18 Temmuz 2011 Pazartesi

Fitne ve Fesad Bitmez!

18 TEMMUZ 2011

Görüyorsunuz fitne fesat rezalet kepazelik bir türlü sona ermiyor. Biri bitmeden ötekisi başlıyor, bombalar peş peşe patlıyor.
Bazı iyimserler, her şey ileride düzelecek, ortalık süt liman olacak, kurt kuzuyla kardeş gibi oynayacak, memleket huzur ve barış ile dolacak, her yer önce pembe daha sonra pespembe...
Bendeniz bunlara inanmıyorum.
Geleceği Muhbir-i Sâdık tarafından haber verilmiş olan Mehdi'nin zuhuruna kadar ortalık her geçen gün daha kötüleşecektir.
Fitne ve fesat daha da genelleşecek ve yoğunlaşacaktır.
Nihayet Mehdi zuhur, İsa aleyhisselam nüzul edecektir.
Korkunç kanlı savaşlar (melhame) olacaktır.
Dünyanın büyük çivisi yerinden oynayacaktır.
Büyük kıyım ve yıkımdan sonra Mehdi devri başlayacaktır.
Sulh, huzur, sükun, refah, adalet ondan sonra...
Mehdi devrinde Kur'ana, Sünnete uyulacaktır. İlahî emirler yerine getirilecek, yasaklardan kaçınılacaktır.
Dünya ve insanlık Şeriat-ı Garra-i Ahmediyye ile idare olunacaktır.
Yeryüzünde gerçek adalet uygulanacaktır.

Haksızlıklar, zulümler, sömürüler son bulacaktır.
Âdil kanun ve nizamlara göre suç işlemeyen herkes güven içinde olacaktır.
Kokuşma sona erecektir.
Rüşvet, haram yeme, hortumlama, gayr-i meşru komisyonlar, riba, ahlak ve adalet dışı spekülasyonlar önlenecektir.
Fuhşun (azgınlığın) her türlüsü ortadan kalkacaktır.
İsa aleyhisselamın nüzulundan sonra Ehl-i Kitab fevc fevc (akın akın, toplu halde) hidâyet bulacaktır.
Zayıf ve âcizlerin hakları, güçlülerin elinden koparılıp alınacaktır.
İslam şehirlerinde halk güneşin doğuşundan bir saat önce kalkıp namaza hazırlanacak, namazlar camilerde cemaat-i kübra ile kılınacaktır.
Mehdi'nin bu Altın Çağı takdir buyurulduğu kadar devam edecektir.
Bazı reformcular, Kemalistler, Ehl-i Sünnet düşmanları Mehdi çıkacak, İsa aleyhisselam inecek denilince mosmor oluyor, ter ter tepiniyor ve hayır çıkmayacak, inmeyecek diye diretiyor.
Bir haber bize tevâtür beyyinesi ile Muhbir-i Sâdık'tan gelmişse, onun vukuundan şüphe edilemez.
Tevâtür beyyinesi ile bile ulaşan hadîsleri inkar eden İslam'dan çıkmış olur.
Mehdi zuhur edecek.
İsa aleyhisselam nüzul edecektir.
Hz. Âdem'i annesiz babasız, Hz. İsa'yı babasız yaratan Qadir-i mutlak, elbette âhir zamanda Hz. İsa'yı tekrar gönderebilir. Mü'minin böyle bir şeye inanmasında hiçbir zorluk yoktur.
Fitnelerin ve fesadın arttığı bu devirde mü'minler ne yapmalıdır:
1. Kur'anın yapın dediklerini yapmalı, yapmayın dediklerini yapmamalıdır.
3. İtikadlarını tashih etmelidir.
4. Beş vakit namazı dosdoğru kılmalıdır.
5. Nefs-i emmâresini en büyük düşman bilmeli, onun yap dediğini yapmamalı, yapma dediğini yapmalıdır.
6. Resûlullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine yapışmalıdır.
7. Ahlakını düzeltmeli, faziletli bir Müslüman olmalıdır.
8. Dinî konularda icazetli ulema, fukaha ve mürşidlere danışmalı, onlara bağlı olmalıdır.
9. Dinî konularda tefrika ve fitne çıkarsa cumhur-i ulemanın dediklerini kabul ile Sevad-ı Âzam dairesi içinde bulunmalıdır.
10. Bütün Deccallara, Kezzablara, Süfyanlara, Tâğutlara buğz ve muhalefet etmelidir.
11. Dinde reform, dinde değişim, dinde yenilik, üç hak ibrahimî din; Tevhid'i, İslam'ı, Kur'anı, Resulullahı red, tekzib ve inkar eden gayr-i müslimler de Cennetliktir gibi sapık inançlardan uzak durmalıdır.
12. Zekatlar Kur'ana, Sünnete, fıkha, Şeriata uygun şekilde verilmeli ve sarf edilmelidir.
Bu devirde nice Müslümanın helâkine sebep olan kötülük, haram yollarla zenginleşmektir.
Ebedî saadetlerini kurtarmak isteyen mü'minler haram yemekten ateş yemekten kaçtıkları gibi kaçmalıdır.
Riba ve zinanın yaygın hale gelmiş olması çağımızın büyük kötülüklerindendir.
Müslüman halka nasihat edilmediği için lüks, israf, aşırı tüketim, konfor fetişizmi korkunç boyutlardadır.
Sabah namazlarında camileri dolaşınız. Camiler hemen hemen bomboştur.
İslam'ın birinci amelî emri, farz olan namazı terk eden Müslüman bir toplum iflah olmaz.
Biz hem namazı terk ederiz, hem de kurtuluruz diyenler beyinsizdir.
Sabah namazı vaktinde leşler gibi uyuyan Müslüman bir toplumun durumu çok kötüdür. (Sadece kötüdür değil, çok kötüdür.)
Zekatları Kur'ana, Sünnete, fıkha, şeriata göre vermeyenler ve sarf etmeyenler büyük bir isyan içindedir. Bilenlerin bilmeyenleri zekat konusunda bilgilendirmesi, uyarması, aydınlatması gerekir.
İslam dini hizipçiliği, fırkacılığı, cemaatçiliği yasak etmiştir. Meşreb çeşitliliği olabilir ama bu çeşitlilik kesinlikle İslam kardeşliğini bozmaya vesile edilemez.
Mezhep haktır, mezhepçilik batıldır.
Tarikat haktır, tarikatçılık bozuktur.
Mü'mine düşmanlık etmek haramdır.
Mü'minde kötülük, suç, günah varsa, onun şahsiyetine düşmanlık edilmez sadece günahına muhalefet edilir.
Allah'tan gerçekten korkanlar, kendi günah, ayıp, hatâ ve kusurlarına bakıp üzülmekten, başkalarınınkileri görmeye fırsat ve vakit bulamazlar.
Müslümanları kaz gibi yolan, inek gibi soyan din sömürücülerini destekleyenler onların cinayetlerine ve eşkıyalığına ortak olmuş olur.
Bir Müslüman şu tashihleri (doğrultmaları) yapmakla mükelleftir:
1. İtikadını tashih.
2. Niyetlerini tashih.
3. Amellerini tashih.
4. Bilgi ve kültür birikimini tashih.
5. Ahlakını tashih.
Bu tashihat (doğrultmalar) 'âmil ulema ve fukahaya, kâmil mürşidlere, evliyaullaha uymakla, onların nasihatlerini dinlemekle mümkün olur.
Din ve dünya işlerinde yularlarını nefs-i emmârelerine ve insî cinnî şeytanlara verenler rezillik ve rüsvaylık içinde yaşar ve ölür, âkıbetleri kötü olur.
* (İkinci yazı)

Müslümanlar Niçin Sürünüyor?

Müslümanlar nüfus olarak bu ülkede çoğunlukta... Bir kısmının elinde büyük paralar, servetler, sermayeler var... Çoğulcu bir demokrasi var... Medya serbest... Konuşmak yazmak serbest... Dernek, vakıf kurmak serbest...
Müslümanlar, İslamî hizmetler ve faaliyetler için her yıl yüz milyarlarca dolar topluyor ve harcıyor...
Bazı Müslüman cemaatlerin milyonlarca bağlısı var...
Velhasıl un var, yağ var, şeker var ama Müslümanlar bir türlü helva pişiremiyor.
Siyasî iktidar Müslümanların elinde...
Cumhurbaşkanının hanımı başörtülü... Başbakanın hanımı başörtülü...
Bunca imkana rağmen Müslümanlar egemen azınlıkların tahakkümü altında.
Zavallılar küçük çocuklarına şu yaz tatilinde özel din ve Kur'an dersi bile verdiremiyor.
Başını eşarpla örtmüş Müslüman avukat duruşmalara sokulmuyor.
Müslümanlar zinayı suç olarak kabul ettiremiyor.
Eskiden Kemalist iktidarlar vardı, Müslümanlar ağlıyordu. Şimdi İslamcı iktidar var, Müslümanlar yine ağlıyor.
Bu ülkede Yahudiler cumartesi günü, Hıristiyanlar pazar günü hafta tatili yapıyor ama Müslüman çoğunluk Cuma günü yapamıyor...
Âciz Müslümanlar Taksim'de, ihtiyaç olmasına rağmen bir cami bile yaptıramıyor...
Taksim'de kocaman bir kilise var ama cami yok...
Heybeliada'daki Ortodoks Ruhban mektebinin açılma hazırlıkları yapılıyor ama Müslümanlara İslam medresesi açma yolları kapalı...
Farmasonlar localarında masonik âyinler yapabiliyor ama Müslümanlar tekkelerde zikrullah yapamıyor...
Yurdun çeşitli yerlerindeki eski kilise harabeleri restore edilip Hıristiyan ibadetine açılıyor ama Ayasofya hâlâ müze...
Türkiye Müslümanları niçin bu kadar ezik?
Niçin bu kadar âciz?
Niçin bu kadar zavallı?
Türkiye Müslümanları bu zilleti, bu yenilgiyi, bu zebunluğu hakkediyor mu?
Hiç hakketmez olurlar mı?
Onlar Müslüman ama Kur'anın nice emirlerini ve farzlarını dosdoğru yerine getirmezler.
Nice haramları işlerler.
Peygambere iman ettik derler, Sünnetini hayata uygulamazlar.
Din elden gidiyormuş, yahut gitmiş, aldırmazlar.
Din elden giderse cemaat var, tarikat var, bizim teşkilat var...
Bu Müslümanlar, çeşitlilik içinde sarsılmaz bir birlik sergilemezler, tek bir ümmet olmazlar. Başlarında bir İmam veya Emîr yoktur.
Birbirinden kopuk bir sürü hizbe ve fırkaya ayrılmışlardır, aralarında çekişir dururlar.
Zenginleri gittikçe zenginleşir, fakirleri sürünür durur, birbirleriyle yardımlaşmazlar.
İşte az zaman kaldı Ramazan gelecek, bakalım gündüz oruç tutan Müslümanlar teravih namazına mı gidecekler, yoksa şenliklere ve etkinliklere mi?
Fakirler iftar çadırlarının önünde iki saat önceden uzun kuyruklar yapacak; zengin ve seçkin Müslümanlar beş yıldızlı fıskhânelerde mükellef yemekler yiyecek.
Bu düzen bozukmuş, milyonlarca Müslümanın umurunda bile değil.
Deccalvizyonlardan evlerin içine lağımlar akıyor.
Süfyanîlik ile Müslümanlar barış içinde yaşıyor.
Şu adama bakın: On bir ay her haltı yemiş, her dolabı çevirmiş, haram vurgunlar vurmuş, sonra umreye gitmiş, aklınca anasından doğduğu gibi tertemiz dönmüş.
Böyle Müslümanlar sürünmesin de ne yapsın...
Azdır bile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder