18 Temmuz 2011 Pazartesi

"Aptallar, burası kütüphane!"

Bazen bir tek cümle, bir köşe yazısı yazdırabilir. Hatta öyle çarpıcı sözler vardır ki edebiyatta, üzerine koskoca bir roman bile inşa edebilirsiniz. Bu satırlarım da öyle çıktı, tek bir cümleden. Bosna-Hersek'teki Sırp katliamı sırasında bir grup cani, meydandaki kütüphanenin üzerine "Burası Sırbistan" diye yazmışlar. Aynı ülkenin evladı Boşnaklar da altına eklemiş. "Aptallar, burası kütüphane!" Ülkemizde de bu günlerde aynı hezeyan hüküm sürmekte. Birileri 'özerkliğini' ilan ederek ülke topraklarını ayrıştırıyor kendilerince ve yazıyorlar üzerine; 'Burası Kürdistan!" Ama ülkenin başbakanı çıkıp cevabını veriyor; Hayır beyler, burası tek toprak, tek millet ve ortak vatandır! Bunu bir zamanlar Boşnak lider Aliya İzzet Begoviç de söylemişti halkına. Begoviç, o korkunç katliamın önüne geçmek ve aynı coğrafyada dost kalabilmek uğruna tüm hayatını harcamıştı neredeyse. Yani bedelini ağır ödemişti. 24 yaşında İslâmcılık suçundan 5 yıl hapis yatmış, daha sonra 12 Müslüman aydınla birlikte tutuklanmıştı. En uzun mahkumiyet ise Mladi Müslümani adlı örgütü yeniden örgütlemek suçundan yediği 14 yıldı. Tabii bir hatırlatma yapmak gerekiyor burada bizim 'özerkçilere!'; Gösterdiğimiz Bosna örneğine bakıp da, sevinçle el çırpmasınlar, "Aha, işte biz o özgürlük isteyen ve öldürülen Müslüman Boşnaklarız, bu devlet de, Sırplar!"

Alakası yok elbette.
Bunun için Yugoslavya tarihini bir kez daha incelemek gerekir. Görülür ki, onlar zaten baştan beri, topraklarında 6 cumhuriyeti barındıran bir federasyon olarak başlamışlar hayata. Bu yüzden Müslüman Boşnaklar'ın kendi devletlerini kurmak istemeleri, analarının ak sütü kadar helalmiş. Oysa burası zaten bir devlet. Anlaşılsa da anlaşılmasa da...

MEĞER 'PAMPİŞ' NEYMİŞ?
Hay benim şu salak kafam! Kız orada 'Pampişlerim, pampişlerim' diyor, ben de sanıyorum ki, göğüslerini kastediyor! Meğer twitter'daki hayranlarıymış o pampişler.
Ama benim de suçum yok, Hilal Cebeci memelerini açıp da göstermedi mi, 'pampişlerim' diye?
İşin aslını Can Dündar'dan öğrendim. Sonra da bizim Bekir Hazar'dan. Kızın, P'lerden kasti izleyicilermiş meğer.
Ama ben yine de şu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum; "İki meme etrafındaki teferruata ne denir?"
Cevap; Hilal Cebeci.
Güzel şarkıcı (şarkıcımıydı hakkaten) o kadar sık bu uzuvlarıyla geliyor ki gündeme, diğer şeyleri teferruat kalıyor. Sanki başka bir şeyi yokmuş gibi.
Bu arada gençler arık birbirine 'kanka' demiyorlarmış.
Onun yerini 'pampa' almış. "N'aber pampa, Hilal'in koordinatlarını biliyorsan söyle de gidip görelim!"
Not; Benim oğlan okuyor bu arada yazımı, 'İki meme etrafındaki teferruat' lafım üzerine, "Çok sex'sist bir yazı olmuş, diğer kadınlara ayıp" diyor. "Oğlum, başta annen olmak üzere kaç kadın memelerini açıp, twitter'da sağa sola yolluyorlar?" diye soru yöneltiyorum, bu kez sinirleniyor; Kutsal damacana anasını işe karıştırdığım için.

ZEHRA'NIN SAFLIĞI...
Yok makyaj yaptı, yok sevgilisi var mı' diye bir sürü şey konuşuyorlar Zehra Çilingroğlu için. Boyuna posuna bakıp büyüdü sanıyorlar. Oysa o kadar küçük ki daha. Show ekranlarında bir magazin programında gördüm geçen gün. Teknede, bikinisi üzerine bir tişört geçirmiş, bağdaş kurmuş mindere, muhabir ile söyleşi yapıyor.
O kadar çocuk ve o kadar saf ki, onun hakkında yazı yazanlar utanmışlardır herhalde diyorum içimden. Ve aklıma kendi kuzenim geliyor. Adı Diez, şimdi kazık kadar. Ama yıllar önce o da böyle Hülya'nın kız gibi erken uzamıştı.
Yazlıktayız, bir kız arkadaşıyla denizdeler. Deli danalar gibi şakalaşıyorlar. İki delikanlı birbirilerini dürtüp bizimkileri gösterdiler ve yanlarına yanaştılar.
Genç kız sandılar ya arkadaşlık teklif edecekler belli ki.
Ama bizim kızlar artık nasıl bir cevap verdilerse, geri gelmeleri bir oldu oğlanların; Biri diyor ki diğerine; "Abi salak bunlar be!"
Babaannem derdi zaten, Akıl bedenden önce büyümeli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder