biçimde PKK haklı gösterilmiş; Türkiye Cumhuriyeti suçlanmış; sivil irade orduya karşı kışkırtılmış; çözüm önerisi olarak da PKK'nın isteklerini kabul etmek dayatılmıştır
Halbuki küresel anlamda terörle mücadele eden Birleşik Amerika; bizim çokbilmiş raporcularımızın görüşlerini hiçbir yerde ciddiye almamaktadır.

ABD; terör örgütlerine karşı önce silahlı mücadelesini ortaya koymaktadır; ona üstünlüğünü kabul ettirmektedir; peşinden de o moral üstünlüğü ile karşı tarafı yola getirmektedir. Swat Vadisi için Pakistan hükümeti ile El Kaide arasında varılan anlaşmayı ABD'nin reddetmesinin sebebi de tam işte budur.

PKK, TSKDAN ÜSTÜN İSE
Acı ama gerçek: Şu an PKK terör örgütü; Türk Silahlı Kuvvetleri'nden daha üstündür.
Bu üstünlük silah ve personel sayısı yönünden değil; moral yönündendir. Zaten terör örgütlerinin en kuvvetli silahı da moral üstünlüğüdür.
Türkiye'deki gazeteler ve televizyonlar; bugün PKK'nın yayın organları gibi çalışmaktadırlar. Haber ve tartışma programları; bunların sivil temsilcilerine hizmet etmektedir.
Bu manzara PKK'ya; Güneydoğu'daki halkı milisleştirmek için istediği psikolojik ortamı yaratmıştır.
Yine AB ilkeleri adına yapılan uygulamalar da PKK'nın önünü açmış; ona kırsalı bırakın değil şehirleri de kontrol edecek bir olanak sağlamıştır. KCK, işte bu yeni dönemin örgütü olarak şekillendirilmiştir.
Bütün bu süreçte, hükümetin sürekli görüştüğü PKK elebaşısı Öcalan; devletle adeta dalga geçmiştir. Hükümete; "Çözümden yana" gözüken mesajlar vermiş; böylece zaman ve moral kazanmıştır. El altından ise terör örgütünün silahlı mücadelesini daha şiddetli biçimde yürütmesini emretmiştir. Silahlı mücadelenin devrinin bittiğini söyleyen Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in bugün neden suspus olduğunu; neden etkisiz eleman haline getirildiğini bir düşünün; sözlerimin anlamını kavrarsınız.

DESTEK KUZEY IRAK
PKK'nın bu kadar dirençli olmasının öbür sebebi de Kuzey Irak'taki Kürt aşiretlerinden aldığı muazzam destektir. PKK; barınma, giyinme, yiyecek ihtiyaçlarını buradan karşılamakta; yine en son teknolojiyle üretilmiş silah ve mühimmatı elde edebilmektedir. Son çatışmada PKK militanlarının kullandığı yeni tip el bombaları; bunun bir örneğidir. Dün yazdığım gibi gerek Mesut Barzani; gerek Abdullah Öcalan; "Büyük Kürdistan" projesi için mücadele etmektedirler. Bunların yüz yıllık hayallerini anlamadan PKK ile mücadele etmek boşunadır.
Kuzey Irak'ta Mesut Barzani liderliğinde bir Kürt devleti kurulmuştur. Bunu kurduran da ABD'dir.
Ama Mesut Barzani; Kuzey Irak ile yetinmemekte; resmi internet sitesinde yer verdiği bilgilerin de gösterdiği gibi Türkiye dahil üç ülkeden daha Büyük Kürdistan için toprak istemektedir. Barzani; Büyük Kürdistan devletinin bayrağı olarak da kendi bayrağını ortak bayrak olarak PKK tarafına da önermiştir.
İşte bu Kürtçü hareketin arkasında koruyucu güç olarak ABD bulunuyor. ABD Dışişleri Bakanı Bayan Clinton geçen gün, İstanbul'da "teröre karşı tam işbirliği"nden söz ederken; Türkiye'nin gözünü boyuyordu.
ABD tarafı; küstah Barzani'nin kulağını çekmez ise; o kulağı çekmek görevi Türkiye'ye düşüyor.
Bunun için de Başbakan Erdoğan; Amerikan tarafına, özetlediğim somut gerçekleri; eldeki daha özel bilgilerle aktarmalı; ABD'den Türkiye tarafında yer almasını istemelidir. ABD tarafının, her şeye karşın Türkiye'yi kaybetmek istemeyeceği bilinmelidir. İşte bu anlamda Başbakan Erdoğan'a; ABD ile PKK ve Kuzey Irak konusunda yeni ve derin bir pazarlığa başlanmasını öneriyorum.
Sayın Başbakan; unutma! Önüne bir Kürt kuyusu kazanlar bizim gibi açık muhaliflerin değil; ağabey dediklerindir..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder