16 Ağustos 2011 Salı

Bir Fener taraftarı olarak karara itirazlarım


17 Ağustos 2011 Çarşamba

Futbol Federasyonu’nun aldığı karar nedense kimsede ‘sürpriz’ etkisi yapmadı. Sevinenler de var, kızanlar da... Kızanların bir bölümünün içten içe sevindiklerine eminim. Sonuçta Fenerbahçe’siz bir lig bütün takımlar için her bakımdan bir kâbusa dönüşecekti. Federasyon aldığı kararla, “Değişen bir şey yok, lige devam” demiş oldu...

Birkaç kulüpten onlarca ismi Disiplin Kurulu’na sevk etmek dışında, Federasyon açısından, şimdilik, yapılabilecek bir cezalandırma bulunmadığı kararı bu. Ne küme düşürme, ne şampiyonluk silme, ne eksiltilmiş puanla geriden başlatma; hiçbir şey...

Aransa taransa, dünya adalet tarihinde, bu kadar yasak savmacı, bu kadar nanemolla, bu kadar idare-i maslahatçı bir karar bulunamaz...

Farkında olmayabilir, ama Federasyon’un yaptığı da ‘adalet’ kavramıyla ilintilidir. Kendilerine düşen adalet dağıtma rolünü yargının sırtına bırakmakla görevden resmen kaçmış oldu Futbol Federasyonu üyeleri... Savcılar iddianameyi kaleme alacak, mahkemeye sunacak, yargıçlar dava açılmasına karar verecek; Federasyon da bunun üzerine dosyayı yeniden açacak...


Kusura bakmasınlar, ama ligi bir ay ertelemeden de alabilirlerdi bu kararı... Dosyanın üzerindeki ‘gizlilik’ damgasına rağmen kendilerine sunulan belgeleri henüz görmemiş, gazete manşetlerini işgal eden ‘kanıt’ niteliğindeki telefon konuşmalarının metinleri yayınlanmamış ve ‘itiraf’ mahiyetindeki ifadeler kamuoyuyla paylaşılmamışken...

“Önemli olan lig, onu kurtaralım” demişler...

İyi de, futbolseverler maçları izlemeye neden gitsin? Maçları evlerinde izleyenler, acaba avuç dolusu para ödenen bizim şâibeli ligi mi, yoksa çok daha zevkli karşılaşmaların söz konusu olduğu açık kanallardan yayınlanan yabancı ligleri mi tercih eder?

“Ligi kurtaralım” derken ülkemiz futbolunu öldürüyor olmayalım?

Varılacak kararın, bireysel rakipleri teker teker idam mangası önüne gönderirken, o kişilerin uğruna ipe gitmeyi göze aldıkları takımları kurtarma yönünde olacağı herkesin dilindeydi. Diplerde dolaşan FB hisse senetlerinin geçen hafta yüzde 35 değer kazanmasını kararın önceden bilinmesinden başka neyle açıklayabiliriz?

Şike ithamına maruz kulüplerle ilgili kararını epey erteledikten sonra yargıya havale ederek günü kurtaran Federasyon, şikeye bulaştıysa bunu kulübü için ve kulübü adına yapmış olabilecek yönetici, teknik adam ve futbolcuları Disiplin Kurulu’na sevk etmede aynı sabrı göstermedi. Disiplin Kurulu’na sevk bile, adli mekanizma için, ‘şüpheliler’ hakkında bir kanaat ifadesidir.

Oysa, Federasyon, kulüplerle ilgili kararsızlığını, yargıyı etkilememek için kanaat ifadesinden kaçınma gerekçesiyle açıklamakta.

Doğrusu kulüplere tanınan saygılı ihtiyatlılığın, mensupları, teknik adamları ve oyuncularından esirgenmesini anlamak çok zor. Kulüpleri koruyanlar, ya aynı hassasiyeti bireyler hakkında da göstermeli, ya da bireylerden Disiplin Kurulu’na sevk edilmeyi gerektirecek ölçüde ‘şüphe’ duyuluyorsa, kulüpleri de korumamalıydı Federasyon...

Çok değerli insanlardan oluştuğunu biliyorum Federasyon’un; kararı almakta muhakkak zorlanmışlardır da.. Keşke daha cesur olabilselerdi.

Şâibesiz futbol ancak tatmin edici kararlarla elde edilebilir çünkü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder