18 Temmuz 2011 Pazartesi

Terörün kaynağı, beyinsizliğimizdir

18 TEMMUZ 2011

Bodrum'da köpük dansı yapanla Yüksekova'da çöp bidonları arasında yiyecek ve giyecek toplamak için gelip giden, sekiz yıl aynı eğitimden geçiyor.
Kuşadası'nda şampanya patlatanla Kulp ilçesinde kurşun patlatan da sekiz yıl aynı eğitimden geçiyor.
Kandil'dekinin cebine dolar, eline silah veren kara kalpli, kara vicdanlı, kara gözlü gavur, öbürünün eline de köpükle nasıl dans edileceğini, şampanyanın nasıl patlatılacağını öğretiveriyor.
İkisinin de ipleri paragözün elinde.
İkisi de bu milletin çocuklarının kalbinden vuruyor.
Biri öldürüyor, öbürü adamlığını yok ediyor ve süründürüyor.
Basını iyi takip edenler, günü birlik teknolojiyi takip eder gibi Amerika'daki Manhattını takip edip bütün pislikleri Türkiye'ye duyuran ve Türkiye'de aynısını yaşayan yerleri makalelerinde ilan eden yazarların olduğunu bilirler.

Birinin cebine dolar, eline silah verilirken, öbürünün elinden doları alınır, beynine pislik yüklenir.
Bodrum'dakinin de Yüksekova'dakilerin de, göz, gönül ve beyni yaratan Allah'ın mesajından uzak tutulması için halkın oylarıyla seçilenler tarafından kanun çıkarılır ve Hak ile halk arasına engeller koyarlar.
Kenan Evren'in Anayasaya koydurduğu din dersini bile kuşa çevirme çalışmaları hep olmuş ve olmaya devam ediyor.
Anayasada ve yasalarda yazılı olan din dersinden bir tek soru üniversiteye giriş imtihanlarında sorulmamakla bir milyon yedi yüz bin lise mezununun üniversiteye hazırlıkta din dersine çalışmasını engellemiş oluyorlar.
Yönetimdekilerin dindar ve dine kayıtsız olması da hiçbir şey değiştirmiyor.
Silvan'daki delikanlı ile İstanbul boğazındaki meyhanedeki delikanlı dini bilmeme de eşittirler. Demek ki, yöneticiler kendilerine oy veren milyonlarca insanın gözüyle olaylara bakmıyorlar, tepeden bakan karagözün gözüyle bakıyorlar.
Milyonlarca elin üzerinde otururken o ellerin sahibi olan halkın çocuklarının boyunlarını veya bilgilerini yabani ellere büktürüyorlar.
Hakka inanıyorsanız Hakkın dediğine uyun.
Halka inanıyorsanız halkın elleri üzerinde dururken başkalarının, kendi ifadenizle "Dış güçlerin" gözüyle olaylara bakmayın.
Arada bir başa çuval geçirenler aslında uyanmamızı sağlaması gerekirken hala çuval geçirenle bir araya gelip onun kara bastonuyla yola devam etmenin anlamı yok.
Çünkü düşmana akıl danışmak, Şeytana cennetin yolunu sormak gibidir.
Rabbimiz, bize yol gösteriyor: "Rabbinizden size indirilene uyun. O'nun aşağısındakileri dost edinerek onlara uymayın. Ne kadar da az düşünüyorsunuz." (A'raf suresi ayet 3)
Deylemi'nin (H. 445-509) el Firdevs'inde Cabir Radıyellahü anhden rivayet ettiği bir hadisi şerifte sevgili peygamberimiz,
"Lâ testedıyû bi nâr-il müşrikin/ Müşriklerin (akıl) ışığıyla aydınlanmayın, yani Müşriklere akıl danışmayın" buyurmuş.
Bu hadisi, Buhari tarihi Kebirinde 1/455'de 1459 nolu hadisinde zikretmiş, Kurtubi tefsirinde 4/179 da yani âl-i İmran suresinin 118'inci ayetinde delil olarak kullanmış. Hadisi, Zemahşeri, elFaik'ında, İbn-i Esir'in Nihayesinde "zıya" maddesinde, Isbahani, emsal-ül hadisinde 265 nolu hadis olarak nakletmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder