2 Ağustos 2011 Salı

Yeni Komuta Kademesi!..

Eğitimci-Yazar Muhsin Yılmaz, “İftardan sonra TSK’daki son gelişmeler hakkında bir ASKER’le sohbetimiz olacak, sen de gel” dedi...

Gittik...

“En fazla bir albaydır” demiştik... “Çok daha fazlası”ymış!..

¥

Sanki, özellikle benim için düzenlenmiş bir buluşma gibiydi...

“Albay’dan çok daha fazlası” bana, “TSK’daki son istifaları, Ergenekon-Balyoz süreçlerini” nasıl değerlendirdiğimi sordu...

“Hüseyin Kıvrıkoğlu” ve “Çetin Doğan” hakkında neler düşündüğümü...



TSK’nın “İslam”a bakışında 28 Şubat’tan bu yana “ciddi” bir değişim olup olmadığını...

Muhatabımızı yakından tanımadığımız için “sıradan cevaplar” verdikten sonra, biz sormaya başladık.

“O” bizi yakından tanıyormuş, yıllardır ilgiyle izliyormuş; bazı yazılarımızı hatırlattı, Sayın Hasan Karakaya ve Sayın Abdurrahman Dilipak’tan bahsetti; 28 Şubat sürecindeki ‘çarpıcı başlıklarımızdan’ misaller verdi...

Ve TSK’daki “süreci” anlatmaya başladı:

ERGENEKON-BALYOZ SÜREÇLERİ

TSK DESTEĞİ İLE SAĞLIKLI YÜRÜDÜ!..

“Ergenekon-Balyoz operasyonları hiç şüpheniz olmasın ki, TSK’nın da katkısıyla yürümüştür. TSK engel çıkartmaya çalışsaydı bu süreçler zor yürürdü!..”

HÜKÜMET-TSK İŞBİRLİĞİ?..

“Süreç, hükümet iradesinden çok Askeriye’deki iç sorgulamadan güç almıştır. Hilmi Özkök komutanımız döneminde bu sorgulama iyice hızlanmıştır. Sayın Özkök, elbette yalnız hareket etmemiştir... Arkasında, TSK’nın bu milletten ve milletin değerlerinden kopmasının ne kadar tehlikeli olduğunu, TSK’yı nasıl sıkıntıya soktuğunu gören, anlayan büyük bir kitle vardı. Sayın Özkök, o kitlenin sağladığı istihbaratı iyi değerlendirdi. Baskı ve tehditlere aldırmaksızın yoluna devam etti. Siyasi irade, TSK’daki ‘milli’ (ulusal değil!!!) yapının peşinden gelmiştir.”

28 ŞUBAT EKOLÜ?..

“Bir ekolden bahsetmek mümkün değil. Bir zamanlar, ortak paydaları ‘değer karşıtlığı’ olan ancak farklı “kanallardan” beslenen zincirler vardı. Çevik Bir o dönemde ‘sembol’ isim olarak öne çıkmıştı. Zira, arkasında İsrail’in olduğu gibi bir hava vermişti. Oysa, İsrail kimsenin arkasında olmaz. Bugün hâlâ varlığını etkili bir şekilde sürdüren bir 28 Şubat zihniyeti var. Etkisi azalmakla birlikte şu an bile ‘az’ değil.”

“YENİ YAPI”... “MISIR VE LİBYA!..”

TSK’da şu an etkili olan ‘yapı’ Türkiye’nin önündeki fırsatları görüyor. Ortadoğu’daki gelişmelerin Türkiye’yi ‘Osmanlı mirasının sahibi lider devlet’ olarak öne çıkarttığını ve Türkiye’nin ‘Lider Ülke’ olma yolunda hızla ilerlediğini biliyor... Ve dahası... Bu ‘yapı’, hiç şüpheniz olmasın ki, Mısır’daki, Libya’daki gelişmelerde söz sahibi. Sayın Ahmet Davutoğlu ne yapmak istiyorsa, ‘Asker de’ onu yapıyor.”

ABD VE “YENİ YAPI”?

“ABD, İsrail’e endeksli dış politikadan dolayı batağa saplandı ve şimdi bu bataktan çıkmanın çarelerini arıyor. ABD’yi bataktan kurtarabilecek ve batırabilecek tek güç Türkiye’dir. İsrail panik halindedir. Mavi Marmara baskınından dolayı özür dilemeyi çoktan kabul etmiş durumdadır. Türkiye artık çok büyük bir güçtür. Türkiye’nin tarihi arka planı, ya ‘çok büyük güç’ olmaktan ya da ‘yok olup gitmekten’ başka yol bırakmamaktadır!.. Yeni TSK yapılanması ile Hükümet arasında bu konuda tam bir anlayış birliği ve hatta işbirliği vardır. Bu, birilerinin zannettiği gibi ABD’nin sürüklediği bir süreç değildir. İç dinamiklerimizden güç almaktadır.”

TSK’DAKİ İSTİFALAR...VE YENİ

KOMUTA KADEMESİ...

“TSK’daki istifalar Türkiye’ye en az bir onbeş yıl kazandırmıştır!.. Bu TSK’nın ‘irtica’ paranoyası üreten ve asla TSK’yı temsil etmeyen sakat anlayışlı insanların etkisinden büyük ölçüde kurtulduğunu gösteren bir gelişmedir.”

BİR SÜRE DURGUNLUK LAZIM!..

“TSK, milletin güvenine layık bir kurumdur. ‘İnternet andıcı’ gibi sakat, akla ziyan uygulamalar bundan sonra en azından ‘uzunca bir süre’ sözkonusu olmayacaktır. Asker’in tartışmaların odağından çıktığı bir ‘durgunluk’ dönemine ihtiyaç duyulacaktır...Basının farklı konulara ağırlık vermesi iyi olur!..”

“SÜREÇ ‘TERSE DÖNER’ Mİ?..”

“Siyasi iradenin kendi alanını iyice doldurması lazım. Hükümet, demokrasinin yerleşmesinde hayati öneme sahip ‘düzgün’ sivil toplum örgütlerinin önünü açmalı. Bugüne kadar ihmal ettiği ‘yeni eğitim modeli’ çalışmalarına hız vermeli. Daha çok ‘feraset’e dayanan ‘milli irade’ desteği, ‘bilgi’ye kavuşturulmalı. Bunlar yapılırsa, süreç terse dönmez. Önümüzdeki birkaç yılı çok iyi değerlendirmek zorundayız. Yoksa...İyi olmaz!..”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder