24 Ağustos 2011 Çarşamba

PKK'nın 'Şia' taşeronu olması Kürtçüleri üzer

Hükümet ve AK Parti cenahından gelen bazı açıklamalar üzerine düşünmek gerek. Örneğin BDP'ye karşı sert ve dışlayıcı tavır...
Bir başka pencereden bakıldığında, şu sıralar bir "fırsat" var. Anlatmaya çalışayım...
PKK'nın hegemonyası altındaki bir parti BDP... Son kertede Kandil'in dediğini yapıyorlar.
Ne zaman BDP'ye, "Kendini PKK'dan ayır" dense... Şöyle bir cevap geldi: "Bu bir işe yaramaz...
Çünkü tabanımız aynı..."


***

Ancak bugünlerde bir çatlak oluştu... Olaylar şöyle gelişti:
Suriye yönetimi zor durumda kalınca... İran hemen yardıma koştu.
Şimdilerde, başta ABD olmak üzere, Batı aleminin Beşar Esad'a operasyon düzenleyecek hali yok. Esad'a "ciddiye alacağı" bir baskıyı ancak Türkiye yapabilir.
Ankara, Esad'ı şiddete son vermesi ve demokratik reformlar yapması için uyarmaya başladığında...
PKK aniden kılık değiştirdi ve İran-Suriye aksının taşeronu olarak saldırılara girişti.
İran, Suriye'nin kendi etki alanından çıkmasını asla istemez. Çünkü Suriye basit bir müttefik değil, aynı zamanda İran'ın Akdeniz'e açılan kapısı durumunda... Esad yönetimi düşerse, o kapı kapanır.
İran doğrudan Türkiye'nin karşısına dikilecek değil ya... PKK'yı öne sürdü işte.
Ankara, şimdi İran'ı suçlamaya kalksa, "Benimle ne alakası var" diyecek Tahran, "PKK senin 27 yıllık sorunun."
Halbuki jeopolitik tezgahlardan anlayan herkes, PKK saldırılarının ardında İran-Suriye aksının olduğunu biliyor.

***

Dikkat ederseniz, PKK'nın taşeronluk yaptığını fark eden BDP'liler suspus oldu.
Rezaleti görüyorlar: "Kürt sorunu" adına değil, İran ve Suriye yönetimlerinin çıkarını korumak için saldırıyor PKK. (Acaba nesine anlaştılar?)
Peki, bu manzaradan ne çıkar?
Evet, "normal şartlarda" BDP, PKK ile arasına mesafe koyamaz. Ama o mesafeyi şu anda PKK kendisi oluşturmuş durumda.

***

Samimi Kürt ulusalcıları (Kürtçüler), PKK'nın asıl davayı bırakıp "Şia" taşeronluğu yapmasından memnun olmasa gerek. Hem düşünün ki bu taşeronluk yüzünden, Suriye Kürtleri de ezilmeye devam ediyor.
İşte bu şartlar altında, "defterden silmek" yerine, BDP'ye "el uzatmak" denenemez mi?
"Denenebilir ama kalıcı olmaz" diye itiraz edilecektir... "Çünkü taşeronluk anlaşması bittiğinde, BDP yine PKK'nın dümen suyuna girecektir..."
"Sen de haklısın" demiş Nasreddin Hoca!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder