15 Ağustos 2011 Pazartesi

Burası Müslüman Türk toprağı

 
IKEA Bayrampaşa’dan, bu yazıyı kaleme aldığım saatte daha açıklama gelmemişti. Dolayısıyla bendeki son bilgi, IKEA’da namaz kılmak isteyen bir müşteriye, orada çalışan bir görevlinin, “burası İsveç toprağı. Burada ne mescid olur ne de namaz kılınır” şeklinde.. Sorulmuş soruya verilmiş bu cevabın en hafif tabirle “cehalet” ürünü olduğunu söylemem lazım. Zira bir ülkenin, başka bir ülke üzerindeki toprağı, açtığı mağaza ile değil elçilik binasının sınırları ile ölçülür. Neyse bu işin başka bir tarafı.. Biri Ümraniye gibi biri Esenler-Bayrampaşa gibi muhafazakâr-mütedeyyin nüfusun yoğun olduğu semtlerde mağazaları olan IKEA’nın kurumsal tavrı bu. “Bize alışverişe gelen kişilerin ibadeti ile ilgilenmiyoruz”.
Gerçek anlamda bir “Müslüman mahallesinde salyangoz satma” vakası.. Peki o halde Müslüman adam neden senden alışveriş yapsın ki? Sen zerre kadar inançlara saygı duymayacaksın, iki metrekarelik bir mescid yapmaktan imtina edeceksin sonra biz de senin dükkanından alışveriş yapmaya devam edeceğiz. Ne kadar gereksiz bir şey...

Kimseyi eyleme davet ediyor değilim. Yarın bir gün “halkı isyana teşvik” falan diye dava açacak arkadaşlara şimdiden söyleyeyim. Böyle bir niyetim yok. Ama seccadelerimizi alıp gitsek IKEA’ya ve şu “İSVEÇ TOPRAKLARI”nda bir öğle namazı kılsak ya mübarek Ramazan’da.. Mis gibi olmaz mı? Kendini İsveç topraklarında “gayr-ı müslim” zanneden görevli arkadaşı da davet etsek, o da katılsa bize kılsa namazını.. Protesto edip ülkeden kovmak çare değil. Bakarsınız bu sayede hayırlı bir işe vesile olmuş oluruz. Daha evvelki yazılarımdan da bilen bilir, ben, AVM’lerde, havaalanlarında falan namaz kılınmasına en çok karşı çıkanlardan biriyim. Dinimizin bize bir bakıma “ayrıcalık” olarak sunduğu, “temiz olan her yerde ibadet yapabileceğimiz” yönündeki ruhsatının kötüye kullanılması gibi algılamışımdır. Ama söyleyin bana. IKEA’nın bu tavrına karşılık başka ne yapılabilir ki? Bence fıstık gibi olur. Şimdiden Allah kabul etsin..

BAĞIŞMATİK

Akbil doldurma aleti gibi bir şey ile bağış yapıyorsunuz. Kocatepe Camii’nin önünde var. Birkaç gün içinde milyarlarca lira para toplanmış. İlk parti Afrika’ya gidecek sanıyorum. Ne bağışı toplayan var, ne “ne kadar verdiğini” kontrol eden. Ne yaptığı bağışla tv ekranlarında reklamını yapan var, ne de az verdiği için mahcubiyet duyan. Allah ile baş başasınız. Vicdanınız ile baş başasınız. İçinizden geldiği gibisiniz. Kimseye bir şey ispat etme gayretiniz yok . Birkaç gündür özellikle bu Somali hadisesi çıktığından beri bir sürü adam görüyorum ortalarda. Yanında çalışanların sigortasını ödemez, emeğinin karşılığını vermez, karda kışta sokağa atar, maaşlarını geç verip repoda çalıştırır. Ahlaksızın önde gidenidir anlayacağınız. Fakat bakıyorsunuz Somali’ye para gönderilecek denmiş, ayak altında dolanmaya başlamış, “ben göndereceğim” diye. O yüzden bu bağışmatik hadisesine hasta olduk ailecek. Yapılacaksa bu iş ancak böyle yapılır. Kalın sağlıcakla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder