18 Ağustos 2011 Perşembe

Kan da boğar


19 Ağustos 2011 Cuma
PKK’nın derdi, devletin hiddetini üzerine çekmek, sınırdışı operasyonlarını yeniden başlatmak idiyse militanlar bayram edebilirler. Çukurca pususu üzerine Kandil’e tonlarca bomba atıldı. Hem de Ramazan’ın bitmesi bile beklenmeden...

Türkiye yeniden ‘savaş’ teyakkuzu halini almış sayılabilir.

Devletlerin en önemli reflekslerden biri, terör konusundaki hassasiyetleridir... Teröriste karşı acımasızdır devlet, teröristin eli sıkılmaz, teröristle pazarlık edilmez... Kendi varlığına kastettiğini algıladığından, terörle sonuna kadar mücadele eder ve son teröristi bitirmeden rahat etmez...

İstisnasız her devlet böyledir.

Çukurca’da çok sayıda can alan eylem bu anlamda bir dönüm noktasıydı. Önce “Bıçak kemiğe dayandı” durumuna sebep oldu; sonra “Sabrımız taştı” noktasına gelindi. İlk aşamada ‘Ramazan sonrası’ mühleti söz konusuydu; ikinci aşamada Kandil üzerine uçaklar gönderildi.

Arkadan neler gelebileceğini önceki benzer dönemlerde yaşananlardan biliyoruz: Rahat ve huzur herkese haram olabilecek... Tam her şeyin normale döndüğüne inanılmaya başlandığı bir sırada, ülkenin belli kentlerinde, güvenlik endişesinin sonucu olarak, polis ve asker daha fazla görünür hale gelebilecek... Denetlemeler sıklaşabilecek, kontrol noktaları kurulabilecek...

Eğer istenen bu idiyse, istediklerine kavuşmaları yakındır.


Sağduyu ortalıktan çekilince bugüne kadar kaydedilen gelişmelere yazık olacak...

Ülkemizi tehdit eden terörün dışarıyla irtibatı konusunda her zaman kuşku duyulmuştur. Boşuna bir kuşku değildir bu; teröristin yaşayabilmek için bulabildiği her desteğe ihtiyacı vardır ve terör, istihbarat örgütlerinin açık avlanma alanıdır... PKK’nın temsil ettiğini iddia ettiği halk kesiti bir yana, kendisini bile zor duruma düşürecek kadar dışa bağımlı olduğu, sebebiyet verdiği son gelişmelerle her bakımdan anlaşılıyor.

İsrail ve Suriye ile ciddi sıkıntılar yaşıyor Türkiye; ABD’nin kendisinden talepleri var ve bunların çoğuna direniyor... Birileri ekonomisinde çalkantılara yol açma çabasında güçsüz düşürmek için; birileri de global medyayı kullanarak istemediği tavırlar almaya zorluyor...

PKK’nın eylemlerini tam bu sırada artırmasını başka nasıl yorumlayabiliriz?

Oysa PKK’nın uğruna savaştığını iddia ettiği bölge halkı, artık huzura kavuşmak ve gelen itibarla artan refahtan payını çoğaltmak istiyor. Hükümetin sağdan-soldan gelen kıyıcı eleştirilere rağmen takip etmekten vazgeçmeye yanaşmadığı ‘demokratik açılım’ da iyi niyetlilere bir çıkış kapısı sunuyor.

Daha önce akıllardan geçse başa bir şey getirir diye unutulmaya çalışılan nice görüş TV ekranlarında tartışılıyor bugün; “Asla kabul edilmez” sanıldığından telâffuz bile edilmeyen kimlikle ilgili eksikler birer birer yerine getiriliyor; hükümet ‘yerinden yönetim’ ile ilgili yasal düzenlemeyi yeniden gündeme getirmek için fırsat kolluyor.

Böyle bir ortamda kan dökmeye başlamak için ne tür sebep(ler) olabilir?

Hiç. Hiçbir sebep yok.

Kandil’de saklandıkları mağara kovuklarında üzerlerine düşecek bombalarla “Hayatımı her an kaybedebilirim” endişesi duymak da herhalde kendilerine zevk vermiyordur...

Gözü bürüyen kan, bakarsınız kan dökeni boğar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder