1 Ağustos 2011 Pazartesi

Özel Harekât sahneye çıkarken-3

Terörle mücadelede en kritik dönemde çekip giden Genelkurmay Başkanı, sorumluluk duygusu taşımadığını da gösterdi.
Kucağımıza onlarca şehit düşerken, yeni krizler üreterek bir darbe de onlar vurmak istedi.
Memleketi ve şehitlerimizi, kendi bürokratik iktidar ve otoriteleri yanında zerre kadar düşünmediklerini gösterdiler.
Ne oldu?
Komuta kademesi şekillendi ve devlet daha demokratik, daha güvenli ve daha sorunsuz bir şekilde yoluna devam ediyor.
Biz terörle mücadelede yeni sivil dönem enstrümanlarına dönelim.
Bu dönemin en önemli özelliği şudur:
Bu zamana kadar sivil otoritenin kontrolü dışındaki TSK tekelinde yürütülen teröristle silahlı mücadele, bundan sonra sivil otoritenin şekillendirdiği güvenlik unsurlarıyla yürütülecek.
Dolayısıyla bundan sonra yaşanabilecek fahiş hatalar ve başarısızlıklar karşısında hükümet birinci derecede muhatap ve sorumlu durumdadır.

Artık davul siyasi iktidarın omzunda olacak.
Zarar faturalarının yeni adresi hükümet olacağına göre, PKK'yla silahlı mücadelede revizyona tabi tutulan unsurlarda tam dönüşüm sağlanmalı, zafiyete sebebiyet verecek görünüm giderilmelidir.
Sorumlu tutulacaksanız, kontrol ve iktidarınız dışında hiçbir askeri unsur kalmamalı.
Silahlı yöntemlerle Kürt sorununun bitmeyeceğini biz de biliyoruz.
Amaç, Kürt sorununun üstüne çıngıraklı yılan gibi çöreklenmiş PKK'yı kovup, tüm milletin kabul edebileceği bir çözümü gerçekleştirmektir.
BDP'nin o çok güvendiği ve bazı liberallerin de diline talihsizce doladığı "gerilla"nın ayağını yere bastırmaktır gaye.
Çünkü PKK'nın ayağı yere basmadığı sürece, absürt taleplerde bulunan BDP'nin ayağı da yere basmayacak.
CHP'lilerin Özel Harekât Daire Başkanlığı'nın aktivasyonunu "90'lara dönmek" olarak nitelemesi, yeni dönemin özelliklerini ve gerilla harbini hiç bilmediklerini gösteriyor.
Fikret Bila ve Mehmet Tezkan da, "Özel Harekâtçılar'ın olumsuz imajları"ndan dem vuruyor.
Çiller'in zamanında inisiyatif sahibi sivil bir iktidardan ve sivil denetimden bahsetmek mümkün değildir.
Bugün Özel Harekât, Emniyet Müfettişleri, Em. Genel Müdürü, İçişleri Bakanı tarafından yoğun bir şekilde denetlenebilir.
Yapı şeffaftır.
90'lı yıllar, askeri vesayetin zirvede olduğu, hukuk ve demokrasinin dibe vurduğu yıllardır.
O yıllarda Özel Harekât içinden 3-5 vukuatlı çıktı diye tüm Daire Başkanlığı'nı topa tutmak insafa sığmaz.
Peki, 5 kez demokratik sistemi sabote etmiş ve halen generallerinin önemli bir bölümü ağırlaştırılmış müebbet istemiyle hapiste olan Genelkurmay'ı ne yapacağız?
Hâlâ başbakana kafa tutan kaprisli generallere ne diyorsunuz?
Hal böyle diye kurumu kapatacak mıyız?
Hadi Emine Ülker Tarhan bu işleri bilmez.
Ama CHP Genel Başkanı olarak Kemal Bey biraz devlet ciddiyetine bürünmeli.
Özel Harekât Daire Başkanlığı'nın sahneye çıkmasını "Karakol polisiyle terörle mücadele edilmez" diyerek eleştiren Bahçeli ise daha da büyük bir pot kırdı.
Bahçeli Özel Harekât'ı, mahalle kavgalarına bakıp ifade alan polis merkezi memurları zannediyor galiba.
Bugün Özel Harekâtçı'nın imaj sorunu yoktur.
Başbakan'ın anlatımlarına bakılırsa, Jandarma teşkilatının görünüşte İçişleri Bakanlığı'na bağlı olması yeterli gibi bir izlenim doğuyor.
Hâlbuki bir iç güvenlik birimi olan Jandarma Genel Komutanlığı'nın Genelkurmay'la olan tüm bağları kesilmeli, İtalya ve Fransa örneği gerçekleştirilmelidir.
Zira Jandarma mantalitesinde dikkate alınması gereken en önemli üst, askeri üstlerdir ki, bu durum Genelkurmay'a tam bağımlılık, İçişleri'ne de tebessüm etmekten öte bir mana taşımaz.
Jandarma'nın özlük hakları, tayin ve terfileri İçişleri Bakanlığı'nda olmalıdır.
Bir nokta daha;
Polis Özel Harekâtçılar kamu lojmanları dışında halkın arasında oturamaz.
İşi terörist avlamak olan Özel Harekâtçılar'ın lojman sorunu çözülmeli, sırf lojman verilmediğinden halk arasında ikamete zorlanarak Özel Harekât'tan ayrılmalara ve küskünlüklere sebep olunmamalıdır.
Vali ve İl Emniyet Müdürleri Özel Harekât Yönetmeliği'nin lojmanla ilgili hükmünü unutmamalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder